Dolar
ABD Doları 32.3825
Euro
Euro 34.7921
Sterling
Sterling 40.7000
Altın
Altın 2431.5002
BOLU ÇOK BULUTLU
16,1
ÇOK BULUTLU

Mustafa TURAN

Mustafa TURAN (Simge Kalıp Sahibi-İşadamı)

Doğum: 11 Temmuz 1981

Okul: Bahçeköy İlkokulu, Atatürk Ortaokulu, Bolu
Atatürk Lisesi, Ankara Üniversitesi Çankırı Meslek Yüksek Okulu Makine Bölümü

Meslek: Tasarımcı-İşadamı

BATMASAYDIM, YÜKSELEMEZDİM

Genç bir girişimci. Cesareti olan ama attığı adımı da
iyi hesaplayan bir işadamı. Eksik geçen çocukluk, babasız büyümenin verdiği o
kayıtsız boşluk. Her işi kendi kendine yapmanın ve başarmanın verdiği özgüven.
Mesleki başarı ve ardından ortaklaşa başlayan işyeri macerasının kötü sonu.
Batırılan bir işyeri ve her şeyin yeniden başladığı o dönüm noktası. Zorluk
seven ve en iyi bildiğim iş “Kriz yönetmek” diyen bir adam. Mustafa
Turan 37 yaşında genç bir işadamı. Mesleki başarısını borçlu olduğu durumu
bağlı bulunduğu sektöre farklı bir bakış açısı getirmek ve yeni fikirlerle
üretim yapmak olduğunu söylüyor. Yazsak roman olur türünden bir yaşam ve bir
başarı hikayesi…

11
Temmuz 1981 Bahçeköy doğumlu Mustafa Turan. Baba adı Niyazi Anne adı Nebahat.
Beş kardeşten dördüncüsü. İlkokulu Bahçeköy İlkokulu’nda, ortaokulu yıkılan
Atatürk İlköğretim Okul’unda, liseyi Bolu Atatürk Lisesi’nde üniversiteyi
Ankara Üniversitesi Çankırı Meslek Yüksekokulu Makine Bölümü’nde okudu. Mustafa
Turan mesleğine, aile hayatına, sosyal hayatına ve yaşama dair başarılarını,
yaşadığı zorlukları anlatıyor…

Çocukluk Fotoğrafları

“BOLU’DA TEKİM”

Ben
aslında bu işe başlama nedenimin biraz genetik olduğunu düşünüyorum. Meslekim
yatkınlığım babamdan geliyor.Yaklaşık olarak 15 yıldır bu sektörün
içerisindeyim, Meslek Lisesi kökenli olmayıp da bu işi yapan tek kişiyim. Diğer
arkadaşların hepsinin teknik lise kökeni var. Hatta üniversitede okurken de
atölye derslerimizde, benim yapacağım işlere arkadaşlarım yardımcı oldurdu
çünkü ben parçaya eğe atmasını dahi bilmezdim. Bu derslerimden hep sınırda
notlarla geçmişimdir.

“FARKIMIZ
KURALLARIN DIŞINA ÇIKMAK”

“Ne
yaparsan yap aşkla yap” diyorlar ya aslında işteki başarıyı özetleyen
kilit ifade budur. Babam Köy Hizmetleri’nde ana tamirhanede ustabaşı olarak
çalışıyordu. Mesleki olarak kendisi çok yetenekli bir adammış. Ben babamı 1992
yılında kaybettim. Benim anahtar tutma kabiliyetim babamdan olsa gerek. Ben
aslında makine başında çalışmayı da çok sevmem ancak işimi belli bir stratejik
planla yürütüyorum. Benim işe yaklaşımımı farklı kılan durum; benim bu işe
kuralların dışında bakmamadan kaynaklanmaktadır. Bu durumun beni farklı bir
yere taşıdığının inancındayım. Mesleğin temelinde düzenli çalışma ahlakı ile bu
işe başlamamış olsaydım belki bu farklılıkları ortaya koyamazdım o zaman hep
kurallara göre hareket etmem gerekirdi. İstemsiz olarak da olsa kuralsız
davranarak bu meslekte farklı yerler açtım. Bizim en önemli konumuz tasarım. Tasarım
demek rahat kafayla üretebilmek demektir. Biz belli kurallarla çizim
yapmıyoruz. Ben biraz daha özgür yapıyorum tasarımlarımı bu durumda bizi farklı
yapıyor.

“BOLU’DA İLK DEFA
KENDİ TASARLADIĞIM MAKİNEYİ YAPTIM”

İlk
başta tabi Makin bölümünde okumanın bana çok büyük katkıları oldu. okula
başlarken bir arkadaşım az daha beni bu bölümde okumaktan vazgeçiriyordu ama
ben gittim okudum. Okul sürecinde ufkum açıldı. Hayatım boyunca her şeyi kendim
yapmak zorunda kaldım. Babam vefat ettiğinde 11 yaşındaydım. Köyde çiftçilikten
tutunda her türlü işte bulundum. Bazen düşünüyorum o gün okuma kararı almasaydım
“Ne yapardım?” Diye herhalde bir lokanta yada kafe işletirdim ve o
işin başında organizasyonu yönetirdim ama yine çalışmazdım. Problemi seven daha
doğrusu var olan problemleri süreli farklı çözümler üretmeye çalışan bir yapım
var. Tabi bu işi kurmadan önce bir iş tecrübem oldu. Yaklaşık 7 yıllık bir
zaman diliminde bu sektörün içinde yer alan işletmelerde çalıştım. Çalıştığım bu
sürelerde kimsede olmayan farklı şekillerde üretim yapabilecek makineler konusunda
çalışmalar yaptım, o makineleri kendim tasarladım ve yaptım. Bolu’da ilk defa
yapılmış bir durumdur bu. Bu işler olurken kazandığım paralarda beni motive
etti. Tekrar eğitim hayatına dönüp bir sonraki adımda ilerlemeyi düşünmedim ama
arkadaşlarımı bu konuda teşvik ettim, yardımcı oldum. Bu durum benim için çok önemlidir.
Nihayetinde ben patronluk koltuğuna babamın imkanlarıyla oturmadım.Ticaret
pozisyonu bana daha iyi geldi. Birde bende şöyle bir kanı var ben diplomanın
anahtar görevi olduğunu düşünürüm. Bir kapıyı açmak için diplomanızı sunarsınız
ama o kapı açıldıktan sonra artık siz mesleki ve iş becerinizle
başbaşasınızdır. Biliyorsunuz ülke genelinde diplomalı işsizlik konusu da
aslında bu durumdan kaynaklanıyor.

LAKABIM “MEGA
MUSTAFA”




















Işığımın
yandığı zamanlardı ve arkadaşlarım o dönemde bana “Mega Mustafa”
derlerdi şimdi Simge olduk.İşte çalışırken de hiçbir zaman patronculuk
oynamadım burada çalıştığımız arkadaşlarımızın da şartlarının iyi olması için
elimden ne geliyorsa yaptım, yapıyorum. Daha önce çalıştığım işyerlerinde de
çalışma arkadaşlarımızla belli aktiviteler yapardık. Bu işyerinde kaynaşmanın
olması için önemli. Şimdi kendi işyerimde de çalışma arkadaşlarımızla aynı şeyleri
yapıyoruz. O zaman çalışan arkadaşların birbirine bakış tarzı da farklı oluyor.
Bir sinerji doğuyor. İşyerinde verim artıyor. 

Okul Fotoğrafları

“BİZİ MOTİVE
EDECEK İDDİASI OLAN BİR İSİM OLSUN İSTEDİM”

Simge
ismi sembol manasının dışında herhangi bir anlamı yok. Bu işin simgesi
manasında bir isim kullanalım diye düşündüm. Kendi adımı ön plana çıkartmak
isteyen insanlar gibi davranmadım, tabi buda bir tercihtir. Adımı soy adımı
kullanmadım. Bizi motive edecek iddiası olan bir isim olsun istedim. Benim isteğim
insanlara kendi şahsımı tanıtmak değil, buranın tanınması bilinmesi. Beni Mustafa
Kalıp olarak tanımasınlar. Biz burada çalışırken patron yok mu diyen insanlar
var. Ya beni patron yerine koymuyorlar yada beni çok genç buldukları için patronluğu
konduramıyorlar. Kendilerine teşekkür ediyorum o zaman.

“DİĞER
İŞLETMELERİN 12 YILDA GELDİĞİ POZİSYONA 8 AYDA GELDİK”

23
Nisan 2009 yılında işi ilk kurduğumuzda ortaklı olarak başladık ama işler iyi
gitmedi. O süreçte epeye harcama yaptım. İşyerimizin ekside olması ve borç
yükünün çalışarak ödenecek bir para olmaması sebebiyle mecburen ticarete devam
etmem gerekiyordu. Ticari kabiliyetimi de bir şekilde kullanmaya devam etmem
gerekiyordu. Tekrar bu işe başladığımda elimde bir bilgisayar aşağıda bir iki makine
vardı ve dükkanın gerisi bomboştu. Diğer işletmelerin de cirolarını biliyorum, doğru
çalıştık ve diğer işletmelerin 12 yılda geldiği pozisyona 8 ayda bu işletmeyi
getirdik. Bunu kesinlikle herhangi bir enaniyet için söylemiyorum, demek ki
çalışınca oluyormuş. Hiçbir şeyim olmamasına rağmen, ne makinem, ne param
sadece elimde bir bilgisayarla bu işi başardım. İlk başta çok hızlı bir şekilde
büyüdük ama sonra belli bir seviyede ilerlemeye devam ettik. Kaybedecek bir
şeyim yoktu ve tabi ilk başta cesaretimde o ölçüdeydi. Şimdi ise belli bir plan
doğrultusunda ilerlemeye devam ediyoruz.

“TEK HAYALİM ÖZEL
MAKİNELER YAPMAK”














Simge
bir gün özel makineler yapabilecek düzeye gelirse o zaman hayalimi
gerçekleştirmiş olacağım. Savunma sanayinde örneğin bir Altay Tankı’nın tamamını
değil ama bir parçasını üretebilirsek bize bundan daha büyük mutluluk olmaz. 

İş Fotoğrafları

“EŞİM ASKERLİK
HATIRAM”

11
Temmuz 2010, doğum günümde evlendim. Bursa’da yaptım askerliğimi. Eşimle askerdeyken
tanıştım. Bir askerlik hatırası olsun istedim. Eşimin ismi Gönül. İki tane
oğlum var. Bir tanesi 6 yaşında bir tanesi 2 yaşında. Büyük olanın ismi Niyazi Efe
Turan. Babamın ismi oğlumda yaşıyor. Hayatım boyunca her konuda net bir adam
oldum. Oğlumun adının baş harfleri de net oluyor bunu kasıtlı olarak yaptım.
Hayatı boyunca net bir adam olmasını istiyorum. İsmini yaza yaza bu durumda
herhalde onun bilinçaltına yerleşir.Bu durum hayatına sirayet etsin istedim.
Ufak olanın ismi de Miraç Ali Turan. Oğullarımıza çifter isim koyduk, onlar
isimlerini yazmayı öğrenene kadar herhalde ilkokulu bitirirler. Aile hayatımda
eşimi ve çocuklarımı ihmal etmemeye çalışıyorum onlara yeteri kadar vakit
ayırmaya çalışıyorum ama bazen ihmal ettiğime dair serzenişleri de oluyor oda
iş tarafımın bazen baskın gelmesinden kaynaklanıyor. Çocuklarımla mümkün olduğu
kadar vakit geçirmeye çalışıyorum, akşam buradan gittiğimde top oynuyoruz, Playstation
oynuyoruz. Eğer o hafta çok vaktimi işte geçirmişsem onun faturasını ödüyorum. Hemen
çocuklarımı eşimi yemeğe çıkartıyorum yada başka bir faaliyet
gerçekleştiriyoruz ama bir şekilde telafi etmeye çalışıyorum. Kendi işimin
olmasının avantajlarını da hayatımda yaşıyorum. Eğer o gün canım iş istemiyorsa
hafta içi hafta sonu fark etmez alıp çocuklarımı bir oyun parkına
gidebiliyorum.

“PARTİ BİNASININ
LAMBASINI YAKTIK”

Ben
Milliyetçi Hareket Partisi Disiplin Kurulu Üyesiyim. Bir önceki dönemde 15 Temmuz
süreci de dahil olmak üzere Başkanımız Adil Evcil’in başkan yardımcısıydım.
Partimizin çok zamanlar geçirdiği dönemler oldu. O parti binasının lambasının
yanması gerekiyordu ve biz o lambayı şuan başkanlık yapan Adem Evcil ve diğer
arkadaşlarımızla birlikte yaktık. Adem Evcil arkadaşımızda teşkilatçılık ve
siyaset konusunda gerçekten çok başarılı bir arkadaşımızdır. Yaradan bu ülkeyi
kordu bizde Allah biliyor büyük bir cesaretle neyimiz varsa ortaya koyduk. 15 Temmuz’da
eğer o şer gerçekleşseydi o zaman “İki çocuğu var, vatanını seven adam”
demeyecekler belki bizimle ilgili gereğini yapacaklardı. Kabul edelim etmeyelim
bu gün kendisi hakkında çok şeyler söyleniyor ama bence bugün devletin başında
duran Sayın Devlet Bahçeli’nin de hakkı yenmez. Bu gün belki anlaşılmıyor ama
bir gün mutlaka bu durumu anlayacaklar. Adem Evcil o süreçte gereğini yaptı.
Bizde üzerimize düşeni yaptık. Çocuklarımıza oyuncakta aldık, huzurevlerini de
gezdik. Partimiz çok badireler atlattı. Siyasetin hayatıma menfi olarak bir
kazanımı olmadı. Bundan sonrada olmayacaktır. Çünkü benim siyasetten bir
beklentim yok. Biz bir tane vatandaşımızın sorununu çözebiliyorsak bir isteğini
yerine getirebiliyorsam bu benim için e büyük mutluluktur.

“YÜKSEKTEN
KORKARIM”

Yükseklik
korkum var. En üst katta oturuyorum ama yinede bende yükseklik korkusu
var.Ailevi korkular herkeste olduğu kadar var. İnsan en yakınlarını güvende
hissettiğinde insanın başka herhangi bir korkusu olmuyor. Korkum sadece
çevremdeki insanların güvende olması noktasındadır.

“ANNEMDEN CESARET
ALIRIM”




















Hayatımda
en çok cesaret aldığım, güç aldığım kişi annemdir. Annem bir Osmanlı kadınıdır.
Otoriter bir yapısı vardır. 5 çocuğunu yetiştirebilmiş bir kadındır. 

Aile Fotoğrafları

“ÇABA GÖSTERMEK
LAZIM OLMUYORSA DAHA FAZLA ÇALIŞACAKSIN”

Problemlerin
olduğu yapıları seviyorum. Kriz yönetimi dedikleri konu. 2009 yılında Şirketim
batık pozisyondaydı. Birde o dönemde ailem evlenme konusunda ısrar etti. Tamda
bu parasızlık ve diğer sorunları yaşadığım dönemdi. Her iki durumunda borç
yükünü alarak devam ettim. “Biz insanların kaderini kendi çabasına
bağladık” diyor yüce Allah. Çaba göstermek lazım olmuyorsa daha fazla
çalışacaksın hedeflerini asla küçültmeyeceksin.

“NARGİLE
FOKURDASIN UZAKLARA ELİMDE BİR BARDAK ÇAYLA BAKAYIM YETER”

Arkadaşlarımla
beraber balkonda çay içmek sohbet etmek ve nargile içmek hayatta en büyük keyif
aldığım şey. Bazen balkonda oturuyorum çayımı demliyorum ve nargile içerken
uzak dağlara bakıyorum bu bana inanılmaz keyif veriyor. Kafamı boşaltıyorum.
Bir tür rehabilitasyon gibi. Bu durumdan mutlu oluyorum. Meslektaşlarımla
oturup bir iş üzerine konuşmak fikir alışverişinde bulunmak beni mutlu ediyor.

“YİNE AYNI ŞEYLERİ
YAPARDIM”

Dünyaya
yeniden gelsem yine anı şeyleri yapardım farklı bir durum olmazdı sanırım.
Belki farklı bir mesleği tercih etme yoluna gidebilirdim. Tıpla ilgiliydim
belki o konuda eğitim almak istedim ama ekonomik şartlarım uygun olmadı.
Sonradan şartlarım düzeldi farklı iş teklifleri de aldım, farklı şehirlerde çok
iyi şartlarda yaşama fırsatım da vardı ama memleketimden ayrılmak istemedim
sılayı rahim dedikleri durum oldu yani. “Hemşerim memleketin nere?”
diye sorduklarında aslında farklı bir cevabı da var annenin mezarı neredeyse
kişinin memleketi de orasıdır. Bolu’yu memleketimi terk etmek istemedim.

“BU İŞ ONLAR İÇİN
YOL GÖSTERİCİ OLACAK”

Çocuklarımı
belli bir ahlak ölçüsünde yetiştirmeye çalışıyorum tabi. Onlarla vakit
geçiriyorum, eğleniyorum. Şuana kadar onların yetişmesinde eksik olan hiç bir
şey olmadı.Kendim biraz babasızlık ve diğer durumlardan kaynaklı yaşadığım
sıkıntıları çocuklarım çekmesin, yaşamasın istedim ama sanırım bu durumu biraz
abarttık. Ne istedilerse hemen yaptım, bu sakıncalı bir durum. Onların
yaşamlarında bir takım zorlukları görmeleri ve kendi doğrularını bulmak için bu
işin onlar için yol gösterici olacağını düşünüyorum. Bu işyerinde yeri
süpürmenin tezgahta çalışmanın işin zorluğunu yaşayıp görmelerinin yaşam
içindeki tercihlerinde ve hayata karşı duruşlarında önemli yeri olacağını
düşünüyorum.

“EN BÜYÜK HAYALİM
BABAMIN ADINI TAŞIYAN HAYIR KURUMLARI”

Şartlarım
uygun olursa yapmak istediğim en büyük hayalim babamın adını taşıyan hayır
kurumları yapmak ve memleketimize bu yerlerin faydalı olmasını sağlamak. Hastane
odalarından birini donatmak istiyorum. Şuan kendi özel işlerim var, biraz onlar
bitsin hemen bunu da yapacağım İnşallah. Tabi bu durumun dışında annesi babası
olmayan çocuklara bir takım yardımlar yapmak olabilir.

“ÖLMEDEN ÖNCE
BÜTÜN AVRUPA’YI GÖRMEK İSTİYORUM”

Farklı
ülkelerde ufkumuzun açılması için görmek istiyorum. Ölmeden önce bütün Avrupa ülkelerini
gezmek dolaşmak istiyorum. Gerekli şartları ve vakti yakaladığımda kendime bu
yatırımı mutlaka yapacağım İnşallah. Belki hepsini birden birbiri ardına
gezemem ama her yıl bir tane ülke gezerek bu hayalimi gerçekleştirmek
istiyorum. Gençliğim kaybolmadan bu hayali gerçekleştireceğim.

“HAYATIMDA
PİŞMANLIĞIM YOK”






































Hayatımda
pişmanlık yaşadığım herhangi bir durum olmadı.İşe başladık batırdık bu durumda
da kimseye kızmadım yada pişman olmadım, “Bu senin payına düşen”
diyip yine işime sarılıp devam ettim. Kızma, pişman olma hakkını kendimde
görmedim hiç. 

Boludabolu Avatar
BoludaBolu
19 Haziran 2018
Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir