Dolar
ABD Doları 32.4683
Euro
Euro 35.1134
Sterling
Sterling 40.8634
Altın
Altın 2435.4208
BOLU ÇOK BULUTLU
11,5
ÇOK BULUTLU

Tahsin Mert Karagöz

Çocukluk
hayatı

1993 yılında Paşaköy’de dünyaya geldim. Babamlar 6 kardeş ve babam ailenin en
küçüğü. Rahmetli dedem ve babaannem Tahsin ile Fatma Karagöz, annem, babam ve
ben eski bir evimiz vardı. Amcamlarla birlikte kalabalık bir aile yapısıyla hep
birlikte bu evde yaşıyorduk. 4-5 yaşıma kadar bu eski evde kalabalık bir ailede
büyüdüm. Daha sonra o ev yıkıldı ve aynı yere iki tane ev yaptık. Sonrasında
annem, babam, dedem ve babaannemle birlikte yaşamaya başladık. 2000 senesinde
babaannem vefat etti. 2005 senesinde de dedem vefat etti. Sonrasında annem,
babam, kardeşim ve ben yine aynı evde yaşamaya başladık.

 Paşaköy
Mahallesi bizim çocukluğumuzda dışarıdan çok fazla göç alan bir yer değildi.
Sadece köyün yerlileri yaşıyordu. Dolayısıyla bu kadar yeni ve fazla bina
yoktu. Hep ahşap ve kerpiç evler vardı. Birçok yer tarlaydı. Bizde o tarlalarda
yazın hem komşularımıza yardım ederdik hem de tarla işlendikten sonra o bölgelere
arkadaşlarımızla birlikte futbol sahası, oyun alanları yapardık. Çocukluğumuz
hep o bölgelerde ve at yaylasında geçti.

Biz
doğduğumuzdan bu yana hep hayvancılık, tarım ve ticaretle uğraştık.
Hayvancılıkla uğraşmaya devam ediyorduk fakat annem iki tane ameliyat geçirdiği
için hayvancılığı da yaklaşık 6-7 ay önce tamamen bırakıp önceliğimizi tarıma
verdik.

 Eğitim
hayatı

1998
senesinde Paşaköy ana sınıfında eğitim hayatına başladım. 8 yıl boyunca ilk ve
orta okulu Sakarya İlköğretim Okulu’nda okudum. Sonrasını Anadolu Canip Baysal Lisesi’nde
tamamladım. Mezun olduğum sene direk mezuna kalmadan Düzce Üniversitesi İnşaat
fakültesi bölümünü kazandım. İlk tercihim Muğla’ydı. İkinci tercihimi kazandım
ve yerleştim. 1 buçuk 2 yıl orada devam ettim sonrasında bölümü istemediğim
için 2. Sınıfın 2. döneminde okulumu dondurdum. Bolu’ya geri dönüp ailemle
konuştum. İnşaat fakültesinde devam etmek istemediğimi, hayatımın sonuna kadar
bu mesleği yapacaksam eğer ayaklarımın işe gitmek istemeyeceğini ve mutlu olmak
istediğim şeyleri yapmak istediğimi söyledim. Ailemde sağ olsun bu konuda bana
destek çıktı. Biz senin aldığın kararların yanındayız dedi. Okulu bıraktım ve
tekrar sınava hazırlandım. Anadolu Üniversitesi yerel yönetimler bölümünü
kazandım. Nitekim istediğim de buydu. Anadolu Üniversitesi Yerel Yönetimler
bölümünden mezun oldum. Şu an hala eğitim hayatıma devam etmekteyim. Anadolu
Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi 3. Sınıf öğrencisiyim. Sonrasında
yüksek lisans düşünüyorum.

 Aile Hayatı

Gelenekçi
bir aile yapım var. Annem, babam ve bir erkek kardeşim var. Kardeşim Melih Bolu’da
kamu yönetimi bölümünde okuyor. 3. Sınıf öğrenci ve aynı zamanda Cumhuriyet
Halk Partisi Gençlik Kolları Başkanı. Babam işçi emeklisidir. Babam 2019
yılında emekliliğe ayrıldı. Torba yasayla Alaaddin Bey döneminde 117 kişi
kurumlara gönderilmişti. Babam da o mağdurlardan birisi. Uzun yıllar
Belediye’de Fen İşleri Müdürlüğü’nde çalıştıktan sonra çıkan torba yasayla
birlikte babamda Halk Eğitim Merkezi’nde görevlendirildi. Annem ev hanımı. Eşim
Esra ile 2020 yılında evlendim. Kendisi ile anlayışlı ve saygı çerçevesinde
ilerleyen bir birlikteliğimiz vardır. Eşim benim her konuda arkamda duran,
desteğini hiçbir zaman esirgemeyen en büyük yol arkadaşımdır.
Ailem
bana sadece yanlışı ve doğruyu öğretti. Onun dışında yapıp yapmamam gerekenleri
benim bileceğimi söylediler. Hep bana bir güven vardı. Kardeşimde aynı şekilde
yetişti. Bize sadece doğru ve yanlış gördüklerini anlattılar. Çok yanlış bir
karar almadığımız sürece bize karışmadılar. Gelenekçi bir aile yapısına sahip
olmamızdan dolayı annem çocuk yaşlarımdan bu yana hem dini hem normal
eğitimlerimizi almamız konusunda bize ön ayak olmuştur ve olmaya devam
etmektedir.

 İş Hayatı

Kendimi
bildim bileli tarım, hayvancılık ve ticaret ile uğraştık. Bende çocuk yaştan
beri sürekli tarlalarda ahırdaydım. Doğa, toprak ve hayvan sevgim buralardan
geliyor. Bolu’nun iklimine uygun patates, buğday, arpa, yonca, yulaf ve mısır
ekerdik. Babam uzun yıllar galericilik yaptı Üniversiteyi bırakacağımı aileme
söylediğimde bana sebebini sordular. Mutlu olamayacağım ve beklentimin dışında
bir bölüm olduğu söylediğimde babam bana “yine siyaset değil mi” dedi.

Aslında
burada siyaset şuradan geliyor. Dedem partimizin ilk yöneticilerinden birisiydi.
İl ilçe yönetimlerinde görev almış. Babamda aynı şekilde. Dolayısıyla onların
uğraştığı siyaset benim de çocukluk yıllarımda dikkatimi çekmişti. Babam o
sıralar galericiydi. Araba alım satımı yapıyordu. Bana o zaman dükkanın başına
geçebilirsin dedi. Ben “yok baba ben daha fazla insanlarla diyalog kurmak
istiyorum” dedim. O zaman küçük bir dükkan açalım dedi. Oraya yüzlerce insan
gelir hem diyalog kurarsın hem kendini geliştirirsin dedi. Bana da mantıklı
geldi. Mert Köy Ürünleri adı altında mahallemde 4 yıl esnaflık yaptım.
Gerçekten babamın dediği gibi yüzlerce insan o dükkana girip çıktı. Hepsinin
iyi kötü gününde yanındaydım. O 4 yıllık süreç beni pozitif anlamda çok
etkiledi. Artıları çok oldu. Konuşmam, hitabetim ve diyaloğum ile ilişki kurmam
çok rahatlaştı. Konuşma tarzım çok değişti. Sonrasında geçmiş dönem Belediye
Meclis Üyesi Mustafa Aksoy Beyefendi ile bir buçuk yıl Akpiliç’te şirket
sorumluluğu yürüttüm. Beyaz et sektöründeydi kendisi. Kümesler sorumlusuydum.
Sonrasında genel seçim süreci başladı. Şu an hala tarım ve ticaretle
uğraşıyoruz.

Siyasi Hayatı

Ben belediyeci bir
babanın, siyasetten gelen bir dedenin torunuyum
.
Dolayısıyla siyasete çocukluktan itibaren gelen bir ilgim vardı. İlkokulda
hocamın sormuş olduğu ne olmak istiyorsun soruna verdiğim belediye başkanlığı
yanıtıyla benim siyasi hayatım başladı diyebiliriz. İlk ve orta okulda, lisede
sınıf başkanlıkları yaptım Aktif olarak siyasete ilk üniversite dönemimden önce
başladım. Bir gün belediye başkanlığı seçimiydi. Sayın Tanju Özcan o zamanlar
il başkanlığından istifa etmiş belediye başkan adayı olmuştu. Paşaköy ve
Sandallar Mahallesi daha yeni mahalle olmuştu. İlk kez belediyelerde oy
kullanacaktı. Başkan Bey bu mahallelere ekibiyle birlikte bir ziyaret
gerçekleştirdi. O dönemki büyüklerimizden Necati Yılmaz’da bizi gelin
arkadaşlar başkan adayımız gelecek size eşlik edin diye çağırmıştı. Ben her
aday geldiğinde gidiyordum. Vaatleri nedir? Bolu’ya neler katacaklar? Hepsini
ayrı ayrı dinliyordum. O dönemde Tanju Bey ile Paşaköy, Sandallar, Kasaplar Mahallesi’ne
gitmiştim. Başkan Bey çok gençti ve onun başarılarını hayranlıkla izliyordum.
Kendisini il ve ilçe başkanlığında takip ediyordum. Sonrasında başkan bey çok küçük
bir farkla seçimi kazanamadı. Akabinde milletvekiline aday oldu. Birinci
sıradan aday gösterildi. Nitekim 34 yıl sonra Bolu’dan ilk defa CHP’den seçilen
bir milletvekili oldu. Bu aslında çok büyük bir başarı. Türkiye’yi kasıp
kavuran iktidar partisi Bolu’dan büyük bir yara aldı. 3-0’dan 2-1’e döndü.
Tanju Bey Meclise girdi. Yine ara ara üniversiteye gittiğim süreçte partinin
siyasi faaliyetlerine katılıyordum. 18 yaşımı doldurmadığım için bir üyelik
yaptıramıyordum. Üniversite yıllarımda Atatürkçü Düşünce topluluklarında
arkadaşlarımızla birlikte aktif rol aldık. Üniversiteden geldikten sonra bizi
burada bir yerel seçim karşıladı. O süreçte Bolu’da 3 tane aday adayımız vardı.
Mehtap Hanım belediye başkan adayı olarak netlik kazandı ve ekibini oluşturdu.
Daha sonra bir telefon çaldı. Necati Yılmaz aradı. Kendisi çok sevdiğim çok
değerli bir insan. Beni arayıp parti çalışmalarında aktif gönüllü rol almak
ister misin diye sordu. Tabii ki istediğimi söyledim. Sonrasında onunla tekrar
partiye geldik. Beni ilk Şaban Ertozan ile tanıştırdı. Akabinde İsmail
Özgüneylioğlu abimizle tanıştırdı. Beni onlara emanet etti. Eti senin kemiği
bizim dedi. Partimiz için Bolu’yu karış karış gezecek. Nitekim öyle de oldu.
Bizim için 6-7 aylık bir maraton başladı. Ben tabii nerede katkı sunabilirim
derken partinin çay ocağında partinin büyüklerine çay veriyordum. Yerler
kirleniyordu temizliyordum. Partinin seçim arabasında gönüllü olarak şoförlük
yapıyordum derken basamak basamak iyice partinin içerisine girmiş olduk.
Çocukluğumdan beri CHP’nin içerisindeydim. 2014 yerel seçimlerini Bolu’da
seçimi kazanamadık. Ardından hemen örgüt seçimleri başladı. O süreçte de burada
Mehmet Fırat Kaya ve Ergit Yönet arkadaşlarımız gençlik kollarını Umut
arkadaşımıza devretmişti ve Eda arkadaşımız yürütüyordu. Sonrasında gençlik
yapılanmasının zayıf olduğunu seçimi kaybettikten sonra gençlerde gelecek
kaygısı olduğunu gördüm. O dönem şu anki merkez iktidar ciddi baskılar
yapıyordu. Dolayısıyla iktidar partisi her gün gittikçe büyürken muhalefetteki
gençlerin güveni kırılıyordu. Sonrasında arkadaşlarımız böyle bir sorumluluk
almam gerektiğini söyledi. Direk partinin tüm genç üyelerini aramaya başladım.
Bütün genç üyeleriyle birlikte toplantı organize ettim. Tamamıyla toplantı
organize ettik, görüştük. Sonrasında bütün genç üyeleri tek tek aradım.
Maalesef o dönemin şartlarında yanlış hatırlamıyorsam 217 tane 18-30 yaş arası
gençlik kolları dediğimiz kısma giren genç kadrosu vardı. Hemen hemen tamamını
ziyaret ettim. Partide buluştuktan sonra hepsinin evlerine gittim. Yeni bir
yapılandırma yapmamız gerektiğini umudun artık gençlerde olduğunu söyledim.
Sürekli Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu’da gençler artık siyaset yapın siz
ülkenin geleceğisiniz noktasına bize öğüt verdiği için bu anlamda bir
yapılandırmaya gittik. Bizle siyasi görüşü yakın olan arkadaşların tamamını
partiye davet ettim ve üye çalışması yaptım. Nitekim CHP’nin Bolu’da belki de
son zamanlarda hiç olmamış olduğu yakalayamamış olduğu gençlik yapılanmasını, arkadaş
ortamını oluşturmuş olduk. Sonrasında dediğim gibi seçim sürecine girdik.
Arkadaşlarımız benim merkez ilçe başkanı olmam konusunda birleştiler. Tek
adayla çıkalım biz senin altında iyi bir yönetim oluşturalım gençlik kollarında
birlikte çalışalım dediler. O seçimde ben Merkez İlçe Gençlik Kolları Başkanlığına
aday oldum. Arkadaşlarımın tamamının desteğiyle yanlış hatırlamıyorsam o zaman
84 delegemiz vardı. 84 delegenin 64 tanesi Bolu’daydı yaz sezonunda. Tamamının
oyuyla merkez ilçe gençlik kolları başkanlığına seçildim. Aradan bir yıl
geçtikten sonra tekrar olan seçimle gençlik kolları il başkanlığı görevine
getirildim. Tabii bu süreç benim için en verimli olduğum dönemdi. diyebilirim.
Suya %39’5’luk bir zam gelmişti. Biz arkadaşlarımızla birlikte Bolu halkını
aydınlatmak adına bir imza kampanyası başlattık. Bu başlatmış olduğumuz
kampanyadan dolayı zam durumu tekrar gündeme gelerek düşürülmüştü. Bu bizim
için büyük bir başarıydı. Sonra gençlik kolları başkanı olduğum dönemde Bolu’da
Gölcük problemi vardı. Bolu’da büyük kitlelerle Gölcük’e kadar bir yürüyüş
yapmıştık. Belediye Meclisine katılım sağlayarak kararın yanlış olduğunu,
oradaki doğanın güzel olduğunu, tabiatın yok edilmemesi noktasında üstümüze
düşen sorumlulukları yerine getirdik. Bunları yaparken aynı zamanda genel
merkezde bu çalışmalarımızın farkındaydı. Gerçekleştirmiş olduğumuz 14. Gençlik
Kurultayı’nda ben de yedek MHK üyelik 3. Sıra olarak genel merkezde görev
aldım. Bu tarihe kadar bu Bolu’da bir ilkti. Hiçbir siyasi partide genel merkezde
görev alan arkadaşımız yoktu. Bizim bu adımımız Bolu’da bir ilki
gerçekleştirmişti. Akabinde 2019 senesine geldik. O dönemde gençlik kolları il
başkanıydım. Herkesin her yerde olmaması düşüncesiyle yasal anlamda bir
zorunluluğum olmasa da belediye Meclisi aday adayı olduğum gün gençlik kolları
il başkanlığından kendi isteğimle 20 yaşımda aldığım görevi 25 yaşımda büyük
bir gururla bıraktım. İstifa ettim. Her yerde ben anlayışını yıkmak içindi. Ben
istifa etmemin daha doğru olduğunu düşündüm. Tabii 2019 Mart ayında bir seçim
vardı. YSK’ya listeler teslim edildi. Bir sürü aday adayımız vardı içlerinde.
Belediye Meclis üyeliğinde 3 kontenjan 28 tanede normal Belediye Meclis üyesi
adayı vardı. Tabii sonrasında parti içerisinde seçimler yapıldı. İlçe başkanlığı
görüşmeleri yürütüldü. Bolu’nun da plakası olan çocukluk aşkımız dediğimiz
Boluspor’unda simgesi olan 14. sırada yer buldum. Başlangıçta herkes Tanju Bey
bu seçimi alabilir mi, sıralama kötü neden daha önlerde değilsin tarzında yakın
çevremizden ve arkadaşlarımızdan bu anlamda sıralamanın biraz daha önde olması
gerektiğine dair sitemler geldi. Öyle uygun görülmüş. Bizde üzerimize düşen
görevi yerine getirdik ve 14. Sıradan Belediye Meclis Üyesi olarak seçime
girdik. Sayın Fatih Metin seçimi kaybetti, Bolu’ya hizmet yarışını biz kazandık.  Benimde içinde bulunduğum Millet ittifakından
18 kişi Belediye Meclisi’ne katılım sağladı. Dolayısıyla bende rahat bir
şekilde Belediye Meclisi’nde yer buldum. Siyasi hayatım şu an için bunlardan
ibaret. Şu an Belediye Meclis üyesi olarak Bolu’nun sorunlarını, bize oy veren
ve vermeyen tüm vatandaşlarımızın sorunlarını hem Meclis kürsüsünde hem de
gerekli noktalarda yerine getirmeye çalışıyoruz. Burada şahsımızı değil Bolu
halkını temsil ediyoruz. Hakkaniyetli bir şekilde görevimizi yerine getirmeye
çalışıyoruz. Bu bir bayrak yarışıydı, hizmet yarışıydı. Şu an bu hizmeti biz
vatandaşımıza götürüyoruz. Allah bizi mahcup etmesin.

  “T.C’nin kaldırıldığını, söküldüğünü ağlayarak izlemiştim.”

O
dönemlerde ben yine Gençlik Kolları Başkanı’ydım. Devletin tüm birimlerinde Sağlık
Bakanlığı, bankalardan sürekli Türkiye Cumhuriyeti ibaresinin kısaltılması T.C’nin kaldırıldığını, söküldüğünü ağlayarak izlemiştim. Bu benim ahtımdı. Bolu Belediye Meclisi’ne girersem Bolu
Belediyesi’nin başına Türkiye Cumhuriyeti ibaresinin eklenmesini istiyordum. 31 Mart’ta
seçim bittikten sonra 4 Nisan’da mazbatamızı aldık. Hemen akabinde Belediye Meclisi’mizin
ilk toplantısını gerçekleştirdik. Belediye Meclis toplantısının ilk konuşmasında
Türkiye Cumhuriyeti’nin ibaresi olan T.C’nin Bolu Belediyesi’nin başına tekrar
eklenmesini talep ettim. Meclis buna olumlu görüş verdi. Seçimden 5 gün sonra
Bolu Belediyemizin başına Türkiye Cumhuriyeti’nin ibaresi asıldı.

 

“Bu
şehri bu kentin çocukları yönetecek”

 

Bu
sloganı söylediğimizde olumlu yanıtlarda var olumsuz da. Şahsıma gelen eleştirilerden
bahsediyorum size. Sonsuza kadar bu sloganı savunuyorum çünkü bu artık benimle
bütünleşmiş bir olgu. Bu şehri bu kentin çocukları yönetecek. Neden? Bu şehrin
sokaklarını, caddelerini, köylerini, mahallelerini, bu şehrin sorunlarını bilen
insanlar bu şehri yönetmeli. Yani dolayısıyla Ankaralı olup da Diyarbakırlı
olup da bu şehirde nefes alıyorsan sende zaten bu şehrin çocuğusun. Bu şehirde
yaşayan herkes Bolulu olmasına gerek yok, bu şehrin ortak paydasıdır. Burada
vurgulamak istediğim konu bu şehrin sorunlarını, sıkıntılarını bilen, bu şehre
katma değer yaratabilecek bu şehrin bir sıkıntısını taşın üstüne taş
koyabilecek insanlar bu noktaya gelsin. Nitekim öyle oldu. Bu şehri bu kentin
çocukları yönetiyor şu an.

“Her şeyin en iyisini yapmaya çalışıyoruz.”

Korkularım
noktasında Allah’tan başka hiçbir şeyden hiç kimseden korkum yok. Şöyle bir
korku yavaş yavaş oluşmaya başlıyor. Birçok karar alınıyor birçok hizmet
yapılıyor. En çok bu görevler bittiğinde bilip istemeden insanları kırmak,
insanları arkamızdan kötü konuşulabilecek bir sebep vermek benim en büyük
korkum. Çünkü biz bu şehirde doğduk. Bu şehirde yaşıyoruz. Bu şehirde
yaşamımızı devam ettireceğiz, mezarımız da bu şehirde olacak. Yarın bir gün
çoluğumuza çocuğumuza ya senin babanda dedende şöyle bir adamdı şu kötülüğü
vardı denilmesi benim en büyük korkularımdan bir tanesi. Biz gerçekten Bolu’yu
çok seviyoruz. Bolu’nun sıkıntılarına hakim olduğumu düşünüyorum. Özellikle
yaşımın gençliğinden dolayı gençlerin sıkıntılarını çok daha iyi anlıyorum.
Çünkü sürekli bütün platformlarda genç kardeşlerimizle birlikteyim. Siyasi
görüşü birbirinden bağımsız binlerce gençle sürekli iletişim halindeyiz. Her
şeyin en iyisini yapmaya çalışıyoruz ama insanız hatalarımız olabilir. Yapmamaya
özen gösteriyoruz. Yaptığımız hataları tekrarlamamaya özen gösteriyoruz.

Çocukluk
yaşlarımdan beri futbol oynamayı çok seviyordum. Ciddi eğitimler aldım. Önce
Belediyespor’un altyapısında 6 yaşındayken en genç minik takımlarda futbola
başladım. Akabinde 2 yıl Belediyespor’da oynadıktan sonra Boluspor’a transfer
oldum. 2 buçuk yıl Boluspor’da futbol oynadım. 
Hep minikler kategorisindeydim. Sonrasında bizim mahallede
Sandallarspor’da oynadım amatör olarak. Üniversiteye kadar Sandallarspor’da
oynadık. O zamanda Boluspor bizim ligimizdeydi. Sonrasında üniversiteye
gittiğimde orada Düzce Divapan Beçi spora transfer oldum. 1 buçuk yıl futbola
devam ettim sonra çapraz bağlarım koptu. Artık hobi olarak halı sahaya gidersek
oynuyorum. Onun dışında doğayı çok seviyorum. Tabii yaptığımız işlerden dolayı
sürekli toprakla haşır neşiriz. Boş vakitlerimde özellikle at yaylasına gitmeyi
çok seviyorum. Orada kendimi buluyorum, huzur buluyorum.

“Bolu halkı beni nerede görmek isterse…”

 Şu
an için herhangi bir hedefim gelmek istediğim bir yer yok. Bolu halkı beni
nerede görmek isterse nerede hizmet etmemi isterse ben o noktada sorumluluk
almaktan kaçınmam. Taşın altına elimi değil gövdemi koymaya hazırım. Tek
hedefim amasız fakatsız Bolu halkı için hizmet etmek.

“Siyaseten örnek aldığım isimlerden birisi…”

Siyaseten
örnek aldığım isimlerden birisi Belediye Başkanımız Tanju Özcan. Neden derseniz
Tanju Özcan’ı ben siyasete girmeden de takip ediyordum. Hiçbir köy bayramını,
düğünü ve cenazeyi kaçırmıyordu. Dolayısıyla bu siyasette alışılagelmişin
dışında bir durumdu. Gerçekten başkan bey insanların mutlu, üzüntülü, sevinçli
gününde hep yanındaydı. Dolayısıyla siyasetin böyle olması gerektiğini bende
düşünüyordum. Benim çocuk yaştaki düşüncelerimi başkan bey uyguluyordu.
Çalışması, azmi hem zekası olarak örnek aldığım siyasetçilerden birisidir. Aynı
şekilde Sayın rahmetli eski genel başkanımız Bülent Ecevit, Sayın Eski Genel
Başkanımız Deniz Baykal siyaseten hatiplik noktasında örnek aldığım hayatlarını
okuyup araştırdığım ve verdiği kararlarla ülke menfaatlerinde isimlerini altın
harflerle yazdırmış kişilerdendir.










































































Ben
beni arayan hiçbir vatandaşa sen hangi partilisin diye sormadım. Farklı siyasi
partideki arkadaşlarımızın da tamamen hem mutlu hem üzüntülü gününde yanında
olmaya özen gösterdim. İstek ve taleplerinde kanunlar nezdinde yerine
getirebilirse tamamında yerine getirmeye çalıştım. Şöyle bir şey var. Küçük yaştan
beri hep siyasetin içerisindeydik. Evlerin kapısını çaldığımızda bizim oğlan
yine gelmiş, bizim Mert yine gelmiş diye vatandaşlar karşılıyordu. Bu saf
Anadolu çocuğu kalbimiz neysek oydu. Yapmacık olmadık. Biz Sağlık Mahallesi’ne
gidip farklı konuşmadık. Biz kültür Mahallesi’nde ne konuştuysak Sümer
Mahallesi’ne de aynı şeyi söyledik. Bolu küçük bir şehir dolayısıyla yapmış
olduğumuz her şey vatandaşlar tarafından didik didik takip ediliyor. Yapmış
olduğunuz iyi şeylerde kötü şeylerde vatandaşlar arasında konuşuluyor. Bizim
içimizde kötülük yok alnımız ak. Bütün gençlerde neyse o olsun yapmacık
olmasınlar. Şirin gözükmek için hoş gözükmek için kendilerini değiştirmesinler.
Mevlana demiş ya, “ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol”diye.
Bence sonuna kadar çok önemli bir söz. Söylemiş olduğumuz bir söylem bir cümle
50 yıl sonra torunlarımız tarafından görülecek. Teknoloji çağındayız. 20 yıl
sonra şu an 2 yaşında olan bir çocuk bu cümleleri konuşacak. Alnımız açık
olacak.

Çocukluk Fotoğrafları

Boludabolu Avatar
BoludaBolu
13 Eylül 2022
Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir