Dolar
ABD Doları 32.3680
Euro
Euro 34.8253
Sterling
Sterling 40.7544
Altın
Altın 2441.3503
BOLU ÇOK BULUTLU
11,8
ÇOK BULUTLU

Kerem ŞİŞMAN

Kerem ŞİŞMAN (Yörem Mantı İşletmecisi)

Doğum: 1985-
Bolu

Okul: Gazipaşa
İlköğretim Okulu, Canip Baysal Lisesi, Bursa Cem Sultan Lisesi, Bolu Abant
İzzet Baysal Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu, Lithuanian Academy of
Physical Education…

Meslek: Yörem
Mantı İşletmecisi

 

BASKETBOLU BIRAKTI TİCARETE BAŞLADI

 

Henüz ilkokul ikinci sınıftayken beden eğitimi
öğretmeninin yönlendirmesiyle basketbola başladı… 

Aslında hep kaleci olmak istedi ama basketbolcu olduğu
için de kendini hep çok şanslı hissetti…

Lise yıllarında basketbolda iyice ilerleyince Abant
İzzet Baysal Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksekokuluna öğrenim göremeye
karar verdi ve sınavları kazandı… Başarıyla geçen dört yılın ardından bölümünü
birincilikle bitirdi…

Bolu’da başladığı basketbolu, Bursa Oyak Renault
takımında A takımına kadar yükselerek sürdürdü…

Beş yıl sonra Bursa’dan ayrılmaya karar verdi. Sonra
İzmir, Düzce derken Erasmus Programı ile gittiği Litvanya’da bile basketbol
oynadı…

Basketbolu bırakınca üç sene boyunca bir gıda
şirketinde Marmara Bölge Müdürlüğü yaptı. Ardından Türkiye’nin en büyük
şirketlerinden olan Enerjisa’da iki sene saha satışında yönetici olarak çalıştı
ve 2017 yılının sonunda Bolu’ya dönerek aile şirketi olan Yörem Mantı
firmasının başına geçti…

22 yıllık bir markayı kalıcı bir hale getirmeyi
amaçlayan, sanatın her dalına ilgi duyan, risk almadan başarılı olunamayacağına
inanan genç bir girişimci; Kerem Şişman’ın hayat hikâyesi…

 
































1985
yılında Bolu’da dünyaya gelen Kerem Şişman, Bolu’nun tanınmış ailelerinden
Şişman ailesinin en küçük oğlu. Uzun yıllar basketbol oynadıktan sonra aile
şirketinin başına geçen Kerem Şişman hayat hikayesini şu şekilde
özetledi:   

Çocukluk Fotoğrafları

OKUL HAYATI

İlk
ve orta okulu Gazipaşa İlköğretim Okulunda okudum.  Liseye ise Canip Baysal
Lisesinde başladım. Burada iki sene okuyup daha sonra basketbol oynamak için
Bursa’ya gittiğimden, kalan iki yıllık lise eğitimimi Bursa’da Cem Sultan
Lisesinde tamamladım.

ÇOCUKLUKTAN SPORA
BAŞLADI

Çocukluk
hayatım Karaçayır Mahallesinde geçti. Anneannem ve dedemin yanında, yani
onların evinde ve mahallesinde büyüdüm. Çocukluğumuz bugünkü çocukların
yaşayamadığı bir şekilde geçti. Top ardında koşturup saklambaç ve seksek
oynayarak, bütün özgürlüklerimizi yaşayarak geçti. Mutlu çocukluk geçirdim, bundan
dolayı da çok mutluyum. Şimdiki çocukların yaşayamadığı bir hayatı yaşayarak
büyüdük. Basketbol hayatım küçük yaşlarda başladığı için sokaklarda oynadığım
zamanlardan kalan zamanın tümünü neredeyse basketbol aldı. O yüzden
küçüklüğümden beri her anımı sporla iç içe yaşadım. Bu nedenle kendimi çok
şanslı hissediyorum.

SPORA YÖNELME
ANISI

Ailecek
sporun içinde yer alıyoruz. Annemin liselerarası müsabakalarda uzun atlama
Türkiye birinciliği var ve İstanbul’da bir stadyumda madalyasını alırken bir
fotoğrafı var. Bunla her zaman gurur duydum. Aynı turnuvada yine disk atma
dalında yarışacak olan sporcunun o dönem rahatsızlanması sonucunda disk atmada
kimsenin kalmamasından dolayı anneme geliyorlar, “sen bunu atabilirsin”
diyorlar. Annem de hayatında ilk defa karşılaştığı diski o anda yarım saatlik
bir çalışma ile atabileceğini söylüyor. Daha sonrasında disk atarak da Türkiye
ikincisi oluyor. Bu da annemin adına güzel bir anıdır. Onun bu azmi ısrarı bizi
de spora yönlendirme noktasında aslında bir nevi ilham kaynağı olmuştur.

KALECİ OLMAK
İSTERKEN BASKETBOLCU OLDU




















İlkokul
ikinci sınıftayken beden eğitimi öğretmenim, ailemin fiziksel özelliklerini
gördükten sonra benim de boyumun uzayacağını tahmin ederek beni basketbola
yönlendirmek istediğini, fiziksel olarak buna uygun olduğumu ve basketbolcu
olmam gerektiğini söyledi. O dönem ailemle ortak bir karar alarak ilkokul
ikinci sınıfta basketbola başladım. Tamamen fiziksel özelliklerimden dolayı bu
yola girdim. Aslında kaleci olmak istiyordum. Kramponlarımı ağaca saklardım,
basketbol antrenmanına gidiyorum diye dışarı çıkar, ağacın oradan kramponlarımı
alır, kaleci antrenmanı yapmak için futbol antrenmanına kaçardım. Hayatımın
sporla buluşmasında ve bugünlere kadar gelmemdeki en büyük pay sahiplerinden
biri olan, bir baba gibi gördüğüm Nazım Kesim Hocam telkinleriyle beni yine
basketbola yönlendirirdi. Aslına bakarsanız sanırım basketbolda kalecilikte
gelebileceğim noktalardan çok daha ileri noktalara ulaştım diyebilirim. Erasmus
eğitimim için gittiğim Litvanya’da basketbol oynama fırsatı buldum. Basketbol
hayatımı yurt dışında bile sürdürmeme yardımcı olan ilk okul öğretmenim Nazım
Kesim’e de bu vesileyle çok teşekkür etmek isterim.

ÜNİVERSİTEYİ
BİRİNCİLİKLE BİTİRDİ


Üniversite
hayatım keyifli geçti. Hem eğitim anlamında hem de yaşantı anlamında. Eğitim
hayatımı Bolu’da devam ettirme kararı aldım ve Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Beden Eğitimi Spor Yüksekokulunu kazandım. Yüksekokul birincisi olarak bitirdim
üniversiteyi. 2007 yılında Erasmus’la Litvanya’ya gitme şansı yakaladım. Bu
eğitim, hayatımın en keyifli anlarından biriydi. Litvanya’daki eğitimim boyunca
basketbol oynamanın dışında başka ülkelerin kültürlerini de tanıma fırsatı
yakaladım. Ayrıca biri okulumuzda, diğeri de Antalya’da yapılan Uluslararası
Spor Bilimleri Kongresi’nde  görev alma
fırsatım oldu. Antalya’daki kongrede okul adına sunduğum bildiri benim için en
keyifli anlardan bir tanesiydi. Bununla ilgili anımı paylaşmak isterim:
Sunumum, kongrenin ilk günü, ilk oturumu ve ilk sıradaydı. Bu durum daha fazla
heyecanlanmama neden olmuştu. Elli kişilik salonda yaklaşık yüz elli kişi
vardı. Sunumun ilk dakikalarında söylediklerimi bile duyamayacak kadar
heyecanlıydım. Ama bir süre sonra bu durumu bastırarak normale dönmeyi başardım
ve çok başarılı bir sunum gerçekleştirdim. Sunum sonrasında hem kendi
hocalarımdan hem de farklı üniversitelerin hocalarından çok olumlu dönüşler
aldım. Bu durumun bende yarattığı yüksek motivasyonu kelimelerle anlatmam
imkânsız. Bu vesileyle üniversitemizin değerli hocalarına çok teşekkür
ediyorum. Spor olarak basketbol ikinci ilgi alanım ama daha sonra meslek olarak
seçtiğim birinci alan oldu. Benim önceliğim her zaman sporun içinde olmak ve
sporu bir yaşam felsefesi hâline getirmekti. Bunu da gerçekleştirdiğimi
düşünüyorum.

Okul Fotoğrafları

LİTVANYA’DA BİLE
BASKETBOL OYNADI


Basketbola
Bolu’da başladım. Altyapıda Bolu’da devam ederken Samsun’da gençler basketbol
turnuvasında Bursa Oyak Renault takımının bir antrenörü, beni takımda görmek
istediğini söyledi ve benimle ilgili bir girişimde bulunarak beni Bursa’da Oyak
Renault Takımına aldı. Orada yaklaşık beş sene basketbol oynadım. Daha
sonrasında ise basketbol hayatımda A takıma imza attım ve bir süre daha
basketbol hayatımı devam ettirdikten sonra Bursa’dan ayrılmaya karar verdim ve
Bolu’ya geldim. Daha sonra ikinci ligde basketbol oynamak için tekrar İzmir’e
gittim. İzmir’de Tire Gücünde ikinci lig takımında oynadım. Bir sezon
oynadıktan sonra üniversiteyi kazandım. Üniversiteye başladıktan sonra da
Düzce’deki ikinci lig takımı ile anlaştım ve bir seneden fazla Düzce’deki
ikinci lig takımında basketbol oynadım. Sonra Erasmus Programı sayesinde
Litvanya’ya gittim. Litvanya’da bir takımla anlaşarak basketbol oynama fırsatı
yakaladım. Basketbol hayatımda en büyük özlemlerimden bir tanesi millî
olabilmekti. Tek üzüntüm millî formayı taşıma fırsatı yakalayamamış olmamdır.
Bunun dışında kendi adıma başarılı olduğum ve bana değer katan farklı
tecrübeler yaşadığım bir spor hayatım oldu. Diğer yandan benim için unutulmaz
bir hikâye olan Erpiliç firmasıyla kurumlar arası basketbol turnuvasında elde
ettiğimiz şampiyonluğa da değinmeden geçmek istemiyorum. Bilindiği gibi bu
turnuvada takımlara dışardan bir oyuncu oynatma imkânı sağlanıyor. Erpiliç de
bu vesileyle benim onlarla basketbol oynamamı teklif etti. Ben de seve seve
kabul ettim. Müthiş bir geri dönüşle, kıran kırana geçen maçların ardından
final müsabakasını da kazanarak şampiyonluğa ulaştık. Uzun yıllar profesyonel
spor yapmıs ve şampiyonluklar yaşamış bir sporcu olarak beni en derinden
etkileyen kupa budur. Bu vesileyle kurulan dostluklarımız da en büyük değerdir
benim için.

İş Fotoğrafları

AİLE HAYATI

Biz
üç kardeşiz. Sevgi ve anlayış dolu bir ailemiz vardı. Her zaman sorunlarımızın
dinlendiği, çocukluğumuzun ön plana alındığı bir ailede büyüdük. Babamdan
disiplinli olmayı, ticaret hayatında da müşteriye karşı sürekli müşteri ve
çözüm odaklı olmayı öğrendim. Annemden de kaliteli hizmet vermeyi, kaliteli
ürün üretmeyi ve kaliteli ürünün aslında marka değerinin en önemli
faktörlerinden biri olduğunu öğrendim. Bu şekilde ticaret hayatında büyüdük.
Anne ve babam hep ticaretle uğraşıyorlardı. Biz de o yüzden ticaretin içinde
büyüyerek bugünlere geldik. Şimdilerde ise annemin kurduğu, ailecek
büyüttüğümüz ve başına geçerek devraldığım, Bolu adına kültürel bir miras
değeri taşıyan Yörem Mantı’yı bir sonraki 25 yıla taşımak ve 50, 75 ve 100.
yılına ulaştırmak adına Şişman ailesi olarak tek yumruk hâlinde çalışmaya devam
ediyoruz.

2017 SONUNDA
BOLU’YA GELDİ








Anne
ve babamızın yaptığı iş dışında İstanbul’da üç sene boyunca bir firmanın
Marmara Bölge Müdürlüğünü yaptım. Daha sonrasında farklı bir iş imkânı çıktı.
Enerjisa’da saha satışında yönetici olarak kabul edilerek 2016 Ocak ayında işe
başladım. Enerjisa’ya girişimde yaşadığım çok ilginç bir deneyimim oldu. Bunu
da paylaşmaya değer görüyorum. Bir önceki işimden ayrılma kararı aldıktan sonra
internet ortamının en büyük iş arama sitelerinden birinde iş bakmaya başladım.
Sonrasında gördüğüm bir iş ilanına başvurdum. Bu ilanda kesinlikle Enerjisa
yazmıyordu. Bir danışmanlık şirketinin ilanıydı. Bir gün sonra beni arayarak
görüşmeye çağırdılar. İlk görüşmemin sonunda başvurduğum ilanın aslında
Enerjisa’ya ait olduğunu öğrendim. Bu bende şaşkınlıkla karışık büyük bir
sevinç yarattı. Daha sonrasında direkt olarak Enerjisa’nın yetkilileriyle
görüşmelere katılarak şirketteki çalışma hayatıma başladım. Bence bir şeyi çok
istiyorsanız şansınız da hep yanı başınızda oluyor. İki sene Enerjisa’da saha
satışında yöneticilik yaptım. Hatta Enerjisa basketbol takımı olarak
Türkiye’nin en büyük basketbol organizasyonlarından birinde play-off’lara kadar
yükselme başarısı gösterdik. Arkadaşlık, dostluk gibi her türlü güzel ortamı
sağlayan Enerjisa ailesinden istemeyerek de olsa kendi işimizin başına geçmek
için ayrılmak durumunda kaldım. Ayrılırken bana yöneticilerim tarafından
söylenen “Enerjisa’nın kapısı sana her zaman açık.” cümlesi benim için en büyük
miras oldu. Aile işimizin dışında toplamda beş senelik bir iş tecrübem var.
Onun dışında kalan süreçte de basketbol oynayarak hayatımı kazandım. Sonrasında
da kendi işimin başına geçmek için 2017’nin sonunda Bolu’ya yerleştim. Bolu’ya
gelip Yörem Mantının başına geçtim. Türkiye’nin en büyük üç şehrinde toplamda
10 sene yaşadım. Şimdi ise büyük şehirlerde edindiğim bu tecrübeleri kendi
işimize aktarmak için gece gündüz çalışıyorum.

Aile Fotoğrafları

YÖREM MANTI

1996
yılından beri mantı yapıyoruz. Ulusal market zincirlerine ilk üçgen Bolu
mantısını veren firma biziz. Ulusal marketlerde bunu satan ilk firma da biziz.
Daha sonrasında bir değişiklik yaparak ağırlığımızı hizmet sektörüne vermeye
başladık. Şu an daha ağırlıklı olarak restoran kısmıyla ilgileniyoruz. Yine
toptan olarak baktığınızda Bolu’da birçok farklı noktaya toptan mantı
veriyoruz. Erpiliç, Narven , Beypiliç, Ereğli Metalkooperatifi ve bazı
hastaneler gibi birçok farklı noktaya dağıtım ağımız var. Yine şehir dışında
İstanbul’da birçok farklı noktaya ürünlerimizi ulaştırıyoruz. Hedeflerimiz
doğrultusunda yurt dışına belli noktalara da ürün gönderimi yapıyoruz. Onun
dışında restoran kısmında da yine misafirlerimize hizmet vermekten mutluluk
duyuyoruz. Mantı işine böyle girdik, 20 yıldan beri çalışıyoruz. İlk işyerimiz
Börekçiler Sokak’ta kafeler sokağının olduğu yerdeki bir binadaydı. 1999
depremi esnasında ağır hasar gören iş yerimizin olduğu binaya yıkım kararı
verildi. Biz, uzun süre farklı noktalarda iş yapmak zorunda kaldık. Daha
sonrasında yine Börekçiler Sokak’ta bizim yıkılan iş yerimizin karşısındaki bir
binanın altında yeni yerimizi açtık. O esnada bir fırsat geldi. 2000 yılının
başıydı. Becikoğlu AVM olarak bilinen şimdiki Cadde AVM’nin en üst katında bir
restoran işi çıktı karşımıza ve orayı değerlendirdik. 2000 – 2008 yılları
arasında orada hizmet verdik. Bizim için oldukça keyifli oldukça verimli bir
dönemdi. 2008 yılında da Albay Sokak’a taşındık. 22 yıllık bir marka değeri
olan Yörem Mantı’mızın öncelikli sahipleri Bolu halkıdır. Bu mirası Bolu halkı
adına emanet olarak devralıp yüz yıllık bir firma hâline getirmek tek ve en
büyük hedefimizdir.

22 YILLIK BİR
MARKA

Yörem
Mantı bir Bolu markası. 22 yıllık bir marka ve biz bu markayı yaşatmak
zorundayız. Bolu adına kültürel bir değer. Şu anda Türkiye koşullarında 22 yıl
gibi bir süre ayakta durabilen firma sayısı oldukça az. Ben de düşünüp taşınıp
kendi işimle ilgili böyle bir karar aldım. Bu mirası yaşatıp gelecek nesillere
aktarmak ve Bolu adına kültürel bir miras bırakmak için Yörem Mantı’nın başına
geçtim. Hedefimiz Yörem Mantı’yı büyütüp, kalıcı bir hâle getirmek ve nasipse
50 yıllık daha sonra da 75 ve 100 yıllık bir firma hâline getirmek. Markamızın
yaratıcısı annemiz Nebile Hanım’a ve babam Cemal Bey’e bu mirası en büyük
zorluklarda bile ayakta tutup bugünlere taşıdıkları için çok teşekkür ederim.
22 yıl aynı bayrağı taşımak çok zordur. Umarım aynı bayrağı çok uzun süreler
taşıma şerefine ulaşırım.










 

Siyasi ve Sivil Toplum Kuruluşlarındaki Fotoğrafları

KORKULARI  
                 

Hayatımda
beni endişeye sevk eden tek ve en büyük korkum yaşamımın sonunda almadığım
riskler için pişman olmaktır. Bu sebepten hayatımın her anında en büyük riskleri
en kolay şekilde almayı başarabiliyorum.

HOBİLERİ

Sanata
merakım var ama uğraştığım herhangi bir sanat dalı yok. Güzel bir konser
olduğunda, iyi bir film geldiğinde ya da bir sergi düzenlendiğinde fırsatları
değerlendirmek için elimden geleni yapıyorum. Boş zamanlarımda bilardo oynamayı
çok seviyorum. Özellikle deprem döneminde Bolu’da çok bilardo salonu vardı. Bu
sayede kendimi bilardoda oldukça geliştirdiğimi söyleyebilirim. Bir fırsat
olması durumunda iyi bir bilardo oyuncusu olma şansını da değerlendirmek
isterdim.

SPOR

Yaşam
felsefesi olarak baktığımda da yaşantımın yüzde ellilik bir kısmı hatta daha
fazlasını oluşturan sporun hayatımda yeri büyük. Haftanın dört günü sabahları
04.30’da kalkarak, spora gidiyorum. Yaklaşık üç saat spor yaptıktan sonra
işimin başına geçiyorum. Benim için bu hayattaki en büyük uğraş spor yapmak.
Sporun her türlüsüyle uğraştığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Sporun hayatıma
kazandırdığı disiplin ve azim, elde ettiğim başarı ve başarısızlıklarımın hep
temelini oluşturmuştur. Sporu küçük yaşlarda hayatıma sokmuş ve içselleştirmiş
olmamın benim için en büyük şans olduğunu düşünüyorum. Hayatımın odak
noktasında yer alan sporun yanında yoğun bir kitap okuma alışkanlığı da
edinmeyi çok isterdim. Ama küçük yaşlarda bu alışkanlığı kazanamamış olmanın
üzüntüsünü yaşıyorum. Ancak her gün bir şeyler okumak için de fırsat
yaratıyorum.

RİSK ALMAYI
SEVİYOR

Risk
almadan başarı gelmez, hayatımda hep büyük riskler almışımdır. Yörem Mantının
başına gelerek önceki hayatımı geride bırakma kararı benim için çok büyük bir
riskti. Bu riski almayı göze aldım. Hayata bakışım bu. Risk almadan başarılı
olamayacağınızı düşünüyorum. Şu iki cümle benim için değerlidir: “Aldığınız
risk kadar, varsınız” ve “Hiç risk almamak hayattaki en büyük risktir”. Bu iki
cümle etrafında iş hayatımı şekillendirdim ve şekillendirmeye de devam
edeceğim.

İYİ BİR GİRİŞİMCİ

İş
hayatında gözü karayım ve aldığım net kararlarla bilinirim. Aldığım kararı
uygulamak için sonuna kadar arkasında dururum. Başarının kesinlikle başarısızlıktan
geçtiğine inanırım ve denemeyi severim. Hayatımda denemeyi severim, iş
hayatımda denemeyi severim. Onun dışında analitik düşünerek birçok farklı
sorunu aynı anda çözmek üzerine uzun yıllardır çalışıyorum. Bunu geliştirmek
için uğraşıyorum iş hayatımda. İnatçıyım ama hatada ya da yanlışta inatçılık
değil, doğru bildiğim ve inandığım şeyleri gerçekleştirme konusunda inatçılık
anlamında söyleyebilirim. Liderlik özelliklerimi geliştirmek için her zaman
çalışmışımdır. Kişisel gelişime önem veririm.  Bununla ilgili son dönemde
farklı kitapları okumayı deniyorum. Birçok kitap işyerimde bulunmakta ve
bunları dönem dönem okuyorum, kişisel gelişim kurslarına katılıyorum. İleriki
dönemlerde çıkabilecek fırsatlarla ilgili kendimi geliştirme adına KOSGEB’in
verdiği kurslar gibi kurslara katılarak girişimcilik belgesi alıyorum. Şu
aralar vücut dili, beden diline yoğunlaşıyorum. Yaptığımız iş gereği beden
dilimizi düzgün ve etkin kullanmamız gerekiyor. Diksiyonla ilgili araştırmalar
yapıyorum. İletişimle ciddi anlamda ilgileniyorum, fırsat oldukça kitap okumaya
çalışıyorum ve videolar izliyorum. Kendimi kişisel anlamda bu şekilde
geliştirerek insanlara daha iyi hizmet verebilme adına neler yapabileceğimizi
değerlendiriyorum. En belirgin özelliğim olarak şunu söyleyebilirim: Girdiğim
ortamda hem arkadaşlık olsun hem yeni bulunduğum bir ortam olsun hem de iş
ortamı olsun tanıştığım insanlarla rahat bir şekilde iletişim kurabiliyorum. İş
yaşantısında bunu yakayabilmek içinde bulunduğumuz iletişim ve teknoloji çağının
en büyük gerekliliklerinden birisi. Güven duygusu önemlidir. Bu duyguyu
insanlara aşılayabildiğimi ve aynı güven duygusunu da insanlardan aldığımı
düşünüyorum. Aynı zamanda ikna özelliğimin de olduğunu düşünüyorum. İkna
anlamında kendimi en çok geliştirdiğim iş ortamımın Enerjisa olduğunu da
söyleyebilirim.

HEDEFLERİ
































Spor
hayatımla ilgili her zaman kendim için koymuş olduğum bir hedef vardı. Ölene
kadar aktif bir yaşamımın, yani sporla iç içe olan bir yaşamımın olmasını
istiyorum ve bu konuda birçok insana öncülük etmek ve o insanlara bunun bir
hayat felsefesi olduğunu aktararak hayatımı sürdürmek istiyorum. Bireysel
anlamda en büyük hedefim bir sporun hep yaşamımda olması. Beni hem yakından hem
de sosyal medyadan tanıyan insanlar bu konuda ne kadar aktif bir hayat
sürdüğümü, ne kadar profesyonelce bu işe yaklaştığımı, spor için ciddi zaman
harcadığımı görüyorlar. Benim bu tarz paylaşımlarımı gören çok arkadaşım spora
başladı. Benim için en büyük hedeflerden bir tanesi çevremde dokunduğum, ailem
olsun, arkadaşlarım olsun, işyerime gelen herhangi bir insan olsun; onların da
hayatına dokunup onları spora yönlendirebilmek. Ama bunu yaparken de
konuşmalarımla onları ikna etmek istemiyorum. Bende gördükleri ile kendilerinin
ikna olmalarını ve spora başlamalarını istiyorum. Bunu da başarıyorum. Onun
dışında iş anlamında da şu anda mevcut düzenimi kurumsallaştırmak, üretim
anlamında büyümek ve bundan 10 yıl sonra, her zaman söylediğim gibi maddi
kazanç gözetmeksizin bir değer yaratmak temel hedefim. 10 yıl sonra Bolu’ya
değer katan Bolu markası ile özdeşleşmiş bir yapı kurup bu sistemin devamını
sağlamak istiyorum.

Hobi Fotoğrafları
Boludabolu Avatar
BoludaBolu
05 Ocak 2019
Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir