Dünyada gıda ve beslenmeye ilişkin
sorunları analiz etmek amacıyla kurulan Barilla Gıda ve Beslenme Vakfı (BCFN),
hazırladığı yeni raporda tarımın geleceğine odaklandı. Onlarca yıldır
kaynakların sınırsız olduğu inancıyla hareket edilmesiyle birlikte ekilebilir
arazilerin azaldığı, milyonlarca insanın gıdaya erişemeyip açlık çektiği ve
obezite başta olmak üzere farklı sağlık sorunlarıyla karşılaşıldığı günümüzde,
yeni bir sürdürülebilir gelecek yol haritası oluşturuldu. BCFN Vakfı ve Avrupa
Politika Araştırmaları Merkezi ile birlikte hazırlanan “Tarımsal Gıdada
Dijitalleşme” raporu için uzmanlar; “Onlarca yıldır benimsediğimiz
tutumları geride bırakmalı, tarımsal gıda sisteminden başlayarak sürdürülebilir
gelecek için zaman kaybetmeden harekete geçmeliyiz” uyarısında bulundu.
“8
BİTKİ KALORİ İHTİYACIMIZIN YÜZDE 50’SİNDEN FAZLASINI KARŞILIYOR”
Gerekli önlemlerin alınmaması ve
benimsenen tutumda ısrar edilmesi durumunda “Yaşanabilir bir dünya ve
sürdürülebilir bir geleceğe sahip olamayacağız” diyen uzmanlar;
“İnsanlığın savurgan tutumu en başta iklim değişikliğini tetikliyor. 6 bin
bitki türünden sadece 8’i günlük kalori ihtiyacımızın yüzde 50’sinden fazlasını
sağlıyor. Üretilen gıdaların ciddi bir miktarı israf edildiği gibi, ekilebilir
alan ve tarım için temiz su ihtiyacı artıyor. İnsanoğlunun ve gezegenin
geleceği için mevcut sistemin her aşamasını dönüştürmemiz gerekiyor. Bu
dönüşüme de tarımdan başlamalıyız. Bu noktada dijital inovasyonlar en büyük
yardımcımız olacak” açıklamasını yaptı.
Milano’da duyurulan rapor ile donanımın
yanı sıra internet teknolojileri, mobil uygulamalar, büyük veri, nesnelerin
interneti ve gençlerin tarımsal okuryazarlığını artırmak için hayata
geçirilecek sanal gerçeklik (VR) uygulamalarıyla tarımda devrim niteliğindeki
dönüşümün yol haritası paylaşıldı. Hayata geçirilecek dijital dönüşümle
birlikte tarımda verimliliğin üst düzeye çıkarılacağını belirten uzmanlar, yeni
teknolojilerle, büyük verinin de yardımıyla, israfı azaltmanın, insanlar için
daha sağlıklı gıdalar üretmenin, gezegenin sürdürülebilirliğini sağlamanın
kolaylaşacağını; böylece 2030 gündemine katkıda bulunulabileceğini belirtti.
Hazırlanan raporla ilgili Avrupa
Politika Araştırmaları Merkezi üyesi Andrea Renda şöyle konuştu; “Dijital
teknolojiler, tarımsal gıda sektörü ve dolayısıyla gezegenin kalkınması için
büyük bir fırsat sunuyor. Ama bu teknolojiler sadece fayda sağlamakla kalmıyor,
tedarik zincirine sistematik bir yaklaşım ve güvenilir küresel liderlik
gerektiren önemli riskleri de beraberinde getiriyor. Bu liderliği ancak Avrupa
Birliği’nin üstlenebileceğine inanıyoruz. Bu nedenle ‘Tarımsal Gıdada
Dijitalleşme’ raporumuzu AB ve üye devletlere sunduk.”
TARIMDA
SANAL GERÇEKLİK
Tarımsal Gıdada Dijitalleşme raporu,
öncelikle ‘Tarımda Devrim Yaratma’, ‘Gıda İsrafının Azaltılması ve Kayıpların
Minimuma İndirilmesi’, ‘Tüketicileri Sağlıklarını Korumaları Konusunda Bilgilendirme’
olmak üzere üç ana araştırma alanına odaklanıyor. Bu temaların her biri için
mevcut en iyi uygulamaların analizi yapılıyor. Çiftçilere ve diğer operatörlere
güvenilir verilere ve işlemlere (Örneğin, küçük toprak sahipleri için tarımsal
veriler, online öneriler ve pazar bilgileri) erişim olanağı sunan blockchain
tabanlı veri paylaşım platformu HARA, insanların son kullanma tarihine yakın
gıdaları doğrudan süpermarketlerden, pizzacılardan ve pastanelerden indirimli
bir fiyata satın alabilmelerini sağlayan Too Good to Go ve hatta bir eğitim
platformu yaratmak ve yiyeceklerin nerelerden geldiğini açıklamak, tüketiciler
arasında tarımsal okuryazarlığı artırmak ve gençleri tarımla ilgili mesleklere
yönlendirmek amacıyla sanal ve artırılmış gerçeklik kullanan FarmVR bunlara
örnek gösterilebiliyor.
UZMANLARDAN
YASA YAPICILARA 10 TAVSİYE
Araştırmada dijital teknolojilerin
uygulanması aşamasında karşılaşılan zorlukların da altı çiziliyor. Sunucuların
ihtiyacı olan yüksek enerji miktarı, elektronik atıklar veya otomasyon
sürecinin işten çıkarmalara yol açma ihtimali, bu zorlukların başında geliyor.
Rapora göre önümüzdeki dönemde çiftçilerin maliyet kalemleri arasına teknoloji
ekipmanları da eklenecek. Ve bir bakıma büyük şirketlere ekonomik açıdan
bağımlı olmaları söz konusu olacak. Bu zorlukların farkında olmak, herkesin
bilinçli kararlar vermesini sağlarken, ekonomik ve sosyal değerin üretilmesini
garanti etmek için akıllı düzenlemelerin devreye alınmasını da teşvik edecek.
Raporu hazırlayan uzmanlar, yasa yapıcılara yönelik 10 tavsiyeyi ise şöyle
sıraladı:
1. Herkes için yeterli internet bağlantısının
sağlanması;
2. Teknolojik kaynakların sektördeki tüm
oyuncular için yaygınlaştırılması;
3. Girişimciliğin teşvik edilmesi,
becerilerin geliştirilmesi ve teknoloji transferinin kolaylaştırılması;
4. Sürdürülebilir bir yönetim için
verilerin üretilmesi ve paylaşılması;
5. Çiftçilerin, distribütörlerin ve veri
yönetimi uzmanlarının pazarlık güçlerinin yeniden dengelenmesi;
6. Olumsuz dış etkenlere karşı değer
zincirini oluşturan tüm oyuncuların sorumluluk alması;
7. Gıda tedarik zincirinin kısaltılmasının
teşvik edilmesi;
8. Üretim fazlalıklarının yeniden tahsis
edilmesini, gıda kaybının ve israfının azaltılmasını mümkün kılacak
politikaların geliştirilmesi;
9. İşletme ve tüketici ilişkisinde yapay
zekâ ve veri yönetimi için etik ve siyasi bir çerçevenin oluşturulması;
10. Çiftçilerin ve tüketicilerin
becerilerinin geliştirilmesi ve farkındalıklarının artırılması.
TARIM
POLİTİKALARINDA REFORM GÖREVİ AB ÜLKELERİNE DÜŞÜYOR
Uzmanlar, hazırlanan raporda Avrupa
Birliği’nin dönüşümü başlatmak ve sürecin her aşamada uygulanabilirliğini
garantileme açısından kritik bir rol üstlenmesi gerektiğini işaret ederek;
“Dijital teknolojiler aracılığıyla sürdürülebilirliği hayata geçirmek,
yerel örgütler kurmak, toplumsal bazlı çözümler geliştirmek, finansal kaynaklar
ve diğer kaynakların sağlanması için ortak tarım politikalarında reform yapmak
Avrupa Birliği’ne düşüyor” açıklamasını yaptı. AB’nin küresel ölçekte
yapması gerekenler ise şöyle sıralandı;
-Gelişmekte olan ülkelerin bağlantı
sorunlarını çözmelerine yardımcı olmak;
-Değer zincirinin tümünü kapsayacak
entegre teknolojik çözümler sunmak;
-Raporlar ve analizler aracılığıyla
değer zincirine ve uluslararası desteğe güvenilmesini sağlamak;
-Eşitsizliği ve toplumsal cinsiyet
farkını azaltmaya, insan sermayesini artırmaya öncelik vermek.