Arnavutluk’un Durres kentinde 28 Eylül 1986’da dünyaya
gelmiş. Futbolla aslında 4-5 yaşlarında tanışmış, 2003-2004 yıllarında
profesyonelliğe adım atan Arapi, Arnavutluk Milli Takımı’na kadar yükselen
başarılı bir futbol hayatı olmuş. Boluspor’da 2 sezondur defansta 3 numaralı
forma giyen Renato Arapi’nin hayalleri arasında, kırmızı-beyazlı forma ile
Süper Lig’de de mücadele edebilme arzusu bulunmakta.
İtalya’da yaşayan ablası ve Belçika’da yaşayan bir abisi
olan Arapi’nin 2 kız çocuğu var, küçük kardeş 2017 Ekim ayından dünyaya geldi. Spor
üzerine üniversitede eğitimine de devam eden Renato, Türkiye’de bulunduğundan,
son sınavlara girip de henüz diplomasını alamamış. Ancak Arnavutluk’a
döndüğünde üniversite eğitimini tamamlayarak diplomasını alacağını belirtiyor.
İleride lisans alarak hocalık yapma durumu olduğunda ise üniversiteyi mutlak
bitirmesi gerektiğini söylüyor.
Türkiye’ye geçen sene geldim, ancak geliş sürecim biraz
sıkıntılıydı. Buraya geldim ve burada olmaktan mutluyum, ailem mutlu, hepimiz
burada olduğumuz için mutluyuz.
Futbola 4-5 yaşlarında ilgi duymaya başlamıştım çünkü abim
de futbolcuydu benim. Babamla hep abimin idmanlarını izlemeye giderdik. Abim
takımıyla çalışırken ben de kenarda sürekli toplarla oynardım. Abimin hocası da
benimle ilgilenmeye başlamıştı. Asıl 7 yaşıma geldiğimde, benden büyük bir
arkadaşımın beni de idmanlara götürmeye başlamasıyla futbolla gerçek anlamda
tanışmış oldum. Annem o zamanlar çok peşimden koşturmuştur, çünkü genellikle
okulu çok asıp futbol oynamak için devamsızlık yapıyordum. Okuldan kaçar,
futbol topunun peşinden koşardım.
“14-15 YAŞIMDA MİLLİ
OLDUM”
15–16 yaşlarımda milli takımlara çağrılmıştım, idmanları
Arnavutluk’un başkenti Tiran’da yapardık, Dinamo Tiran’ın tesislerinde. O
zamanlar Dinamo Tiran çok iyi bir takımdı, o dönemin popüler takımlarındandı.
İlk adımımı oraya atmış oldum, milli takıma davet edilmemle beraber. İlk
profesyonelliğim de Dinamo Tiran ile başlamıştı. Ancak çok gençtim ve böyle
popüler bir takımda oynamam çok zordu, orada oynayan futbolcular çok yetenekli
ve kariyerli oyunculardı. Alt ligden bir takım olan Besa takımına kiralık
olarak gittim. Orada oynarken Arnavutluk kupasını da kazanarak takımımız üst
lige yükseldi. Ben de o arada U21 milli takımında da oynamaya devam ettim. U21
milli takımında oynarken Danimarka’dan gelen bazı hocalar beni izleyip
beğenmişler, devamında da Danimarka’ya bir transferim oldu. Oraya gittiğimde
ocak ayıydı, ara transfer döneminde gittiğim takımda tekrar bir üst lige çıktık.
Silkeborg takımıydı, Danimarka’nın, 4 yıllık bir kontrat imzalamıştık fakat
orada 2 sene kalabildim, onlar beni istemediğinden değil, biraz ailevi nedenler
yüzünden, babamın sağlığı ile ilgili sıkıntılar olmuştu, geri dönmem gerekti.
Danimarka’da oynadığım süreçte şimdiki eşimle daha evli değildik, yabancı
olduğumuzdan oturma izinleri üzerine sıkıntılar da yaşıyorduk zaten, o da
bahane oldu dönmeme.
6 SENE İSKENDERBEY’DE
6 ŞAMPİYONLUK
Tekrar Besa takımına geri döndüm ve takımımız o sene ligi
ikinci bitirdi ve kupayı tekrar aldı. Besa’daki kontratımın bitmesiyle beraber
İskenderbey (KF Skenderbeu) ve Flamontary takımlarından transfer teklifleri
aldım. İskenderbey takımında kariyerim hep yukarı doğru ilerledi, çok güzel ve
çok özel bir ekiptik. Başkanından en alt çalışanına kadar süper bir ekiptik,
başkan da zaten çok başarılı bir işadamıydı. Arnavutluk’ta önemli bir
şahsiyetti. 6 sene İskenderbey’de oynadım ve 6 sene üst üste şampiyonluk
yaşadım orada. Her sene de Şampiyonlar Ligi veya Avrupa Şampiyonası’nda
oynadık, grupları defalarca oynadık. İskenderbey’deki performansımla da
Arnavutluk A Milli Takımı’na kadar yükseldim. İskenderbey takımında oynarken
bir ara 3 aylık bir sakatlık dönemim oldu, beni sahalardan uzunca süre uzak
tutan bir sakatlıktı, geri dönüşümde bir hamle yapabilir miyim diye düşünmeye
başlamıştım, 2 sene daha oynadım sonra da Tiran’a transfer oldum.
Dinamo Tiran’a transfer olmamdaki en büyük neden ise hem
aileme daha yakın olabilmek hem de okuluma devam edebilmek için yaptığım bir
tercihti. Tiran’dayken de Türkiye’den bir teklif geldi ve daha sonrasını
biliyorsunuz, Türkiye ve Boluspor maceram başlamış oldu.
“BOLUSPOR’UN KADRO
YAPISI BU LİG ÜZERİNDE”
Boluspor’da geçen sezon 4. Olarak tamamlayıp play-of’lara
kalmamız ve orada elenmemiz bu seneki hedefimizin daha da yükselmesine neden
oldu. Transferlere baktığınız zaman da bu oyuncular bunu karşılar mı, evet
karşılar kalitede ve zengin bir kadromuz var. Sezona kötü başladık ancak
ilerleyen süreçte takımımızın hoca değişikliğiyle birlikte performansı da çok
iyi gelişti. Ne oldu ben de bilemiyorum ama sihirli bir değnek değmiş gibi
tekrardan takımımız gerçek kimliğine kavuşarak iddialı bir konuma geldi. Eski
ritmimize kavuştuk, hatta son 7-8 maçımıza bakarsanız sanki şampiyon
olacakmışız gibi bir takım havasını görürsünüz zaten. Aldığımız sonuçlar da
bunu yansıtıyor.
Boluspor’da kurulan kadro bu lig üzerinde kurulan güçlü bir
kadro, çok iyi bir takım olduk, bu yapılanmada kulübün ilerleyen süreçteki
düşünceleri mutlak oluşmaktadır. Bu kadro yapılırken buraya harcanan para
oldukça fazladır, hepimiz bunun farkındayız. Burada mutlaka bir sponsor desteği
de geliyordur diye düşünüyorum. Benim niyetim ve isteğim Bolu’da kalmak ama
yönetim ne düşünür, nasıl bir yapılanma fikrinderdir, sezon sonu bu argümanlar
belirleyici olacaktır. Ben Boluspor’da kalmak isterim ve bu takımla Süper Lig’e
çıkmak arzusundayım.
“AİLE ORTAMINDA
YAŞIYORUZ”
Bolu havasına zıt olarak çok sıcak insanların olduğu, çok
güzel bir şehir. Samimi ve sıcak kanlı bir şehir. Burada sadece futbolcu
arkadaşlarım değil, futbol dışında da görüştüğüm bir arkadaş çevrem oluştu. Bu
da beni evimdeymiş gibi hissettiriyor. Boluspor takım olarak da tam bir aile
atmosferinin içinde bulunuyor. Biz başarılıysak zaten bu takımın aile
olabildiğinin neticesindedir. Takımımız iyi karakterli, düzgün, iyi niyetli
futbolculardan oluşmuş bir takım, hepimiz bu seviyede çalışmalarımızı sürdürüp
başarılı olacağımıza inanıyor ve sezon sonunda da bu çalışmaların semeresini
alacağımıza inanıyoruz.
Boluspor çok uzun yıllar başarılı olmuş, ancak çok uzun
senelerden beri de Süper Lig’e hasret kalmış. Gittiğim her takımda bir üst lige
çıkma başarısını ve şansını yaşadım. Geçen sene bu duyguyu play-of’larda da
hissettim ve halen aynı duyguyu yaşıyorum. Ben yine de bu başarıyı
yakalayacağımıza inanıyorum.
“YERE SAĞLAM
BASMALIYIZ”
Taraftarlarımıza her zaman teşekkür ediyorum, kötü
günlerimizde de bizlere olan desteklerini asla kesmediler. Bizler başarılı
sonuçlar aldıkça bu taraftar sayımızın daha da artacağına inanıyorum ve
desteklerini 90 dakika boyunca statta vereceklerini biliyorum. Bizlerin
ayaklarımızın yere sağlam basması gerekiyor. Hem futbolcu arkadaşlarıma,
kardeşlerime, hem de taraftarlarımıza bunu söylemeliyim. Henüz bir şey
kazanmadık, maç maç oynayacağız, azimle ve aynı hırsla, arzuyla ve hep birlikte
bunu başaracağız. Hepimizin ayakları yere basar, olgunca davranırsak daha iyi
olur diye düşünüyorum. Futbol garip bir oyundur, en tepedeyim diye kendinizi
zannettiğiniz anda, kendinizi yerde bulursunuz. O yüzden biz futbolcular,
taraftarlar, kulüp hepimiz bu işin ciddiyetini asla elden bırakmadan sonuna dek
gitmemiz lazım. Özellikle de bu ligin karakteri açısından böyle olmamız lazım.
Asla gevşemeden ve ciddiyeti elden bırakmadan mücadele etmemiz lazım.
“MÜSLÜMANIM, ALLAH’A
DUA EDERİM”
Ekstra bir inandığım uğurum, inandığım bir rakam filan yok.
Ben Müslümanım, sadece de Allah’a inanırım, ihtiyacım olduğunda Allahıma dua
ederim, o benim ufkumu açar. Futbolculuk yaşamım bittiği zamanda yine de futbol
içinde olacağım. Bu hocalık olmayabilir, ancak ülkemde federasyonda bir görev
alma veya bir kulübün yönetiminde bulunma fikirlerim var. Kim bilir belki
Türkiye’de de kalabilirim, burası da bizim vatanımız, Müslümanız, biraz daha
Türkçe öğrenmem gerekiyor.
GENÇ FUTBOLCU
KARDEŞLERİME MESAJLARIM
Genç kardeşlerime de mesajım şu olacak; futbol saha içi ve
saha dışı olarak düşünülmeli. Tutkulu olan genç kardeşlerimiz akıllarını
kullanarak bu işi meslekleri olarak görmeliler. Sonuç olarak hiçbir şey yoktan
var olmuyor. Çok çalışmak, azmetmek, yılmamak, özellikle genç yaşlarda çok
çalışırsanız, ne kadar yetenekli olduğunuzun önemi yok, mutlaka başarırsınız.
Sadece antrenörle antrenmanlarda değil, antrenman öncesi ve sonralarında da
futbolu hem teorik hem de pratik olarak sürekli çalışmalarını tavsiye ediyorum.