Dolar
ABD Doları 34.1048
Euro
Euro 38.0948
Sterling
Sterling 45.3949
Altın
Altın 2841.2000
BOLU AZ BULUTLU
0,2
AZ BULUTLU

“KADIN CİNAYETLERİ VE SAĞLIKTA ŞİDDET SONA ERSİN!”

“KADIN CİNAYETLERİ VE SAĞLIKTA ŞİDDET SONA ERSİN!”

Haber: Nilay Çelik


Antalya’nın Alanya ilçesinde görev yaptığı Aile Sağlığı
Merkezi’nde boşanma aşmasında bulunduğu eşi tarafından öldürülen Dr. Melek
Bağçe için Bolu’dan da ses yükseldi.


Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Bolu Şube
Başkanı Serdar Koçyiğit, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine yönelik şiddetin
son bulmadığına işarete ederek; “Ülkemizin içinde bulunduğu şiddet sarmalında
bir kadın bir sağlık emekçisini daha kaybetmenin derin hüznünü ve öfkesini
yaşıyoruz. İki gün önce Antalya ilinin Alanya ilçesi Damlataş Aile Sağlığı Merkezi’nde
çalışan Dr. Melek Bağçe’nin, boşanma aşamasında olduğu eşi tarafından işyerinde
gündüz gözü rehin alınarak vahşice katledildiğini öğrendik.


Bu bir ilk değil maalesef ve adeta bir “deja-vu” hali
olup bitenler. Kasım 2015’te Dr. Aynur Dağdemir, birlikte çalıştığı kadın
hemşireyi erkek şiddetinden korumaya çalışırken öldürülmüştü. Ocak
2022’de Ebe Ömür Erez, aile sağlığı merkezinde erkek şiddetiyle
katledilmişti. Ekim 2022’de aile sağlığı merkezinde çalışan Emine
hemşire, işyerinde bir erkek tarafından ateşli silahla vurulmuştu. Nisan
2023’de Çanakkale Tabip Odası Başkanı Dr. Ayşe Güneş, eski eşi tarafından
hastane bahçesinde bıçaklı saldırıya uğramıştı. Birkaç örneğini sıraladığımız
bu acı olaylar, tıpkı Dr. Melek Bağçe cinayetinde olduğu gibi, hem kadına
yönelik şiddetin hem de sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine yönelik şiddetin
vücut bulduğu olaylar sayacında yerlerini aldı.” şeklinde konuştu.


“DR. MELEK BAĞÇE,
ERKEK ŞİDDETİYLE YAŞAMDAN KOPARILAN KIZKARDEŞİMİZDİR”


Koçyiğit, iktidarın şiddeti meşrulaştırıp sürekli olarak
yeniden ürettiğini dile getirerek; “Ataerkil egemen sistemin; eğitimde,
medyada, iş yerinde ve gündelik hayatın her alanında yeniden ve yeniden
üretildiği Türkiye’de, siyasi iktidarın kadına ve çocuğa karşı işlenen suçları
cezasız bırakan mevcut şiddet dili ve politikaları, şiddeti ve ayrımcılığı
kurumsallaşmakta, failleri cesaretlendirmektedir. Öyle ki siyasi iktidarın,
özellikle son 10 yılda kadın ve çocuk haklarının gaspına yönelik mevcut gerici
politika ve uygulamaları ile AKP-MHP ve HÜDA PAR bloğunun çocuk ve kadına
yönelik şiddet ve istismarın önünü açan söylemleri, bugün olduğu gibi acı
durumların yaşanmasına neden olmaya devam edecektir. Şiddeti meşrulaştıran,
körükleyen, hatta sürekli olarak yeniden üreten iktidar ve siyaset dili, başta
kadınlar, çocuklar, gençler, LGBTİ+lar olmak üzere toplumun bütün kesimlerinde
baskı, sindirme ve korku iklimi yaratmak amacıyla sürdürülmektedir. Dozu
giderek artan bu şiddet söylemi, insan ve doğa haklarını hiçe sayan
güvenlikçi-militarist-neoliberal politikalarla güçlendirilmektedir. Kadını ve
kazanılmış haklarını yok sayan, sahiplenilmesi gereken bir mal gibi gören kadın
düşmanı erkek egemen politikalar, alınmayan koruyucu önlemler, işletilmeyen
düzenleyici mekanizmalar ve cezasızlık politikalar hayatımızın her alanını
kuşatmaya devam etmektedir. Erkek failleri cesaretlendiren söz konusu
politikalar, şiddetin her türünün evlerde, işyerlerinde, okullarda, sokaklarda
fütursuzca kol gezmesine ve yaygınlaşmasına yol açmakta; taciz, tecavüz ve cinayetle
son bulan yaşam hakkı ihlalleri toplumun beden ve ruh sağlığını her geçen gün
daha fazla tehdit etmektedir. Bu süreçte kadına ve çocuğa yönelik her tür
ayrımcılığı ve şiddeti önlemeye dönük CEDAW, Çocuk Hakları Sözleşmesi ve
Lanzarotte Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmelerin hayata geçirilmemesi,
kadına yönelik şiddetin önlenmesinde en etkili uluslararası sözleşme olan
İstanbul Sözleşmesi’nin fesh edilmesi ve 6284 Sayılı Yasanın tartışmaya
açılması, kadınlara ve çocuklara yönelik şiddetin yaygınlaşmasında başta gelen
belirleyici etkenlerdir. Biz biliyoruz ki; Kadın cinayetleri politiktir ve
bütün kadın cinayetlerinde olduğu gibi kız kardeşimiz Dr. Melek Bağçe’yi
yaşamdan koparan yalnızca boşanma aşamasında olduğu bir erkek değil, bu kadın
düşmanı politikaların sonucudur.” İfadelerini kullandı.  


“DR. MELEK BAĞÇE,
HIZLA ARTAN SAĞLIKTA ŞİDDETİN HEDEFİNDE YAŞAMINI KAYBEDEN BİR SAĞLIK
EMEKÇİSİDİR”


“Sağlıkta şiddete son” çığlıkları duyulmadığını ifade
eden Koçyiğit; “Görevi sağlık hizmeti vermek ve yaşatmak olan meslektaşımız,
gün ortasında, hiçbir güvenlik önlemi olmayan aile sağlığı merkezinde boşanma
aşamasında olduğu eşi tarafından önce rehin alınmış, sonra da hunharca
öldürülmüştür. Sağlıkta Dönüşüm Projesi’yle yaratılan neoliberal sağlık sistemi,
yalnızca birinci basamak sağlık hizmetlerini tahrip etmekle kalmamış, aynı
zamanda hekimleri ve sağlık çalışanlarını parçalanan ve güvenli olmayan sağlık
kurumlarında çalışmaya mahkûm etmiştir. Kışkırtılmış sağlık talepleri,
performans baskısı, güvencesiz çalışma, kamudan karşılanmayan koruyucu hizmet
paketlerinin yarattığı çaresizlik, emeğin değersizleştirilmesi ve şiddete karşı
korunaksız çalışma gibi çok yönlü olumsuz etkenler sağlık ve sosyal hizmet
emekçileri için tehdit olmaya devam etmektedir. Sendika ve emek meslek
örgütleri olarak giderek artan sağlıkta şiddetin durdurulması için yaptığımız
eylem ve etkinlikler, hazırladığımız yasa önerileri siyasal iktidarın kör
duvarlarında yankı bulamamakta, sağlık emekçilerinin “Sağlıkta şiddete son”
çığlıkları duyulmamaktadır. Sağlığın ve yaşamın korunması için hizmet üretilen
ve güvenli olması gereken sağlık kurumları, günümüzde eli silahlı erkek
faillerin kolayca girip çıktığı, özellikle kadın sağlık emekçilerine yönelik
tacizden cinayete her tür şiddet eylemini gerçekleştirebildiği ortamlara
dönüşmüştür. Bizler biliyoruz ki; Dr. Melek Bağçe’nin çalıştığı Damlataş Aile
Sağlığı Merkezi’nde katledilmesine yol açan, şiddete açık olan ve şiddete karşı
gerekli önlemlerin alınmadığı bu güvenli olmayan çalışma ortamlarıdır.” dedi.  


“MÜCADELE ETMEKTEN
VAZGEÇMEYECEĞİZ”



Yaşamı savunan sağlık emekçileri olarak
haykırdıklarını vurgulayan Serdar Koçyiğit; “Sendikamız, kadına ve çocuğa karşı
her türlü şiddet ve istismar ile bunlara neden olan bu karanlık zihniyete karşı
mücadelesini yükselterek sürdürecektir. Bir kadın daha kaybetmemek için,
yaşamdan, sağlıktan, özgürlükten ve meslekten bir kişi daha eksilmemek için,
kadına yönelik her türlü şiddete karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Kadın
düşmanlığında ortaklaşan, “yalnız yaşayan kadınları sahiplendirmekten”
bahseden, çocuk istismarını meşrulaştıran ve ülkemizi ortaçağ karanlığına
gömmeye çalışan bu gerici ve ataerkil zihniyeti, kadınlar eşitlik ve özgürlük
mücadelesini yükselterek, dayanışma ve iradeyle değiştirecektir. İnsan
haklarına ve onuruna yaraşır, şiddete karşı güvenli çalışma ortamlarını talep
etmekten ve mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz.  Kadın Cinayetleri Ve Sağlıkta Şiddet Sona
Ersin!” diye konuştu.

KESK’e bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Bolu Şube Yönetim Kurulu adına Serdar Koçyiğit, Dr. Melek Bağce’nin görevi başındayken boşanma sürecinde olduğu eşi tarafından öldürülmesine tepki gösterdi.

Boludabolu Avatar
BoludaBolu
16 Haziran 2023
Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir