Dolar
ABD Doları 39,1011
Euro
Euro 44,4609
Sterling
Sterling 53,0381
Altın
Altın 4.202,26
BOLU AÇIK
25,5
AÇIK

İÇME SUYUNDAN ETKİLENEN BAZI HASTALARDA “HÜS” ORTAYA ÇIKTI

İÇME SUYUNDAN ETKİLENEN BAZI HASTALARDA “HÜS” ORTAYA ÇIKTI

Yuva köyü bölgesinde içme suyundan etkilenen
kişilerin sayısı 98’e ulaşırken, 14’ü yoğun bakımda olan 43 hastanın tedavisi
devam ediyor. Ayrıca farklı şehirlerdeki hastanelere nakledilen 17 hasta
bulunuyor.


Edinilen 
bilgilere göre, Ankara’da çeşitli hastanelere nakledilen hastaların
büyük bölümünü yaşları 1,5-15 arasında değişen çocuklar oluşturuyor. Hastalar
arasında yetişkinler de yer alıyor.


Kanlı ishalle birlikte akut böbrek yetmezliği
gelişen ve şu an bir kısmına diyaliz uygulanan hastalarda bu belirtiler
nedeniyle uzmanların üzerinde durduğu en büyük şüphe, halk arasında kısaca
“HÜS” olarak adlandırılan Hemolitik Üremik Sendrom’u. Yapılan
tetkiklerde de bazı hastalarda bu bulguya ulaşıldığı öğrenildi.


Öte yandan Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık
Müdürlüğü ekipleri öncülüğünde köyde bulunan su kaynaklarında temizlik
çalışmaları da devam ediyor. Köydeki su deposu ve depoya su sağlayan
kaynaklardan alınan numunelere yönelik detaylı incelemeler sürüyor.


“HASTALIĞA
YOL AÇAN İKİ MİKROORGANİZMA VAR”


Hastalığa ilişkin bilgileri paylaşan Atılım
Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı, Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon
Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Necla Tülek, HÜS’ün esasında geniş bir hastalık
grubunu kapsadığını ve çeşitli nedenlerle ortaya çıkabildiğini anlattı.


Tülek, “Bu, böbrek yetmezliğine ve aynı
zamanda hastanın kan tablosunda bozukluklara yol açan bir sendrom. Enfeksiyon
hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji açısından değerlendirdiğimizde buna yol
açan iki mikroorganizma var. Biri ‘Enterohemorajik Escherichia coli’ dediğimiz
her yaştaki bireylerde kanlı ishal, kusma tablosuna yol açan bir
mikroorganizma. Hayvanlardan, etlerden, çeşitli sebzelerden ve hatta sulardan
insanlara geçebiliyor.” dedi.


Hastalığa sebep olan ikinci mikroorganizmanın
ise “Shigella” olarak adlandırıldığını ve bu bakterinin de kanlı
ishal, kusma gibi belirtilerle seyrettiğini söyleyen Tülek, sözlerini şöyle
sürdürdü:


“Shigella’da çok daha belirgin bir
şekilde ateş tablosu da görüyoruz. Fakat birkaç gün sonra böbrek yetmezliği,
kan değerlerinde düşme nedeniyle ciddi bir tablo ortaya çıkabiliyor. Hastaların
böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize alınmaları gerekebiliyor. Hastalık eğer
zamanında fark edilmezse ileride kronik böbrek yetmezliğine ve ölümlere yol
açabiliyor.”


ÇİĞ
GIDALARA, İYİ PİŞMEMİŞ ETE DİKKAT


Tülek, hastaların genel olarak geçici bir
böbrek yetmezliği yaşadığının ve zamanında müdahale edilmesiyle kalıcı bir
hasarın oluşmadığının altını çizdi.


Hastalığın su ve besinlerden bulaştığına
dikkati çeken Tülek, özellikle yaz döneminde bu tip enfeksiyonlardan korunmak
için şu uyarılarda bulundu:


“Her şeyden önce güvendiğimiz suyu
içmeli, suyun kaynağına güvenemiyorsak mutlaka önce kaynatmalıyız. Çiğ
gıdaların çok iyi yıkanması, sebze-meyvenin gerekirse kabukları soyularak
tüketilmesi gerekiyor. Mutfak tezgahlarının sık sık temizlenmesi, yemek
hazırlığı öncesi ve sonrasında ellerin çok iyi yıkanması da önemli.


Özellikle ‘Escherichia coli’ olarak
adlandırdığımız mikroorganizma, iyi pişmemiş hamburger gibi çiğ etlerde
karşımıza çıkabiliyor. Bu nedenle tüm yiyeceklerin iyi pişirilmesi, özellikle
etlerin çiğ tüketilmemesi ve açıkta bekletilmemesi gerekiyor.”


EĞER
LOKALSE HASTALIK DA ORADA SINIRLI KALIR”


HÜS’le ilgili geçmiş dönemde Avrupa ve ABD’de
belli bölgelerde salgınların da yaşandığını anımsatan Tülek, salgının
oluşmasının hastalığın kaynağına bağlı olduğunu vurguladı


Prof. Dr. Tülek, “Eğer lokal su kaynağı,
lokal olarak tüketilen sebze-meyve veya hayvan temasıyla oluşmuşsa hastalık da
orada sınırlı kalır. Fakat günümüzde hazır gıdalar veya sebze-meyveler hızla
dünyanın bir ucundan diğerine ulaşabiliyor. Örneğin, geçmişte ABD’de yeşil
ıspanakla ortaya çıkan bir salgın yaşanmıştı. Daha önce bulaş olmuş bir taşıma
aracında taşınan ıspanaklar da bundan etkilenmiş ve çeşitli eyaletlerde
satılarak günler içinde ABD’nin çok önemli bir bölümünü kapsayan salgın meydana
gelmişti. Bunun gibi çok örnekler var, meyve suları da buna dahil.”
İfadelerini kullandı.


HASTALARDA
SIVI VE ELEKTROLİT KAYBINA YÖNELİK TEDAVİ UYGULANIYOR


Tülek, hastalığın tedavisinde ise iki
mikroorganizmaya göre farklı tedaviler uygulandığını ifade etti.



Hastaların
büyük bölümünün hastanede yatırılarak tedavi edildiğini, sıvı ve elektrolit
kayıplarının yerine koyulması ve antibiyotik tedavisi uygulandığını aktaran
Tülek, “Kanlı ishalde mutlaka hastaneye başvurmak gerekiyor. Çünkü birçok
ciddi nedeni olabilir. Bulantı, kusma ve ishal gibi durumlarda da kişilerin her
şeyden önce sıvı kaybının karşılanması, vücutlarını susuz bırakmamaya dikkat
etmesi gerekiyor.” diye konuştu.

Bolu’nun Çaydurt Yuva köyü bölgesinde içme suyundan etkilenen bazı hastaların tetkiklerinde kanlı ishalle ortaya çıkan, anemi ve akut böbrek yetmezliği ile seyreden Hemolitik Üremik Sendrom (HÜS) tanısına ulaşıldı.

Boludabolu Avatar
BoludaBolu
22 Temmuz 2022
Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir