Dolar
ABD Doları 39,1011
Euro
Euro 44,4609
Sterling
Sterling 53,0381
Altın
Altın 4.202,26
BOLU AÇIK
25,1
AÇIK

FITIK DEĞİL DAR KANAL HASTALIĞINIZ OLABİLİR!

FITIK DEĞİL DAR KANAL HASTALIĞINIZ OLABİLİR!

Dar kanal hastasının
zamanında teşhis edilmesi gerektiğini belirten Özel Fatma Hatun Hastanesi Beyin
ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Yüksel Navruz, konuyla ilgili önemli
açıklamalarda bulundu.


Özellikle yaşı ilerlemiş, kilo sorunu olan kadınlarda daha
fazla rastlanan dar kanal hastalığının eğer tedavi edilmezse hastalarda felç
gibi geri dönüşü olmayan hasarlara yol açtığını belirten Beyin ve Sinir
Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Yüksel Navruz, “Kamuoyunda bilinenin aksine oldukça
sık rastlanan dar kanal hastalığı, omurlar arasında bulunan disklerin, omurga
eklemlerinin ve bağların yapısının zamanla bozulmasıyla meydana geliyor. Halk
arasında bel kireçlenmesi olarak da bilinen bu hastalıkta özellikle yürüme ile
birlikte şikayetler başlıyor. Bacak ve ayaklarda başlayan uyuşmalar,
karıncalanmalar ve ağrı şikayetleri ile hastaların yolda dinlenmek zorunda
bırakması ise dar kanal hastalığının en önemli belirtileri arasında bulunuyor”
diye konuştu.


FAZLA KİLOLAR DAR
KANAL HASTALIĞINA DAVETİYE ÇIKARIYOR


Dar kanal hastalığının boyun, bel ve sırtta olmak üzere
omurganın üç farklı yerinde görülebileceğini belirten Op. Dr. Yüksel Navruz,
dar kanal hastalığı omurganın yaşlanması sonucu meydana geldiğinden genellikle
ileri yaşlarda görüldüğünü ve özellikle kilo fazlası olan kadınlarda sık
rastlandığına dikkat çekti. Belde görülen hastalığın belirtilerinin genelde bel
fıtığı ile karıştırılabileceğinin altını çizen Op. Dr. Yüksel Navruz, bacak ve
ayaklarda uyuşma, karıncalanma ve yanma hissi, ağrı ve güçsüzlük şikayetleri
olan hastaların doktora başvurmaları gerektiğini belirtti.


ŞİKAYETİ OLMAYAN DAR
KANAL HASTALARINA AMELİYAT ÖNERMİYORUZ


Dar omurga kanalı rahatsızlığının, sessiz bir şekilde
ilerleyerek ileri yaşlarda kendini gösterdiğini ve teşhisin doğru olarak
konması gerektiğini belirten Op. Dr. Navruz; “Hastalarda bulgulara göre cerrahi
ya da cerrahi olmayan tedaviler uygulanır. Bu aşamayı şu şekilde
özetleyebiliriz, hasta şikayetleri sonrasında doktora başvurur, muayene olur ve
daha sonra radyolojik tetkikler yaptırılır. Eğer MR, tomografi ve röntgen
sonuçları da klinik bulguları destekliyorsa hastaya dar kanal teşhisi konur.
Hastalığın geldiği aşamaya göre koruyucu tedavi ya da operasyona karar verilir.
Aslında dar kanal hastalarının az bir kısmının ameliyata ihtiyacı vardır. Eğer
hastada günlük yaşam kalitesini düşürecek belirtiler ile ağrı, sızı, uyuşma
gibi şikayetler yoksa ve hastalarımız uzun mesafeler yürüyebiliyorsa bu
hastalarımıza ameliyat yapmıyoruz.” ifadelerini kullandı.


MİKRO CERRAHİ
YÖNETİMİYLE AMELİYAT MÜMKÜN


Gelişen teknolojiyle birlikte dar kanal operasyonlarında
farklı teknikler uygulandığını dile getiren Op. Dr. Navruz, “Klasik cerrahide
genelde omurganın arka kısmı çıkarılarak rahatlatılır. Ancak bazı durumlarda
omurganın kaymasını önlemek için vidalar da kullanılabilir. Son yıllarda dikkat
çeken bir yöntem olan Mikrocerrahi ile yaptığımız ameliyatlarda omurgayı genellikle
küçük bir açıklıktan rahatlatıyoruz. Mikrocerrahi yönteminde küçük bir cilt
kesiğiyle, tek taraftan içeriye girilerek omurga kanalı genişletilerek sinirler
rahatlatılıyor. Bu yöntemle ameliyat ettiğimiz hastalar iyileşme sürecini
genellikle daha rahat atlatıyor. Ancak bu yöntem her dar kanal hastasına
uygulanmıyor. Bunun için doktorun hastalığın durumuna göre karar vermesi
gerekiyor” şeklinde ameliyat sürecini açıkladı.

Yürüme güçlüğü, ayaklarda ve bacaklarda uyuşma, ağrı ve bazen güç kaybı gibi belirtiler nedeniyle teşhis sırasında çoğunlukla fıtık ile karıştırılan dar kanal hastalığında hastanın şikayetleriyle birlikte radyolojik tetkik yaptırması önem taşıyor.

Boludabolu Avatar
BoludaBolu
16 Şubat 2018
Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir