Em. P. Kd. Bnb. Kıbrıs
Gazisi TESUD Bolu Şube Başkanı Ahmet Şerafettin Yamaner, Cumhuriyetin değerini anlamak için ne şartlarda,
nelere rağmen ve ne pahasına bu günlere getirildiğini bilmekle anlaşıldığına
dikkat çekerek; “Ulus sevgisi kadar büyük sevgi yoktur. Hele aşığın Türk Ulusu
olursa bundaki zevk hiçbir şeyde yoktur. Beni bu zevkten ayırmayın.” diyerek;
ülkesi ve milleti için yaptıklarını özetliyordu.
1914 yılında başlayan
Birinci Dünya Savaşı’na Almanya yanında giren Osmanlı İmparatorluğu’nun kaderi
de çizilmiş oluyordu. Birinci Dünya Savaşı’nda yenilmiş olmamız dolayısıyla
bütün orduları dağıtılmış, tersanelerine girilmiş, Anadolu’da iç ve dış düşmanlar
yer yer ayaklanmalar çıkartarak, Vatan toprakları, İngilizler, Fransızlar,
İtalyanlar, Yunanlılar ve Ruslar tarafından işgal edilmiş, Milleti savaşa
sürükleyenler kendi canlarının kaygısına düşerek kaçmaya başlamış, Padişah
tahtını ve saltanatını koruyacak tedbirlere başvurarak kurtuluşu İngiliz
himayesinde, bazıları da Amerikan mandasına girmekle buluruz demiştir. Bu
korkunç durum karşısında Türk Milleti şaşkına dönmüş, açlık, sefalet ve savaş
yorgunluğu had safhaya ulaşmıştır. Bu durumda İmparatorluk Mondros Mütarekesi
ile kayıtsız şartsız teslim oluyordu.
“YA İSTİKLAL YA ÖLÜM PAROLASIYLA MİLLİ
MÜCADELEYİ BAŞLATMIŞ”
Gazi Mustafa Kemal Mondros
mütarekesinin imzalanmasından sonra geldiği İstanbul’da Padişah Vahdettin ile
görüşmesinden sonra “O gün anladım ki padişahlar milletlerin kaderini değil
ancak şahısların huzurunu düşünürler.” “O gün Türkiye’yi ancak Cumhuriyetin
kurtaracağına iman ettim.” diyerek bu iman ve inançla ve bir avuç silah
arkadaşıyla 19 Mayıs 1919 sabahı Samsun’dan başlayıp Amasya, Erzurum, ve Sivas
kongreleri sonucu “Ya İstiklal Ya Ölüm” parolasıyla Milli Mücadeleyi başlatmış,
23 Nisan 1920’de Ankara’da Büyük Millet Meclisini toplamış, Osmanlı
egemenliğine son verilerek Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararları ve
Atatürk’ün direktifleri ile toplanan düzenli ordularla İnönü ve Sakarya
Savaşları kazanılmış, Başkomutan 26 Ağustos 1922 tarihinde başlattığı Büyük
Taarruzla düşman denize dökülmüştür.
29 Ekim 1923’te Cumhuriyet
ilan edilmiş ve egemenlik kayıtsız şartsız millete verilerek, İmparatorluk
yönetimi son bulmuştur. Türk ulusunun kurtarıcısı bu günkü yaşantımızın mimarı
Mustafa Kemal; Türkiye’nin siyasal yapısını değiştirmenin ilk adımını
Saltanatın kaldırılmasını sağlamakla attı. (01 Kasım 1922) Türkiye Cumhuriyeti, Vatan evlatlarının can
ve kanları pahasına kurulmuş, Cumhuriyet sistemi ile tüm vatandaşlara,
Milletvekili, Bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı seçme ve seçilme hak ve ödevi
verilmiştir. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, Türkiye
Cumhuriyeti hudutları içinde yaşayan vatandaşları dil, din, ırk, siyasi düşünce
ve inanç ayrımı gözetmeksizin kaderde, kıvançta ve tasada ortak
değerlendirilmesi ilkeleri Cumhuriyet anayasasının başta gelen değişmez
prensiplerini oluşturmuştur.
“DÜNYA ÜLKELERİNE ÖRNEK OLMUŞTUR”
Türkiye Cumhuriyeti parlamenter
sisteme dayalı olarak, çağın çoğu gereklerine ayak uyduramayan bir
imparatorluğun enkazı üzerine kurularak Dünya ülkelerine örnek olmuştur. Kısa
zamanda çok büyük işler yapılmış, bu işlerin en büyüğü Türk kahramanlığı ve
Yüksek Türk Kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir. Türk Milletinin büyük millet
olduğu bütün dünya ülkelerine gösterilmiştir.
“CUMHURİYETİ KURDUĞUNDA 42 YAŞINDA İDİ”
Büyük Asker; Çanakkale’de
Vatanını kurtarmak için bir cepheden diğer cepheye koşarken 34 yaşında idi.
Bağımsızlık Savaşını 34
yaşında başlatmıştı. Cumhuriyeti kurduğunda 42 yaşında idi. Yıl 1923 Osmanlı
Devleti yıkılmış, Anadolu’nun nüfusu 9.229.000, bunun 5.750.000’i kadın, geri
kalanı yaşlı erkek, hastalıklı, sakat, çocuk. %95’i okuma yazma bilmeyen, eğitimden
yoksun Türk Milleti. 40.000 köyün 5.000’inde ilkokul, 720 ortaokul ve 25 lise
vardı. Öğretmenler yeterli şekilde eğitimli değildi. Kitap yoktu. Mustafa Kemal
Atatürk “ Savaş alanlarında zaferler kazanılır, başarı elde edersiniz ama
arkasında irfan ordusu olmaz ise bu zaferler kalıcı değildir.” diyordu. Tüm
Türkiye’de 344 doktor vardı. İlçelerin çoğunda doktor yoktu.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR”
Zorlu savaş yıllarının
yenilgisiz komutanı Mustafa Kemal Atatürk diyor ki: “Ey yükselen nesil istikbal
sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.” “Benim
naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti
ilelebet payidar kalacaktır.” “Türk milletinin karakterine ve adetlerine en
uygun olan idare şekli cumhuriyettir.” Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk Onuncu
Yıl Nutkunda ; “Sonsuza akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını
daha büyük şereflerle, mutluluklarla, huzur ve refah içinde kutlamasını
gönülden dilerim” demiştir” ifadelerini kullandı.
“CUMHURİYETİN DEĞERİNİ ANLAMAK BİLMEKLE
ANLAŞILIR”
Yamaner, milli ve dini
bayramlarda günün anlam ve öneminin kısa anlatılıp siyasi konulara
değinilmesinin üzüntü kaynağı olduğunu dile getirerek; “Atatürk’ü sevmek ve
tanımak onun yaptıklarını bilmek ve görmekle anlaşılır. Cumhuriyetin değerini
de anlamak için ne şartlarda, nelere rağmen ve ne pahasına bu günlere getirildiğini
bilmekle anlaşılır. Milli ve dini bayram kutlamalarında günün anlam ve önemini
kısa geçerek anlatıp siyasi konulara değinmek benim en büyük üzüntümdür. Şehit
Allah yolunda Vatan uğruna canını veren kimsedir. Gazi ise aynı uğurda canını
vermeye gidip, sağ kalan kimsedir. Şehit ve Gazilerimizi de sınıflandırmak,
Şehit ve Gazi ailelerini ve biz Gazileri son derece üzmektedir.
Konuşmalarımızın
sonlarında şehit ve gazilerden bahsederken “tüm şehit ve gazilerimiz” veya “silah
arkadaşları” diye sonlandırmamız bizi rahatlatacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle
bu güzel ülkeyi bizlere emanet eden başta en büyük devlet adamı, büyük asker,
Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere “tüm şehit
ve gazilerimizi” rahmetle anar, yaşayan gazilerimize de sağlıklı uzun ömürler
dilerim. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 97’inci yılı hepimize kutlu olsun” şeklinde
konuştu.