Emin Candan’ın kaleminden işte o yazı:
1937 yılında Mengen’in Gökçesu Nahiyesi Kadirler köyünde
dünyaya gelen gazeteci yazar Raif Yavuz ile Bolu anılarını ve renkli hayat
hikâyesini konuştuk.
Raif Yavuz. Yeni kuşak onu bir siyasi, bir gazeteci-yazar
olarak bilir.
Ancak onu yakından tanıyan biz bile Raif abimizin geçmişinde
nasıl renkli bir hayatı olduğunu, ancak onu dinleyince, elindeki fotoğrafları
görünce öğrendik.
O fotoğrafları, o tanıdık yüzleri görünce inanın çok
şaşırdık. Keşke hepsini sizlerle paylaşabilseydik.
BOLU İÇİN, BUGÜN DE AYNI HAYALLERİM DEVAM EDİYOR
Sahne sanatlarından, 50 yıl önce Bolu’da sahnelenen Ayı
Masalı adlı tiyatro gösterisinden ve siyasi hayatından bahseden Yavuz; “Dün
Bolu için ne hayal ediyorsan bugünde o hayalim devam ediyor“ dedi.
Raif yavuz bakın renkli hayatını nasıl anlatmaya başlıyor;
“1944 depreminden 6 ay sonra annem öldü. Babamda polis olacam diye Konya’ya
gitti. Önce Adapazarı’na tayin çıktı. Adapazarı’nda Sabiha Hanım ilkokulunda
okula başladım. Ortaokula da orda başladım ama babamın tayini çıkınca tekrar
Konya’ya döndük.
Konya Turizm Derneği’ni Fevzi Halıcı kurdu. O başkandı bizde
ona yardımcı olurduk. Mevlana İtifalleri’ni sinema önlerinde yapardık. Şimdi
statlara taşındı. O zaman Mevlana türbesine ziyaretçi pek olmuyordu. O
faaliyetler başladıktan sonra ziyaretçi gelmeye başladı.
Bir ara Konya’nın en meşhur lokantalarından biri olan Bolu
Lokantasını açtım daha sonra devrettim ama hala çalışıyor.”
BOLU’YA ÂŞIKTIM
Heyecanla onu dinliyoruz. Yavuz anlatmaya devam ediyor;
“Konya vali yardımcısı Fahri Cıkkın Bolu’ya vali olmuştu. İhtilalde valiler
belediyelere de bakıyorlardı. Çocukluğum Bolu’da geçtiği için Bolu’ya âşıktım.
Babama ‘Ben Bolu’ya gitmek istiyorum’ dedim. O da ‘nasıl yapacağız onu’ dedi.
‘Senin bir arkadaşın vardı vali yardımcısı. Bolu’ya vali oldu. Sen bir mektup
yaz ben de bir dilekçe yazayım’ dedim babama.
O vali olan arkadaşına bir mektup yazdı, bende ‘Bolu Belediyesinde
müsait bulunan kadromla ilgili göreve atanmamı arz ederim’ şeklinde bir dilekçe
yazdım. 15 gün sonra benim muvaffakatımı istediler.
O TARİHTE BOLU’DA 800 TANE SU ABONESİ VARDI
Su işleri idare memuru olarak Bolu Belediyesinde çalışmaya
başladım. Eskiden bakkal defteri şeklinde dosya tutulurdu. Benim geldiğimde
Bolu’da 800 tane su abonesi vardı. Evlerde su yoktu, her mahallede bir çeşme
vardı.
Ben hiç hareketsiz kalmadım. Hayatım boyunca hep hareket
içindeydim. Erkan ve Ayhan Tüzün’le tanışıyorum. Bir gün oturuyoruz, “bir
tiyatro yapalım” dediler. Refik Erduran’ın “Ayı Masalı” oyununu bulduk. Fırka
tepesinde Atatürk’ün kaldığı Halkevi’nde yaptık. Amatör bir ruhla bu oyunu
sahneledik. Dekorları ben yaptım bir hafta oynadık. Tıklım tıklımdı salon. Bir
hafta kapalı gişe oynandı o oyun. Muzaffer Işın belediye başkanı olduktan sonra
bana ‘sizin o oyununuzu hala unutamıyorum’ dedi.”
PROFESYONEL İLLÜZYONİSTİM ASLINDA
Onu dinledikçe bir özelliğini daha öğreniyoruz; “Bolu’da
tiyatroya çok ihtiyaç var. Hele bu kadar öğrenci olduktan sonra daha çok
ihtiyaç var. Ben profesyonel bir illüzyonistim ayrıca. Bütün Türkiye’yi gezdim
bu sayede. Ben Zatı Sungur’la ilizyon çalışmaları yaptım. Sonra kendi ekibimi
kurdum. Bilimsel olarak ta çalıştım bunun üzerine. Manyetizma herkeste vardı.
İnsan birbirini etkileyebilir. Telepati var mesela. Bunu geliştirmek için
farklı odalara geçer, ‘O ne düşündü, ben ne düşündüm’ bulmaya çalışırdık. Bunda
da başarılı oluyorduk. Hemen hemen Türkiye’nin her yerini baştan aşağı gezdim
bu vesile ile.”
50 YIL ÖNCE BOLU’DA TURİZM DERNEĞİ VARDI
1963 yılında Bolu’daki ilk turizm derneğini kurmuş Raif Bey.
Ve üstelik Turizm derneğini kurdukları zaman Turizm Bakanlığı bile yokmuş.
“Turizm Bakanlığı kurulduktan sonra ben bakanlıktan bir
rehber kursu kurulması için talepte bulundum” diyor ve anlatmaya devam ediyor;
“Amacımız Bolu’yu tanıtmaktı. 50 yıl sonra tekrar kurdum bu derneği, amacımız
gene Bolu’yu tanıtmaktı. Bolu dünyanın cenneti, tabiatın kalbi. Derneği
kurduğumuz zaman bütün kazalara folklorunuzu geliştirin dedik. O zaman
Atatürk’ün Bolu’ya geliş günü olan 17 temmuzdan birkaç gün önce Bolu’ya
gelirlerdi. Bir gün statta, bir gün kapalı spor salonunda sahneye çıkarlardı. Köroğlu
şenlikleri kapsamında. Şimdiki festival gibi, Köroğlu şenlikleri yapardık.
Derneği ilk kurduğumuz zaman kurslar yapardık, sertifikalar verirdik. Bolu o
zaman marka oldu ,Köroğlu ismi o zaman marka oldu. Ben bu derneği ikinci defa
kurduğum zaman kendi kendime düşündüm. Bu güzelim cennet Bolu’yu tekrar
güzelleştirelim’ dedik. Derneği kurduğumuzda Bolu protokolüne yemek verdik. vali geldi, belediye başkanı
geldi. Orda dernekten bahsettik. Birifing verdik.
Köroğlu şenliklerini, aşçılar festivali yaptığımızı
anlattık. Biz brifing verdikten sonra Belediye Başkanı ‘Ben Köroğlu Festivali
yapıyorum’ diye açıklama yaptı. Bizi hiç bu işin içine katmadı. Biz anlatmadan
belediye başkanının bundan haberi yoktu.”
BENİM FİKİRLERİMİ HEP KULLANDILAR
Raif Yavuz sözlerini şöyle tamamlıyor: “Muzaffer Işın
döneminde benim yanımda 5 tane mühür vardı. Yazı işleri müdürü, encümen mührü,
evlendirme mührü, belediye başkanının mührü, belediye meclisi mührü vardı benim
çekmecemde 5 tane mührü kullanıyordum. Bir gün Muzaffer Işın’la belediyede
oturuyorduk. O zaman eski nikah salonuydu bizim yerimiz. Dedim ‘Başkanım siz
milletvekili olacaksınız kim belediye başkanı olacak’. O da ‘Bilmiyorum. Kim
olursa olsun’ dedi. ‘Ben olsam nasıl
olur’ dedim. ‘İyi olur, sen mevzuatı bilen adamsın, sosyalsin’ dedi. Sonra ben
çıktım birkaç yerde aday