Haber: Aslı Akış
Hamton By Hilton Otelde gerçekleşen seminere Bolu Valisi
Ahmet Ümit, Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Zerrin Biçen, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Banu Behram Kuran, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı Sıfır Atık Envanter ve Eğitim Şube Müdürü Hülya Çakır,
Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Osman Kazgan, kurum ve kuruluşların temsilcileri
ile davetliler katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın
himayesinde başlatılan ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca hayata geçirilen,
sürdürülebilir kalkınma ilkeleri içerisinde atıkların kontrol altına alınması,
gelecek nesillere temiz ve gelişmiş bir Türkiye ile yaşanılabilir bir dünya
bırakılmasını hedefleyen ‘Sıfır Atık Geleceğe Değer Kattık Projesi’nin 15’incisi
Bolu’da gerçekleştirildi.
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşının okunmasıyla
başlayan seminerin açılış konuşmasını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre
Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Banu Behram Kuran yaptı.
Banu Behram Kuran,
“Günümüz dünyasından çevre konuları, başta şehircilik olmak üzere
ekonomi, kalkınma, teknoloji, tarım, gıda, su kaynakları, insan hakları ve
turizm olmak üzere hayatımızın her alanında etkili olmaya başlamıştır. Bununla birlikte nüfus hızla yükselmiş, buna
bağlı olarak da çevresel sorunlar ciddi bir biçimde artmaktadır. Bu durum,
başta doğal kaynakların tükenmesi ve iklim değişikliği gibi hususlar olmak
üzere tüm canlıları tehdit edecek boyutta hava, su ve toprak kirliliğine neden
olmaktadır. Dünya Bankası raporlarına göre yılda 1,3 milyar ton evsel atığın,
2023 yılında 2,2 milyar tona ulaşması beklenmektedir. Dünyada atığın %52’si
depolama alanlarında depolanmaktadır. Aynı rapora göre bu alanda yapılan yıllık
harcamaların ise 205 milyar dolar olduğu vurgulanmaktadır” dedi.
“GERİ KAZANIM ORANI
EN AZ YÜZDE 35’E ÇIKARILACAK”
Türkiye’de 1995 yılında oluşan evsel atık miktarı 17 milyon
ton iken, 2015 yılına gelindiğinde bu rakamın 31 milyon tona ulaştığını ve 2023
yılında ise bu miktarın 38 milyon tona ulaşacağının öngörüldüğünü kaydeden Banu
Behram Kuran; “Dünya ölçeğinde yaşanan bu değişimden Türkiye’nin etkilenmemesi
veya küresel değişimi dikkate almaması düşünülemez. Biz Türkiye olarak, çevre
yönetimi konusunda ülkemizde birçok adımlar attık ve atmaya devam ediyoruz.
Gelecek nesillere tertemiz ve gelişmiş bir Türkiye ve yaşanabilir bir dünya
bırakmak için önemli bir hedefimiz var. ‘Sıfır Atık’ ile insanları daha
bilinçli tüketmeye, daha az atık oluşturmaya, oluşan atığı yerinde ayırmaya, ayrılan
atıkların geri dönüşümünün sağlanmasına sevk eden bir yaklaşımdır. Bu projenin
ülke çapına yayılması ile birlikte, 2023 yılına kadar geri kazanım oranımız en
az %35’e çıkarılacak. 2030 yılına kadar da bu oranı %60’lara çıkarmayı
hedefliyoruz” şeklinde konuştu.
“GERİ DÖNÜŞÜMÜ
SAĞLANMAMIŞ HER ATIK ZARARA UĞRATMAKTADIR”
Bolu Valisi Ahmet Ümit ise yaptığı konuşmasında atıkların
ayrıştırılması ve ekonomiye kazandırılmasının kendisi için en önemli hayal
olduğunu belirterek; “Sıfır atık projesi atıkların yerinde ayrıştırıldıktan
sonra geri dönüşüm tesislerine gönderilerek ekonomiye kazandırılmasıdır.
Özellikle şunu ifade etmek isterim ki “atıkların ayrıştırılması ve ekonomiye
kazandırılması” olayı meslek hayatıma başladığımdan bu tarafa benim ve eşimin en
önemli hayallerimizden biriydi. Ancak lokal girişimlerin rantable olma imkanına
sahip bulunmaması ve aynı amaçları taşıyan başka ortakların bulunamamış olması
sebebiyle atık ayrıştırma düşüncemizi bu güne kadar hayata geçirme imkanını da
bulamadık.
Atık dediğimiz eşya; evlerde ve iş yerlerinde
faydalandığımız nimetlerin tam olarak kullanamadığımız, artan kısımlarından
oluşmaktadır. Ekonomiye geri dönüşümü sağlanmamış her atık bizi üç defa zarara
uğratmaktadır: Sahibi olduğumuz nimetin taşıdığı değeri tam olarak kullanamadan
atıyoruz. Kullanmadığımız bu miktarın yerine en az o kadar yeni ürün almak
zorundayız. Çevreyi kirletiyoruz. Buda zamanla sağlığımızı ve geleceğimizi
tehdit ediyor. Oysa İnsan ve doğa ayrılmaz bir ikilidir. Doğduğumuzda hemen
burnumuzun dibinde bulduğumuz oksijenli havanın değerini havasız kalınca
anlıyoruz.” şeklinde konuştu.
“ATIKLAR
AYRIŞTIRILDIĞINDA YENİ DEĞERLER OLARAK KARŞIMIZA ÇIKACAK”
Atıkların ayrıştırıldığında ekonomiye daha büyük kazanımları
olacağının vurgulan Ümit; “Toprakta ot dahi bitmez hale geldiğinde toprağın
üretilemez bir büyük nimet olduğunu anlıyoruz ama geç kalmış oluyoruz.
Çocukluğumuzda bakla ile toprağın suni olarak gübrelenmesini okuduk ama
uygulamasını hiç görmedik. Oysa atıklar ayrıştırıldığında; gıda atıklarından
başka dost canlılar (hayvanlar) faydalanacak, sebze meyve eksenli gıda atıkları
kompost haline getirilerek toprak gübrelenecek, toprak kendini yenileyecek,
kâğıt, cam, ağaç, plastik, metal ve diğerleri ekonomiye kazandırıldığında yeni
değerler olarak karşımıza çıkacak. Daha az ağaç kesilecek, doğa daha az tahrip
edilecek. Aksi takdirde genel olarak değerlendirdiğimizde bir Kızılderili
atasözünde söylendiği gibi: “Son balık öldüğünde, Son nehir kuruduğunda, Son
ağaç kesildiğinde, Paranın yetmediğini anlayacak insanoğlu” ancak çok geç
olacak” ifadelerini kullandı.
“ÇEVREYE HEP BİRLİKTE
SAHİP ÇIKALIM”
Ahmet Ümit, çevreye sahip çıkmanın öncelikle evden
başladığının altını çizerek; “Olaya dünya perspektifinde baktığımızda; bugün
malesef her gün binlerce insan açlıktan ölürken yine binlerce ton gıda, ekmek
başta olmak üzere çöpe atılıyor. Binlerce kişi obezite tedavisi görürken
binlerce çocuk açlıktan ölüyor. Doğa kendisini yenileyemez hale geldi. Balıklar
ölüyor, sular kuruyor. İşte çok geç kalmadan çevreye hep birlikte sahip
çıkalım. Önce özelden başlayalım; Çevreye sahip çıkmak, önce kendi çevremizden
başlar. Kendi çöpümüzü alıp çöp bidonlarına kadar taşıma yüreklilik ve
tevazusunu gösteriyorsak; çevreyi seviyor ve sahip çıkma sorumluluğunu
edinebiliriz demektir. Bunu kendimize yakıştıramıyor, apartmanın uygun bir
yerine bir ağaç dikmeyi beceremiyorsak,
çevre temizliğinden ve çevreyi korumadan, yeşili sevmeden bahsedemeyiz.
Soframızı, en azından fazla yiyeceklerimizi başkaları ile paylaşamıyorsak
yardımseverde olamayız” diye belirtti.
“ÇEVREYİ HOR GÖREN
GELECEĞİ ZOR GÖRÜR”
Tabi kaynakların umarsızca kullanılması durumunda azalacağını
ifade eden Vali Ümit; “Bizler gelecek nesillerimizden emanet aldığımız bir
çevreyi yaşıyoruz. Bunun için diyoruz ki ; “En güzel tâdilat, tahrip
etmemektir. En güzel temizlik, kirletmemektir. En güzel tasarruf israf
etmemektir.” Dünya nimetlerinin önümüze serildiği ve birçoğumuzun “toklukla imtihan” olunduğumuz bir çağda,
israftan sakınmak ve sakındırmak elzem olmuştur. Çevre kirliliği ve geri
dönüşüm konusunda ülkemizde son yıllarda devlet politikaları ile birlikte güzel
adımlar da atılmıştır. Biz asla çevremizi bir çöp kutusu olarak görmemeliyiz.
Unutulmamalıdır ki “Çevreyi hor gören geleceği zor görür.” Hepimiz biliyoruz
ki, kağıt yapımı için ağaçlar kesiliyor, cam yapmak için taş ve kum
kullanılıyor, poşet ya da ambalaj üretimi için yine doğal kaynaklardan
faydalanılıyor. Yine hepimiz biliyoruz ki, tabii kaynaklarımız sonsuz değil.
Her üretim sonucu tabii kaynaklarımız azalıyor ve umarsızca kullanıldığı
takdirde bir gün tabii kaynaklarımıza elveda diyebiliriz” açıklamasında
bulundu.
“BOLU’DA GÜNLÜK 180
TON ATIK ELDE EDİLİYOR”
Sıfır atık projesinin ülkemize katkılar getirmesi
temennisinde bulunan Ümit; “Bolu’da günlük 180 ton atık elde ediliyor. Bunun
144 tonu evsel ve enerjiye dönüştürülebilir. Hemen harekete geçmeliyiz. Sıfır
Atık Projesi ülkemiz için büyük bir adımdır. Kamu kurum ve kuruluşlarımız ile
belediyelerimizde projenin yaygınlaşması için gerekli çalışmalar yapılırken,
çevre kirliliğini en aza indirmek, geri dönüşümü sağlamak ve toplumsal bilinci
oluşturmak, bu projenin tüm vatandaşlarımız tarafından benimsenmesini sağlamak
ta büyük önem taşımaktadır. Ve hepimizin birincil görevlerindendir. Ben bu
projenin ilimize, ülkemize ve tüm dünyaya katkılar getirmesini temenni
ediyorum” dedi.
Konuşmaların ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Sıfır
Atık Yönetimi Şube Müdürü Hülya Çakır da projeye ilişkin sunum yaptı.