Bolu Haber, Gazete ve Firma Rehberi

Bolu ile ilgili internette aradığınız tüm soruların cevabını bulabileceğiniz internet sitesi.

Yüksel CEYLAN

22954 görüntüleme

Yüksel CEYLAN (SMMM)

 

Doğum: 10 Mart 1958 Bolu

Okul: İlk, Orta ve Lise eğitimini Bolu’da tamamladı. Bursa İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi mezunu.

Meslek: Serbest Muhasebeci Mali Müşavir

Bulunduğu görevler: Cumhuriyet Halk Partisi Üyesi, Bir dönem Bolu Belediye Başkanlığı, Bolu SMMM Odası Başkanı, Atatürkçü Düşünce Derneği Üyesi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Üyesi, Bir dönem Boluspor Kulüp Başkanığı.

 

“AZMEDİP, ÇALIŞIRSAN HER ŞEYİ BAŞARIRSIN”

 

1989 yılında arkadaşlarının baskısıyla siyasete girdi…

Bolu küçük yer, hemen duyurdu siyasette de adını…

1999 yılında Bolu Belediye Başkanı oldu…

Zorlu bir süreçte görev yaptı, O göreve başladıktan kısa süre sonra aynı yıl iki deprem yaşadı Bolu…

Gözü kara olanlardan, hatta hiçbir şeyden korkmayan, çok cesur…

‘Azmedip, çalışırsan her şeyi başarırsın’ felsefesini kendisine şiar edinmiş…

Kahveci olan babasının yanında kahvecilik yapıp çay satarak, hatta ayakkabı boyayarak geçti çocukluk yılları…

Hiç dışarıda arkadaşlarıyla oynayamadı ama olgunlaştırdı erken yaşta bu durum O’nu…

Okurken bile çalışarak bu günlere kadar geldi…

Bolu’nun tanınmış isimlerinden, bir dönem Belediye Başkanı olarak görev yapan, şimdilerde kendi muhasebe bürosunda çalışan, oda başkanlığıyla da genç muhasebecilerin yetişmesine katkıda bulunan, çocuklarına ve ailesine bağlı bir insanın, Yüksel Ceylan’ın hayat hikayesi…

 

Bolu’nun tanınmış isimlerinden Yüksel Ceylan, hayat hikayesini şöyle özetliyor;

OKUL HAYATI

10 Mart 1958’de Bolu’da doğdum. İlk orta ve Ticaret Lisesi tahsilimi Bolu’da tamamladıktan sonra 1980 yılında Bursa İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisinden mezun oldum. Öğrenciliğim sırasında 1.5 yıl 1979 Aralık, 1980 Haziran sonuna kadar ORKÖY’de memurluk yaptım. ORKÖY’de ambar memuru ve ayniyat mutemedi olarak çalıştım. Daha sonra ORKÖY’ün Köykentler kurduğu bir kooperatifin müdürü oldum. Yaklaşık 13 ay Taşkesti Köykent’te, kooperatifin muhasebecisi ve müdürü olarak çalıştım. Orada yem fabrikası yaptık. 13 ay sonra kooperatif yönetim kurulu ile anlaşamadım, istifa ettim. Geldim 1981 yılı Ağustos ayında Bolu’da muhasebe bürosu açtım. 1981 yılı ağustos ayından beri Bolu’da serbest muhasebeci mali müşavir olarak çalışmaktayım. 1987 yılında Bolu’daki serbest muhasebecileri bir araya getirerek bir dernek kurduk. 2.5 yıl bu derneğin başkanlığını yaptım. Daha sonra 1 haziran 1989 yılında 3568 sayılı serbest muhasebeci mali müşavirler, yeminli mali müşavirler kanunu kabul edildi. Bu kanun kabul edildikten sonra 1990 yılında Bolu Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası kuruldu. Bu odanın da yönetim kuruluna seçildim. 1990 yılından 1999 yılının Mart ayı sonuna kadar mali müşavirler odasında, oda saymanı, oda sekreteri ve son dönemde de oda başkanı olarak görev yaptım. 1999 yılı Mart ayında belediye başkanı olmam nedeniyle bu yönetim kurulu görevimden istifa ettim.

SİYASİ HAYATI

Siyasi çalışmalarıma 1989 yılında yapılan yerel seçimlerde Sosyal Demokrat Halkçı Partiden belediye meclis üyesi olarak başladım. Necdet Gören başkanımızın kontenjanından belediye meclis üyesi oldum. 1991 yılında Sosyal Demokrat Halkçı Partinin il yönetim kuruluna seçildim. Burada, il saymanı ve il sekreteri olarak görev yaptım. 1993 yılında merkez ilçe başkanı oldum. Daha sonra Sosyal Demokrat Halkçı Parti ile Cumhuriyet Halk Partisinin birleşmesi sonucunda Cumhuriyet Halk Partisinin merkez ilçe başkanı oldum. 1996 yılı şubat ayında Cumhuriyet Halk Partisinden istifa ettim. Siyasetle ilgilenmemeye de karar vermiştim. Ancak, Demokratik Sol Partinin merkez ilçe başkanı bir akrabam, kendisi illa seni partiye kaydedelim, üye yapalım dedi, iyi yap dedim ben de. Daha sonra 1999 yılı yerel seçimlerine yakın illa aday ol dediler, peki dedik olalım. Müracaat ettim adaylık için. DSP genel merkezi de onayladı. Çalışmalar yaptık ve 1999 yılı mart ayında belediye başkanı seçildim. 2003 yılında DSP’den ayrılarak, Cumhuriyet Halk Partisine geçtim. 2004 yılında Cumhuriyet Halk Partisinden tekrar aday oldum ama seçimleri kaybettik. Daha sonra 2005 yılında Deniz Baykal’ın görevlendirmesi ile Cumhuriyet Halk Partisinin il başkanı oldum. Kongreleri yaptık. Seçimde tekrar il başkanı seçildim. 2007 yılı seçimlerinde de 1. Sıra milletvekili adayı oldum. Maalesef bu seçimi de kaybettik. Daha sonra, herhangi bir siyasi faaliyette bulunmadım. 2014’te yapılan belediye seçimleri için Cumhuriyet Halk Partisinden belediye başkan aday adayı oldum. Yapılan ön seçimde Mehtap Hanım 1. Oldu biz 2. Olduk. Adayımız o oldu. O zamandan beri de siyasetle pek ilgilenmiyorum. 2016 yılında mali müşavirlerin mayıs ayında yapılan kongresinde oda yönetim kuruluna aday oldum ve seçimi kazandık. Şu anda da mali müşavirler odasının yönetim kurulu başkanı olarak çalışmalarımı sürdürüyorum. 2019 yılı mayıs ayına kadar bu görevim devam edecek. Mesleki ve siyasi özgeçmişim bunlardan ibaret. Aynı zamanda Atatürkçü Düşünce Derneği ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin de üyesiyim. Şu anda hem serbest muhasebeci ve mali müşavir olarak büromda faaliyetlerimi sürdürüyorum. Fırsat buldukça mali müşavirler odasında da genç meslektaşlarıma hizmet etmeye çalışıyorum. Yaşamım bu şekilde devam ediyor.

AİLE HAYATI

Evliyim, 3 tane çocuğum var. En büyük çocuğum, oğlum, Resim Öğretmeni, burada özel bir lisede öğretmen olarak görevini sürdürüyor. Ondan sonraki çocuğum, kızım, iktisat fakültesi mezunu benim yanımda çalışıyor, mali müşavir olacak. Bir de en küçük kızım var öğretmen İstanbul’da doğu görevini yapıyor. Aile yaşantımız da bu şekilde devam ediyor. 

GAZETE OKUMAYI ÇOK SEVİYOR

Sporla falan pek ilgilenmiyorum ama belediye başkanı iken, üç yıl Boluspor’un başkanlığını yaptım. Ama sporla ilgim seyirciyimdir. Boluspor’un ve Galatasaray’ın iyi bir taraftarıyımdır. Onların maçlarını özetlerini seyredebilirim, canlı yayında izlemem öfkelenirim çünkü. Diğer spor branşlarını da seyrederim. Voleybolu severim. Ticaret lisesinde iken, iki sene yıldızlar voleybol takımında oynadım. Çok becerikli değilim sporda ara sıra yürüyüş yaparım. Köyde bir bahçemiz de var zaman zaman o bahçeyi ekeriz. Hafta sonu çocuklarla o bahçedeki ürünleri toplamaya, bahçeye bakmaya gideriz. Kayınvalidem vardı, o ölünce de iki yıldır gitmiyoruz. Köy hayatımız da bu şekilde babam tarafında da köyde kimse kalmadı. Halam vardı bir tek. Eniştem ölünce de halam Bolu’da çocuklarının yanına geldi. Geçen bayramda bir annemi aldım götürdüm, benim de yaşantım bu şekilde gidiyor. Müziği dinlerim, sanat müziğini severim. Pek söyleyemem, sesim çok iyi değildir ama iyi dinlerim. Fırsat bulursam sinemaya giderim, kitap okurum. Ama mesela her gün bir gazete alır ve bütün köşelerini okurum. Zaman zaman yoruluyorum, akşam okurum gazeteyi uyuyakalırım ancak kalkar mutlaka kaldığım yerden devam ederim. Sabahları o işi pek beceremem, gergin olurum ama akşamları muhakkak okurum.

BELEDİYE BAŞKANLIĞI DÖNEMİ

1989 yılında yerel seçimler öncesi Sosyal Demokrat Halkçı Partiden iki tane belediye başkan aday adayı vardı, ön seçim yapıldı. Ben çok ilgilenmiyordum ama komşum vardı Hüseyin Özcan, bir de Kemal Alemdar vardı. Onlarla sohbetimizden dolayı bana bir teklif geldi ancak ben kabul etmedim. Zorladılar, iyi dedim o şekilde başladım. Benim dönüm noktam oydu. Yoksa benim aktif siyasete girmek gibi bir amacım yoktu. Bir de bizler fakir aile çocuklarıyız. Tırnaklarımızla yola  yola geliyoruz çalışarak. Ben siyaset için ayrılacak vaktim yok diye düşünüyordum ama işte abilerimizin arkadaşlarımızın zorlaması ile girdik. Bazen verimli çalışmak sizi bir yere götürüyor, bazen şansınız bir yere götürüyor. Ben belediye meclis üyeliğinde çok verimli çalıştım, bütün birimleri inceledim, rapor hazırladım, başkana sundum. Bir dönem encümen üyeliği yaptım. Bana bir görev verildiği zaman layıkıyla yaparım o konuda herhangi bir ihmalim olmaz. Diğer işlerimi bırakır, görevime yoğunlaşırım o da benim karakterimden, ruh halimden midir bilmiyorum. Çalışkan biriyimdir, azmederim, azmettiğim zaman da başarırım. Benim başkan adayı olmamda muhasebecilik ve mesul müdürlük yapmam etkili oldu. O ara Apo (Abdullah Öcalan) yakalanmıştı, o da Ecevit için ivme olmuştu. Ben de DSP’den aday oldum ve çalıştım. Kabul gördü belediye başkanı oldum. Ardından deprem geçirdik, o deprem süreci benim için zor bir süreçti. Çok şükür gerek hükümetin desteği ile gerek vatandaşın sağduyusu ile 1.5 yıl içinde depremle ilgili bütün sorunlarımızı çözdük. Bundan sonra da diğer çalışmalarımıza başladık. Ben belediye başkanı olarak toplu konut dışında seçim beyannamemdeki bütün vaatlerimi yerine getirdim. 2001’de bir kriz oldu o nedenle toplu konut projesini gerçekleştiremedim. Onun dışında bütün vaatler yerine geldi ve iki tane de deprem yaşadık. 17 Ağustos ve 12 Kasım. 17 Ağustos’ta Düzce Bolu’nun bir ilçesiydi oraya yardım ettik o dönem. Arkasından da 4 ay sonra tekrar oldu, zor bir süreçti ama üstesinden geldik. Bir yıl içinde kalıcı konutları teslim ettik, bu da benim hükümetle aramdaki uyumdan kaynaklandı. Bolu’nun geleceği ile ilgili de planlar yaptık. Mesela bir il gelişme planı hazırlattık. Depremden sonra kent kurultayı kurmuştuk, kent kurultayının da başkanıydım. O dönem Geredeli bir milletvekili vardı İsmail Alptekin, o da Fazilet Partisindeydi çok ilgilenmiyordu. Düzce’de iki defa deprem olunca, milletvekilleri de Düzce kökenli olduğu için biraz daha oraya ağırlık veriyor ve Bolu’da bir boşluk oluşuyor. Bir kent kurultayı kurduk, üniversiteden destek aldık, rektör yardımcı oldu. Bolu’nun 25 yıllık hedefini oluşturduk. Bugün mesela turizm teşvikleri konuşuluyor, onlar o zaman ham projelerdi olgunlaştılar. 

“GÖREVİMİ YAPTIM”

Ben görevimi yaptığımı düşünüyorum. Siyasete girince, seçim atmosferine girince her türlü lekeyi karayı sürüyorlar. Çok borç yaptı, belediyenin borcu var dediler. Ben vicdanen müsterihim. Hem Bolu’ya karşı görevimi yaptım, hem de temiz bir belediyeyi de Alaaddin Bey’e teslim ettim.

GÖZÜ KARA AMA İHTİYATLI

Ben Allah’tan başka kimseden korkmam. Gözüm karadır. Ama ihtiyatlıyımdır. Çok anormal bir davranış içinde olmam, ölçerim, biçerim tartarım, değerlendiririm. Ondan sonra karar veririm. Biraz tez canlılığım vardır, çabuk sinirlenirim. Ama yaş ilerledikçe de o yavaş yavaş kayboluyor. Yanlışı gördüğüm zaman tepki gösteririm ama sonra da üzülürüm. Ancak kimseye karşı bir kinim olmaz. Kimseye bir kötülük yapmak aklımdan geçmez. Bazı insan kincidir, bekler pundunu yakalar. Bende yok öyle bir şey.

AZMEDERSEN, ÇALIŞIRSAN BAŞARIRSIN

Ben şuna inanırım, azmettiğin zaman, çalıştığın zaman başarırsın. Biraz da şansınız olacak. Ben bunları azmettim, çalıştım, şansım da yaver gitti çok şeyi başardım. Ama bizler, yetiştirilme olarak bireysel çıkarlar için değil, toplumsal çıkarlar için çalışmayı yeğleriz. Ben mesela yaptığım siyasi çalışmalarda kendi çıkarımı hiç düşünmedim. Siyaset yaptım çok para harcadım, ama kimseden almadım. Kendim kazandım kendim harcadım. Belediye başkanlığından emekliyim bana bir kıdem aylığı gibi bir şey veriyorlar, benim siyasetten bütün kazancım o. 

ÇAY SATTI, BOYACILIK YAPTI

Benim babam kahveciydi. Ben 25 kuruşa çay sattım, çocukluğumda biraz daha küçükken boyacılık yaptım. İlk boyacılığa başladım, eski hal pazarında Pazartesi günü boyacılık yapıyorum. Üst yakanın köylüleri o kahveye gelir. 50 kuruşa ayakkabı boyuyorum. Büyükler 1 liraya boyuyor. Biz de bu paraya boyuyoruz. Adam pazarlık ediyor ben de kızıyorum, olmaz diyorum. Akşam oldu epey bir para kazandım. Babama dedim ki, ben yapmayacağım bu işi dedim. Niye dedi, dedim zaten ucuz boyuyoruz adam bir de pazarlık ediyor. Ben buna kızıyorum dedim. Pazarlık ettiği zaman boyatıyor mu dedi babam. Evet dedim, o adettenmiş ben bunu 8 yaşımda öğrendim.

BU GÜNLERE KOLAY GELİNMEDİ

Babam kahveci olunca, mesela ilkokul üçte okurken, kahveye geleceğim diyorum. Geldim ben diyorum hadi bardakları yıka diyor, yerleri sil diyor, onları da yapıyorum. Masaları da sil, kül tabaklarını da temizle. Tamam bitti diyorum, tepsiye iki çay koyuyor, falancaya iki çay götür. Sonra geliyorum, ben gidiyorum diyorum dur diyor, uzaktaki bakkaldan bir kilo çay bir kutu kesme şeker al gel diyor. İşte o zaman hava kararıyor, hadi git diyor şimdi. Benim kesinlikle oynamamı istemezdi. Ben gerçekten ortaokulu bitirdiğimde olgun bir adamdım o babamla birlikte kahvecilik yapmamın etkisi. Her türlü insanı tanıyorsunuz bu beni olgunlaştırdı. Çocuk yaşımda kızıyordum, oynamak istiyordum ama göndermiyordu beni. Ortaokulu bitirdim bir baktım ben adam olmuşum. Kendim askeri lisenin imtihanlarına gittim ortaokulu bitirdiğimde. Şimdi ben bakıyorum liseyi bitirenler gidemezler o yaşta ben gittim becerdim. Üniversiteye gittim, babam seni okutamam param yok dedi. Özel idarenin çay ocağını işletiyoruz o zaman ben de ticaret lisesinde okuyorum. Okuldan çıkıp orada çalışıyorum, akşam da ders çalışıp sabah okula gidiyorum. Dedim ki ben akşam bölümünü yazdım, ben iş bulup çalışacağım. 1.5 ay bir emprime fabrikasında çalıştım. Bu kadınların örttüğü yemenilerden yapıyoruz. Orada Bulgaristan ve Romanya göçmenleri var onlar ayrıca çalışıyor. Kız çocuğu ilkokulu bitirdi, ailesinin yanına geliyor. Bana git boya getir diyarlardı götürüyordum. Akşam beşten sonra çık işten eller boya yukarı kadar. Üniversiteye gidiyorum, o zamanlar en arkaya oturuyordum. Daha sonra bir muhasebe firmasında iş buldum. Akşam 17.30’a kadar çalışıyordum sonra koşa koşa 6’da derse gidiyordum. 10 dersim bitiyordu sonra bir çorbacı bulabilirsen bir çorba içip yatıyordum. İşte böyle bir taraftan çalıştım bir taraftan okudum. Şartlar sizi zorlayınca hepsinin de üstesinden gelebiliyorsunuz. Azmeden ve çalışan insanın ben başaramayacağı bir şey yoktur diye düşünüyorum biz başardık. Bu şekilde geldik bu günlere.