Bolu Haber, Gazete ve Firma Rehberi

Bolu ile ilgili internette aradığınız tüm soruların cevabını bulabileceğiniz internet sitesi.

Tahir GAYRET

19786 görüntüleme

Tahir GAYRET (Bolu Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik Başkanı)

 

Doğum: 10 Kasım 1948 Bolu / Gerede

Okul: İlk ve orta öğrenimi Gerede’de tamamladı…

Meslek: Esnaf

Bulunduğu görevler: 1975 yılında Gerede Sınırlı Sorumlu Otobüsçüler Tüketim Kooperatif Başkanlığı yaptı, Halen Gerede Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanı, Gerede Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi Başkan Yardımcısı, Bolu Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı…

 

DOLU DOLU BİR HAYAT HİKAYESİ…

 

Ulu Önder Atatürk’ün ölümünün 10’uncu yıl dönümünde dünyaya geldi…

Ortaokul eğitiminin ardından mobilyacıda çıraklık, otobüslerde muavinlik yaptı. Askerden gelince de önce minibüsçülüğe, akabinde otobüsçülüğe adım attı…

Hem STK’larla hem de siyasetle tanıştı 1974 yılında…

Cumhuriyet Halk Partisi’nde Gençlik Kolları Başkanlığı yaptı. Bugüne kadar tam 21 kez Kâbe’yi ziyaret etme fırsatı buldu…

Otobüsçülük yaptığı dönemde Azerbaycan’a, Polonya’ya seferler gerçekleştirdi. Bir yandan ticaretle de uğraştı…

Bir oğlu, bir kızı dolayısıyla bir damadı, bir gelini, üçte torunu var. Onlarla birlikte olmaktan çok mutlu. Bu nedenle kendisini huzurlu bir aile babası olarak tanımlıyor…

Dolu dolu bir hayat yaşadı. İyi yada kötü yaşadığı hiçbir olayı da unutmuyor…

Hasta Bolusporlu. Öyle ki; askerdeyken Boluspor’un deplasman maçına gidebilmek için firar edip, sonrasın da ceza aldı…

Başkanlığını yaptığı dernek ve birlikten aldığı ücretle öğrenci okutan, hayatı hızlı yaşayan, çevresindeki insanlara her zaman pozitif enerji yansıtan, Bolu’nun çok sevilen isimlerinden biri, Tahir Gayret’in soluksuz okuyacağınız hayat hikayesi… 

 

Boluluların yakından tanıdığı bir isim Tahir Gayret. 70 yıllık hayatına birçok anı sığdırmış. Tahir Gayret, doğumundan iş hayatına, aile hayatına, başarılarına, hobilerine ve beklentilerine varıncaya kadar merak edilenleri bakın nasıl özetledi;  

10 KASIM 1948’DE BAŞLADI YAŞAM

Tahir Gayret, 10 Kasım 1948 yılında büyük insan, büyük vatanperver Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 10. Yıldönümünde Hikmet ve Zeki’den doğma Gerede doğumluyum. İlk ve ortaokulumu Gerede’de okudum. Ondan sonra, bir mobilyacıda, çırak olarak başladım, daha sonra bir otobüste, rahmetli Özdamarların yanında muavinliğe başladım. Oradan askere gittim, askerden geldim minibüsçülüğe başladım. Minibüsçülüğün akabinde 1972 yılında bir 302 alarak otobüsçülüğe başladım. 45 senem otobüsçülükle geçti. Bu arada tabi, Bolu’muzun güzel şirin, serin, havası sert insanı mert olan ilçede minibüsçülüğün peşinden otobüsçülük ve sivil toplum örgütlerine ilk adımı attık. 1974 yılında Cumhuriyet Halk Partisi gençlik kolları başkanı oldum. Kardeşim de orada Milli Türk Talebe Birliğinde başkandı.

21 KEZ KABEYİ GÖRDÜ

Otobüsçülüğüm 45 sene sürdü 1980 yılında ilk Cenabı Allah nasip etti otobüslerle Haremi Şerife Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e yüz sürme nasip oldu. Bu arada da Cenabı Allah’ın sevilen kullarından biriyim galiba 21 sefer Haremi Şerif’e yüz sürme nasip oldu bana. Peşinden 1975 yılında Gerede Sınırlı Sorumlu Otobüsçüler Tüketim Kooperatif Başkanı oldum. Uzun yılları onu devam ettirdik bu kooperatifler Türkiye’de örnekti. Daha bunun örneğini Konya bizden aldı. Kontaş firmasını kurdu. O tarihlerde Gerede’de 77 tane 302 vardı. Türkiye’deki bütün firmalarda hemen hemen biz idare eder konuma geldik. O kurduğumuz kooperatifle biz o gün Otomarsan’dan alınan otobüsleri sigortasız çıkarmazdı firma, ama Mengerler Gerede’den üyemiz dediği zaman sigortayı da biz yapıyorduk. 1987 yılında İstanbul’da şu an var olan Esenler otogarından Geredeliler Turizm Ticaret A.Ş. de kurarak bir yazıhane aldık. O yazıhaneyi de 8 sene önce sattık. O arada ben ilk Türk otobüsü olarak Sovyet Rusya’nın ayrılmasından sonra Azerbaycan’a seferlere başladım. Polonya seferlerine başladık, valiz ticaretine başladık, 2 sene oraya çalıştım. Yurt içinde Kamil Koç’un Karabük - Bartın, Ankara – İstanbul hatlarını açtık. Daha sonra Mersin’e gittik, orada çalıştık. Gazanfer Bilge’de uzun yıllar çalıştık.

TİCARETLE DE UĞRAŞTI

Bunları yaparken de ticarete de devam ettik. Gerede’de bir tavuk firması ile pazarlama işini aldım. 1987 yılında bölgede 6 ilçeyi bağlayan Coca Cola bölge bayiliğini aldık. 8 dönemdir de Gerede Şoförler ve Otomobilciler Odasının acizane başkanlığını yürütüyorum. Aynı zamanda 25 yıldır Gerede Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifinin başkan yardımcılığını yapıyorum. Bağlı bulunduğum birlikte de başkanı olmadan önce 9 sene burada başkan yardımcısıydım. İki dönemdir de burada başkanlık yapıyorum. 6 Mayıs 2018 itibariyle de 3. dönemimize Bolu’muzun esnaf ve sanatkarlarının temsilcileri değerli arkadaşlarımın oyları ile başkanlık görevine geldik. 

AİLE HAYATI

Cenabı Allah’a ne kadar hamd etsem azdır. Pırlanta gibi bir oğlum bir de kızım var. Çocuklarımdan da 3 tane torunum var, bir tane torun da yolda. Dünyanın şanslı insanlarından bir tanesiyim. Damadım var Artvinli oğlumdan ayırmam o beni anasından babasından ayırmaz. Aslen sülalesi Van’da ama Mengen’de doğma bir gelinim var dünya tatlısı. Ben gelin diyorum ama kızım. Hakikaten şanslı insanlardan bir tanesiyim. Bugüne kadar çocuklarımdan, hele hele benim 46 senedir evli olduğum sevgili eşim, Zeyneti Hanım’dan hiçbir sıkıntı çekmedim. Benim boş zamanlarımda yaptığım dua, bütün ümmeti Muhammed’in ailelerinin çocuklarının, sağlıklı, sıhhatli, huzurlu olmasıdır. Çünkü ben çok huzurlu bir ailenin babasıyım. Bunu anlatmak çok güç. Eşimle benim, rahmetli sevgili kayınpederim ve kayınvalidem, eşimi bana vermediler. 6 sene istedik. Benim büyükbabamı, ananemi, teyzemi, rahmetli annemi kapıdan kovdular ama ben yılmadım. Çünkü evlenmek için evlenilmeyeceği inancında olan bir insandım. Ben ailemi kaçırdım 1974 yılında. Ondan sonra da rahmetli kayınvalidem ve kayınpederim beni kızlarından çok sevdiler. O günkü tarihlerde o kız benim kızım olsa ben de baba olsam ben de vermezdim. O günlerde ben biraz haylazdım, hoppaydım. Bıçağımın iki tarafı keserdi, boy pos yok ama belalıydım. Hatta ben 1963 yılında çok sevdiğim, şimdi rahmetli oldu arkadaşım, dayı teyze çocuklarıyız. Onu bir olaydan ötürü bıçakladım. Firar ettim, 1963 yılında Sivas dağlarında Koçero vardı eskiden onun yanında kızanlık yaptık. Hayatım biraz dolu doludur. 

ANILARINI UNUTMUYOR

Ben hayatımda yaşadığım hiçbir olayı unutmam. Benim bazı arkadaşlarım huyuma kızarlar. Bugün bana 40 sene önceki anını bir söyle deseler hemen anlatırım. Mesela bir örnek: 1968 yılında ben askere gittim Mamak Muhabere okuluna. Orada 45 samimi arkadaşım vardı, 43’ü ile hala görüşürüm. Ama şunu da söylemek lazım. 1968 yılında başladım 24 ay askerlik yapan son kişiyim. Bizden sonra 20’ye indi. Şimdi de askerlik yaptım diyor gençler.

“GEREDELİLİĞE LAF YOK!”

Ben buraya aday olduğumda beni seven bazı insanlar, buraya Geredeli başkan mı yapacağız? Diye bir şey tutturmuşlardı. Benim asker arkadaşlarımın hiçbiri beni Geredeli bilmez. Neden? Çünkü biz vilayeti ile anılan kişileriz. Biz Boluluyuz derdik, Geredeli demek ayrıcalık tabi ki. Utandığımdan sıkıldığımdan değil ama biz ilimizi biliriz. Şimdi Bolu’da Seben’de doğan Bolulu oluyor da, biz Geredeli Bolulu olamadık. Şimdi kabul ettirdik ama Geredeliliğe laf yok.

FANATİK BOLUSPORLU

Benim Bolu ile bir anım daha var. Ben hasta Bolusporluyum. Hatta asker ocağında 1. Lige çıkacağımız sene Tarsus maçı için firar ettim. Geldim bir hafta katıksız hapis cezası aldım. En son Boluspor 1. Lige çıktığı 23 Mayıs 1980 tarihinde Sevgili Eşim hamileydi. O zaman iki otobüsümüz vardı. 6 tane şoför arkadaşım vardı benimle beraber çalışan, onlar gitmek istediler. Ama ben Boluspor aşkımdan, sevgili eşimden izin aldım bunlarla benim gitmem lazım diye. Maça çıkacağımız gece 12.07’de Gerede’den telefon geldi, nur topu gibi bir oğlun oldu diye. Şimdi doğmadan cinsiyet biliniyor da o zaman bilinmiyordu. Düzceliler kampı basmak istediler Yener Bandakçıoğlu o zamanlar başkandı. İzmir Urlada kalıyorduk. Maça giderken, takımda ses yok bir tek lastik sesi geliyor. Atatürk Stadyumuna yaklaştık. Yener Abi kalktı ayağa, Tahir Abinizin dün akşam bir çocuğu oldu dedi. Rıdvanların, Halil İbrahimlerin olduğu dönem. Ben sormadım ama onun adına söylüyorum kim gol atarsa onun ismini koyacağız çocuğa dedi. Bir alkış tufanı arabanın içinde. Ve biz o maçta 3 gol attık Düzce’ye. Bu üç gol atanın ikisi Eskişehirli. Selahattin ve İbrahim. İsimleri uzun olunca dönüşünde 23 Mayıs 1980 tarihinde Yener Abi şöyle bir şey söyledi: 19 Mayıs’ta Atatürk Samsun’dan hareketi başlattı, biz de 23 Mayıs’ta İzmir’de şampiyon olduk 1. Lige çıktık. Oğlunun ismi Zafer olsun dedi. Oğlumun ismi Bolu’dan kalmadır ben bunun gururunu da yaşadım.

Babam rahmetli, mekanı cennet olsun Gerede’nin ilk tabaklarındandır. Gerede’de lise olmadığı dönemde, Zonguldak’ta liseyi bitiren ender insanlardan biridir. Gerede’ye postane açılacağı zaman müracaat edip tabaklığı bırakıp postaneye geçmiş. 37 yıl Gerede postanesinden hiçbir yere tayin olmadan telgraf, posta, telefon, dağıtıcı yaptı. O zamanlar ihbarlı telefonlar vardı. Ben sefer tası ile yemek getirirdim babama. Rahmetli babamın nöbeti 24 saatti. Postaneye geldim, böyle giyimli kuşamlı, beyefendi birisi babama kızıyor. Babam her şeyi çok iyi bilen, her şeyi mükemmel yapan güçlü kuvvetli bir insan. Babama nasıl kızarlar? Gördüm, utandım sıkıldım. Sefertasını kapının arkasına bıraktım döndüm eve geldim ağladım. Annem ne oluyor? Dedi. Babama biri kızıyor nasıl kızar dedim. Gelince sorarız dedi. Ertesi gün geldi babam, meğer babama gelen Bolu’dan üst makamdan bir arkadaş. 12 dakika postane kapalı kalmış, ihbarlı telefona birini çağırdığı için. Biz oralardan geldik. Benim iki tane, biri büyük, biri küçük kardeşim var. Abim İstanbul’da Haydarpaşa Lisesinde okudu şu an emekli, İstanbul’da yaşıyor. Küçük kardeşim gurur duyduğum bir kardeşim. Antalya’da otobüs işletmesi Aker, hem damadı hem sorumlusu orada. Nevşehir’de bir otel yaptı, aynı zamanda Türkiye Butik Otelciler Federasyon Başkan Yardımcısı. Kendisi ziraat mühendisidir. Aynı zamanda da antrenördür. Mustafa Denizli Bey’le aynı esvapta diploması vardır. Damadım ilçe tarım müdürü Gerede’de, sevgili kızım Ebru 15 yıl Gerede’de İş Bankasında memurdu, işletme mezunudur. Şu an maaş almıyor yaşını bekliyor emekli oldu.

“CENABI ALLAH BANA HER ŞEYİ VERDİ”

Cenabı Allah bana her şeyi verdi. Peki ben insanlara ne verdim de ben bu makamdayım. Buraya hiç ihtiyacım yok. Buradan aldığım ücretle Allah’ıma hamdü senalar olsun öğrenci okutuyorum. Hiçbir ihtiyacım yok ne maddi ne manevi. Ama cenabı Allah dünya tatlısı sevgili eşimi vermiş, iki tane evlat vermiş, torunlar vermiş, o zaman benim topluma bir şeyler yapmam lazım. Benim Bolu Esnaf Sanatkar Odaları Birliğinde, Gerede Şoförler Odasında olmamın bir tek nedenidir. Benim 8. Dönemim bitti, Şoförler Odasından daha ne bir lira maaş, ne yolluk, ne de harcırah almadım. Mutluyum, bir şeyler yapabiliyorsam onun gururunu yaşıyorum. Çoluğuma, çocuğuma, torunlarıma, çevreme sadece her şeyin para, makam olmadığını, her şeyin insanlık olabileceğini öğretmeye çalışıyorum. Ama şunu da söylemek lazım; Bolu’da birlik ve beraberliği hala yakalayamadım onun üzüntüsünü yaşıyorum. Bolu’da bazı insanlar kılçık gibi yaşıyorlar, birbirlerini istemiyorlar, niye istemiyorlar onu anlayamadım. Yaradan isteseydi bizi dünyadaki bütün canlıları aynı model getirirdi. Ama hiçbirimiz Cenabı Allah’tan daha iyi bilemeyiz. Onun bir gerekçesi vardır hepimizi ayrı akıl, beden ve şekilde yaratmış. Böyle şeyler yaşıyoruz ama şu anda çalıştığım kurum itibariyle, başta Bolu valimiz, değişenler, gelenler gidenler, belediye başkanımız, defterdarımız, emniyetimiz, bürokrasideki bütün insanlarla çok iyi ilişkideyim. Aynı zamanda konfederasyonda işyeri denetleme, danışma grup başkanlığı yapıyorum. İnsan ilişkisi olduğu zaman yapılamayacak, olmayacak iş yok. Bunlarla uğraşıyoruz, yapıyoruz. Bu seçimlerde arzu ettiğim, sevdiğim insanlar arkamdan konuşarak aday oldular. O üzdü beni, en son da liste çıkaramadılar. Neyi paylaşamıyoruz onu anlamıyorum. Benim 25 tane odam var Bolu Birliği olarak, hepsi birbirinden değerli arkadaşlar. Burada da yönetim 5 kişi ben de çıkarsam 4 kişi. 25 kişiyi alma şansımız yok. Alamadığınızda herkes size karşı geliyor gibi bir şey oluyor. 

“BOLU’NUN KIYMETİNİ BİLELİM”

Hayat güzel, hayat tatlı, Bolu çok güzel bir yer. Cenabı Allah dünyada Bolu gibi, Mekke Medine’yi yaratmış, ondan sonra burayı yaratmış. Tabiat harika, ama biz hala üzülerek söylüyorum, Bolu’nun kıymetini bilemiyoruz. Dağlarımız, yaylalarımız harika. Çok yerde yoktur, ben nakliyeci olduğum için Avrupa’da çok çalıştım. Gerede’nin yaylaları, çamların arası çimendir. Orman her yerde vardır ama her taraf topraktır. Biz bunu değerlendiremiyoruz. Birlik olarak ne yapıyoruz? Hükümetimize çok konular getiriyoruz ama bize sıra gelmiyor. TBMM’de çok değerli parlamenterler var ama bizi temsil eden anca iki arkadaşımız var. Biri TESKOMB Genel Başkanı aynı zamanda Yozgat Milletvekili Abdülkadir Akgül Bey var, biri de Mersin Eski Lokantacılar Odası Başkanı Hacı Oskan Bey var. Şimdiki vekillerimiz de uğraşıyor ama galiba bize sıra gelmiyor. Küçük esnaf her geçen gün eriyor. İstatistiğe göre şu an işyeri açılıyor ama açılanların hiçbir tanesi, ben her ay üye olanları ayrılanları ister incelerim. İstihdam yaratacak sanatkar işyeri açmıyor. Yani hep, tüketime yönelik, bilhassa telefoncular. Ona üzülüyorum, esnaf her gün küçülüyor nereye varacak bilmiyorum. 7 senedir Bolu Belediyesi, Ticaret Odası, Valilik ve TOKİ ile yapmaya çalıştığımız bir sanayi sitesi vardı ben orada çok ıstırap çektim. 7 sene benim 14 senemi aldı. Bu proje belediyenindi, yeri gelmişken Alaaddin Bey’e de teşekkür etmem lazım. Allah’a çok şükür oranın temelini atıyoruz. Bir çocuk daha dünyaya geliyor. Bolu’da sanayi gibi bir sandalye yapan, bir döşeme yapan, konfeksiyon yapan bir şehir kuruyoruz ama adı sanayi diye geçiyor. 988 dükkan yapılıyor orada 59 tanesi galerici arkadaşlara. İhalesi de yapıldı, müteahhit firma geldi, şantiyesini kurdu, beton santralini kuruyor. İnşallah iftarla beraber orada temel atacağız. İhale 750 gün ama müteahhitler 500 – 600 güne teslim ederiz diyorlar. Biz onu da gördüğümüzde Bolu’ya en azından bu büyük hizmeti yaptığımızın gururunu yaşarız diye düşünüyorum.

Türkiye’de 82 birlik 13 federasyon bir de konfederasyonumuz var 3317 de odamız var. Telefonda ben mesela Şırnak’ı arıyorum, Bolu’da bir hemşerimiz oradadır, ya da biri askere gitmiştir Türkiye’nin neresi olursa olsun, onları ararken buranın telefonundan aramam ben numara bilinmeyecek, buyurun derler, bilemedik dedikleri zaman ismimi söylemem bir kahkaha atarım hemen Tahir Abi sen misin diye sorarlar. Bu da Allah vergisi bir şey. Yine Antalya’da bir eğitim toplantısına gittik, sabah geldim. Ben tatile gittiğim yerlerde televizyon seyreder kitap okurum. Arkadaşlar gidince tatil yaparlar ufak tefek bir şeyler içerler ben hep odamda olurum. Maalesef o tarihte haberleri izlememişim. İki şehidimiz varmış. İndik kahvaltıya, Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu Başkanı Fevzi Apaydın geldi. Abi moralim bozuk bir gülüver dedi ben de güldüm. İşaret ettiler bana. Şehit varken gülünür mü dediler, kalktım özür diledim. İstem dışı oldu ama Allah kimseyi gülmeden ayırmasın. Hayat güzel.

HAYATI HIZLI YAŞADI

Ben hızlı hayat yaşadım. Yalnız şunu gururla da söyleyebilirim, bilerek yada bilmeyerek demeyeceğim, bilmeyerek de hatır kırmadım. Ama birileri kırılıyorsa, kendi kusurlarıdır. Hayatımda kimseye dargın olmam. Tavsiye de ederim, bugün en olumsuz olayı yaşayayım, akşam televizyonda maç veya dizi seyrediyorum. Sabahtan çıkıp eve geldiğim ana kadar film şeridi gibi gözümün önünden geçiririm o günü. Muhasebe yaparım. Beynimi temizler o günden bir şey bırakmadan ertesi güne başlarım. Hiç kin tutmam herkese de tavsiye ederim kinle hayat yaşanmıyor. Bugüne kadar aç mı kalmadık, susuz mu kalmadık, otobüsçülük yaptığım tarihte borcumu ödeyeceğim diye, Ankara’da Bahar Oteli vardı, 302’yi otelin önüne çekerdim, perdeleri de çekerdim, koridoru da gazete serer -20’de otobüste yatardım. Bahar Otel’in önüne niye çekerdim? Otobüsçüler Bahar’da yatıyor desinler diye ne baharı otobüste yattım, bagajda yattım. Belki bir sene Karabük’e çalışırken lokantaya girmedim ben. Selahattin diye bir istasyoncu vardı, zeytin ekmek koyardı bize gelirken orada yerdim dönüşte orada yerdim. Hayatın her evresi mutlulukla geçmiyor. Her evresinde neler var. Her şeyi gördük. Benim 50 yaşına kadar evim yoktu. Hiç dert etmedim. Allah şimdi verdi, çoluğumun var, çocuğumun var, kendimin var. Yazlık var kışlık var. Şimdiki gençlik hemen oluversin istiyor. Mesela ben babamın evinde evlendim. 4 oda vardı birinde annem babam, birinde abim yengem, birinde biz hanımımla, birinde de kardeşim yatıyordu misafir gelse yer yok. Sonra kiraya çıktım, bin liraya bir halıfleks aldım. Anne evinden getirdiği bir makinesi vardı hanımın, perdeyi kendimiz diktik. Gece geç saatte yoruldu. O halıfleksin üzerinde o perdeleri üstümüze örttük öyle yattık orada. Şimdi dışarıdan görünce her şey tozpembe görünüyor, öyle bir dünya yok. Mesela rahmetli anneciğim, Allah gani gani rahmet eylesin, gömlek bize senede bir sefer alınırdı. Eskidiği zaman, yama yapardı, şimdi yamalı şeyler moda oldu. Benim rahmetli babacığım aylık aldığında ya 50 gram ya 100 gram kuruyemişle gelirdi, o da nedir, iğdeydi, dut kurusuydu. Babamın maaş aldığını o zaman anlardık. Ama bizi kel etmedi, topal etmedi, öyle yetiştik. Hayat bu güzel bakarsan güzel görünüyor. Bakışınıza bağlı, gözlerinize bağlı bu. Benim gözümde bay bayan, çirkin kişi yoktur, herkesin kendine göre güzelliği vardır. İyi bakarsan feyz alırsın. Burada mesela personelimle çalışıyorum, hepsine takılırım, onları motive etmeye çalışırım. 

“İYİ BAKARSAN HERŞEY ÇOK GÜZEL”

Geçen genel kurulda da söyledim. Geçen genel kuruldan bu genel kurula iki değerli başkanımı kaybettim. Birisi Nihat Alpat Öztürk, birisi Tuncer Mudurnulu. İyi bakarsan her şey çok güzel ya. Bazı insana bakarım yemek seçer, şunu yemem, bunu yemem. Hayatta yemediğim beğenmediğim hiçbir şey yoktur, bizim evde de hiçbir şey ziyan olmaz. Öyle de bir ailem var benim bu da bir şanstır. Biz duyuruyoruz mesela şu kadar ekmek atılıyor diye, bizim evde ben hayatımda ekmeğin atıldığını ne duydum ne de bundan sonra duyarım. Kesinlikle atılmaz, çok kuruduysa, ekmek aşı yaparız. Dünyaya güzel bakarsan dünya çok güzel. Hele biz öyle bir yerde dünyaya gelmişiz ki… anamızı babamızı seçme hakkımız yok, İslam olan bir yerde dünyaya gelmişiz.