Bolu Haber, Gazete ve Firma Rehberi

Bolu ile ilgili internette aradığınız tüm soruların cevabını bulabileceğiniz internet sitesi.

Selim YILDIZ

21626 görüntüleme

Selim YILDIZ (Mimar)

 

Doğum: 1988 Ankara

Okul: Ankara Ahmet Cevdet Paşa İlköğretim Okulu, Ankara İncirli Lisesi, Kayseri Erciyes Üniversitesi Mimarlık Bölümü… 

Meslek: Mimar

Bulunduğu görevler: AK Parti üyesi, Bolu Genç İşadamları Derneği (BOGİAD) Yönetim Kurulu Üyesi, bir dönem Mimarlar Odası Bolu Şubesi Üyesi…

 

GENÇ, BAŞARILI VE CESARETLİ BİR MİMAR…

 

Çocukluğu Ankara İncirli Mahallesinde geçti…

Mimar olacağı çocukluktan belliydi. Küçükken kartonlardan ev yapar arkadaşlarıyla oynardı…

Lise dönemlerinde çaycılık yaptı, çorap, çamaşır bile sattı…

Hayatı boyunca hep yoğun yaşadı…

Dershane öğretmeninin yönlendirmesiyle tanıştığı mimarlık mesleğini çok seviyor…

Üniversite hayatında katıldığı proje yarışmalarında derece de aldı…

Aslında Fenerbahçeli ama Ankara’da doğduğu için Ankaragücü’nü, Bolu’da yaşadığı için Boluspor’u hatta üniversite hayatı Kayseri’de geçtiği için Kayserispor’u da tutuyor…

Kaliteli ve insanlara faydalı bir hayat sürmek istiyor…

Genç, başarılı ve oldukça cesaretli bir Mimar, Selim Yıldız’ın hayat hikayesi…  

 

Selim Yıldız 1988 yılında Ankara’da doğdu.  Ankara’da doğdum ama aslen Dörtdivanlı. Çocukluktan itibaren hayatı Ankara Keçiören İncirli’de geçti. Ahmet Cevdet Paşa İlköğretim Okulunun ardından İncirli Lisesinde liseyi tamamladı. Daha sonra üniversite öğrenimi için 2006’da Ankara’dan ayrılarak Kayseri’de dört yıl geçirdi. Bir sene de Ankara’da eğitimini tamamladıktan sonra Bolu’ya gelip iş hayatına atıldı. Bolu’nun başarılı mimarlarından Selim Yıldız hayat hikayesini şu şekilde özetledi;  

ÇOCUKLUK HAYATI

Çocukluk hayatım Ankara İncirli Mahallesinde Sezgin Apartmanının çevresinde geçti. Taşlardan kaleler kurduğumuz sahamız vardı. Dikenlerin arasında oynardık, o da topumuzun patlamasına sebep olurdu. Çocukluk hayatımız sürekli arkadaş diyalogları ile geçti. Açıkçası, benim çocukken mimar olacağım belliydi. Beyaz eşya kartonları ile mahallenin çocuklarına ev yapardım. Daha sonraki hayatımızda ilköğretim bittikten ve lise başladıktan sonra hayatın biraz daha sert yüzüyle tanıştım. Ben çok varlıklı olmayan ama kendi içinde mutlu olan bir ailenin içindeydim. İmkanlar çok yoktu. İmkanlarla kendimiz bir şey yapmak istedik. Ben çorap çamaşır da sattım, çaycılık da yaptım. Tabiri caizse çantacılık da yaptım. Gençliğim bu şekilde geçti. Okulda başarılı bir öğrenciydim. Yaramazlığım vardı ama kimse de bana yaramazlığı konduramazdı. Genelde gizli yaramazlardandım. Okul hayatım boyunca başarılı bir öğrenciydim. Eğitimimi boyunca hayatımın düsturu olan bir şey vardı. Ben ezberciliğe karşıyım. Her zaman pratik zekalı olunması taraftarıyım. Anında çözümler üretilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çocukluğumdan beri şu anki iş hayatımda dahi kullandığım metotlardan bir tanesidir.

YOĞUN ÇALIŞMAYI SEVİYOR

Ben yaşamım boyuna sürekli yoğun çalışmayı ve sonuna kadar gitmeyi isteyen bir insanım. Genelce kaderci bir insanım. Benim kendimle ilgili bir sözüm de vardır. Aklın matematiğine, kaderin matematiğini ne kadar hesap edersen et boştur. Yaşadığım çevre ve aile düzeninden dolayı mimarlık hakkında çok fazla bir bilgim yoktu. Daha sonra dershanedeki öğretmenimin yönlendirmesi ile ben mimarlığı düşündüm hazırlıkta. O vasıta ile tanıştım ben mimarlıkla. Şu an da iyi ki ben mimar olmuşum Türkiye’nin en iyi konumunda bir iş verseler bana ben yine mimar olmayı isterim. İşimi kesinlikle severek yapıyorum.

MİMARLIK

Üniversitede ben bir yıl hazırlık gördüm. Başarılı bir öğrenciydim ama İngilizce namına hiçbir şey yok. Hazırlığa gittim mesela öğretmenimin sorduğu ilk soru say günleri oldu. Ben düz liseden çıkışlı çok da kaliteli olmayan ama bilinen bir okuldan mezunum. Ben saydım, hoca bana İngilizce sormuş ben Türkçe cevap verdim. O senenin sonunda not ortalamasıyla, sınavlara dahi girmeden geçtim. Üniversite hayatım boyunca mimarlık eğitiminde özellikle %99’unda başarılıydım. Bunlarla ilgili burslarım da oldu. Kalıpların dışını sorguluyordum. Bir hocadan 100 alırken, birinden 40 alıyordum aynı jüri içinde, kalıpları sorguladığım için. Mimarlık bunu ister, herkes gibi düşünürsek deneysel bir çalışma yapamazsın. Mimarlık Fakültesinde kalıpların dışına çıkmak zorundasın. Üniversitede proje yarışmasına girdim. Muğla Dalyan’da müze yarışmasına girdim. Onla ilgili ödül aldım. Yarışmalara katıldım onlarda da başarılarım var. Üniversite hayatımda başarılı hocalarımla çalışma fırsatım da oldu. Hatta ofislerinde çalıştım. Öğrencilik hayatımda bu şekilde çalıştım. Ailemden bir destek almadım, kendi imkanlarımla yaptım. Ama onların varlığı yeter, onlara teşekkür ediyorum Allah razı olsun. 

AİLE HAYATI

Benim bir abim var iki kardeşiz, şu anda da zaten beraber çalışıyoruz. Biz Ankara’da doğduk büyüdük ilk ben geldim. Kendi memleketimde gurbetteyim şu an. Aslında Boluluyum ama ailem burada değil. Annem babam 4 kişilik çekirdek bir aileydik. Benim ailem, biraz daha muhafazakar bile aile o kültürde yaşadım. Benim babam serbest meslek, serbest nakliyecilik yapardı. Annem ev hanımı. Benim Bolu’ya gelmem de çok garip. Bolu’ya neden geldiğimi ben de bilmiyorum. Nasip oldu. Ben Ankara’daydım. Bolu’da 2011 sezonu çok hızlıydı. Projeleri dışarıda çizdiriyorlardı kimse yetişemiyordu. Ankara’da bu duyuluyor tabi, ben de yeni mezunum her yere girebilecek bir adamım. Bana Bolu’ya git dediler. Ofisi açtığımda 100 TL param vardı ben 15 gün 100 TL ile geçindim. En sonunda bir iş aldım.  5 bin TL kapora aldım. Öyle devam etti. Sevenlerimiz çok fazla oldu bu işte. Bu işte fiziki destek olmuyor. Bizim işimiz biraz daha farklı. Trilyonlarca yatırım yapıyor vatandaş, ben babamın oğlu olsa, abim düzgün yapmasa ben bu kadar parayı riske atamam. Sonuçta oğlu bile mimarken gelip bana çizdirenler vardı. Şu an kriz var ama belirli imkanlarımız var.

İLK PROJESİNİ UNUTAMIYOR

Şu an fazla uyuyorum o zamanlar fazla uyuyamıyordum. Mimarlık eğitiminde günün 24 saat olduğunu çok iyi öğrendim. Günlerce uyumadığımız zamanlar oldu. Ben gündüz sosyalleşerek, projelerde müteahhitlere yardım ederek öyle bir güven sağladım. Kendimi gösterebileceğim kendi alanlarımı kendim yaratmayı sağladım açıkçası. İnsanlar tanıdıkça ilerleme oldu. Çizdiğim binalar referans olunca, isimler oluştukça ben de adımı duyurmaya başladım. İlk projem bittiğinde karşısına geçtim, bir sandalye attım bir çay içtim, onun keyfini asla unutamıyorum.

AK PARTİLİ

Ben üniversite hayatımda AK Parti ile tanıştım. STK’larda bulundum, üniversite hayatında da bulundum. Siyasi hayatımda AK Parti ile buluştum. Herkesin bir siyasi görüşü olabilir ben saygı duyuyorum ona. O anki şartlarda, kendim de gördüğüm için orada bulundum. AK Parti üniversite teşkilatında görev aldım. Daha sonra teşkilat başkanlığı yaptım. Daha sonrasında vazifem olmadığında, çözülecek sorun olmadığında ben aktif olarak siyasette bulunmadım. Çünkü siyaset üstü bir insan olunması gerekiyor, siyaset bir amaç değil araçtır bence. Bunu kötüye kullanmak yerine, milli çıkarlar için kullanmak gerek. Siyasi hayat o şekilde başladı, daha sonra buraya gelince merkez ilçede görevde bulundum. İşin aslı, şahıslar çok önemli değil derler ama ben Kayseri’de bulunduğum dönemde Taner Yıldız, Mehmet Yakut, Özhaseki gibi siyaseti ılımlı ve sevecen yapan insanlar vardı. Onlar vasıtasıyla ben bu işi sevdim. Gördüm, tarif edilen siyaset üstü insanlardı onlar. Benim de düstur aldığım bazı insanlardandır onlar da.

STK’LAR

Ben buraya geldiğimde, mimarlar odası yönetiminde bulundum, oralarda çalışmalarda bulundum. Daha sonrasında genel merkezin tutumundan dolayı, bir düzensizlik gördüğüm için mimarlar odasından ayrıldım tekrar aday olmadım. Sonra da zaten AK Parti bünyesinde bulundum. BOGİAD’da önce üyelikte bulundum, daha sonra sağ olsun arkadaşlar bizi uygun gördüler şu an yönetimdeyim. Önce Bolu için sonra BOGİAD ve kendimiz için olumlu şeyler yapmak istiyorum. Adil kazanç ve bunun dağılması için elimden geleni yapıyorum.

FENERBAHÇE, ANKARAGÜCÜ, BOLUSPOR, KAYSERİSPOR…

Ben sokak maçı yaptım, otobüslerin arkasına takılan çocuklardan biri de bendim. Diyorum ya, kimse bana konduramaz ama her şeyi de yaptım. Şu anda aktif olarak haftanın 3 – 4 günü vücut geliştirme ile uğraşıyorum. O da tamamen stres atma ile ilgili. Çocukluğumdan bu yana hobi niyetine sürekli futbol oynadım. Şu an sporla ilgilenecek zaman da bulamıyorum. Sadece ağırlık kaldırma, indir kaldırla uğraşıyorum. Fenerbahçeliyim. Boluspor maçlarına giderim, Ankaragücü’nü desteklerim. Kayseri’de Galatasaray – Ankaragücü maçı var, üniversite zamanına o denk geldi. Ben Ankaragücü’nü desteklediğim için kale arkasına Ankaragücü’nü desteklemeye gittim. Ankaragücü’nü de herkes bilir. Bir kargaşa çıktı, koltukların hepsi kırıldı. Bir koltuk yere düştü. Ben devlete millete zarar verecek, oradaki koltuklara zarar verecek bir adam değilim. Destekliyorum, bağırırsın çağırırsın ama koltuk kıracak adam değilim. Koltuğun biri önüme düştü, kafama siper edecektim ama polisle göz göze geldim. İki kolumda tuttu, götürdü. Koltuğu benim kırdığımı zannetti. Abilerimiz sağ olsun beni polisin elinden aldı. Bunun suçu yok diye. O günden sonra tövbe ettim. Ankaragücü tarafına.

KORKULARI

Kaderci bir insan olduğum için çok korkmam. Ne yaparsan yap, ne kadar korkarsan kork başına gelecek. Pozitif olmak gerekiyor. Allah’a şükür korkum yok ama insanları mutsuz etmek benim büyük korkum. Fiziken Allah’a şükür korkum yok.

HEDEFLERİ

Kaliteli bir hayat sürmek, varlık içinde olmasa da mutlu bir hayat sürmek ve insanlara faydalı olmak istiyorum. Bunu karşılık beklemeden istiyorum. Hayvanlara yardımcı olabilmek istiyorum. Mimarlık olarak da, üniversite hayatım boyunca da deneysel çalıştım. Benim hayal gücüm Türkiye’de ve dünyada bina olaraktan ziyade işlev olarak insanlara faydalı olabilecek yapılar yapabilmek. İcat edebileceğim, bulabileceğim şeylerle mimarlığın üzerine gidebilmek. Benim plaket aldığım yarışmadaki projem klimasız havalandırma sistemi ama bunu yapıyla sağlama üzerineydi. Ben mimarım bunu yapıyla yapmak zorundayım. Bu tarz projelerle hem ülkeme hem de insanlığa faydalı olmak istiyorum. Bizde zaten şöyle bir şey var. Bizim en verimli olduğumuz dönemler yaşlılık, yani tecrübeye sahip olduğumuz dönemlerdir. Bir Mimar Sinan’ın çırağının çırağı olmak isterim tabi ki. Herkesin bir ütopyası var. Benimkilerden biri de insanlara faydalı olmak dedim ya, bunun başında doğaya zararlı olmayacak. Hayvanlara zararı olmayacak ki insanlara faydası olsun. Benim ütopyalarımdan biri de yere temas etmeyen yapılar yapabilmek. Uçan araba hayal edilebiliyorsa uçan ev niye hayal edilmesin. Bu proje ile belki de depremden kurtulmuş olacağız. Yapılar derken yaşam alanları, bunu bir bina olarak algılamamak lazım.