Haber: Aslı Akış
Bartın’da, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessese
Müdürlüğü’ne bağlı maden ocağında, yerin 300 metre derinliğinde meydana gelen
grizu patlaması sonrası 41 madenci yaşamını yitirdi, 11 maden işçisi de
yaralandı.
Birçok kentte sivil toplum kuruluşları tarafından yapılan
açıklamalarda, olayın “kaza değil, cinayet olduğu” belirtildi. Bolu Emek ve
Demokrasi Platformu da “Acımız da öfkemiz de büyük. Facia Tüm Yönleri İle
Aydınlatılsın, Sorumlular Hesap Versin!” şiarıyla kent merkezinde bir basın
açıklaması düzenledi.
Kardelen Meydanında gerçekleştirilen açıklama öncesinde,
Amasra’da ki maden faciasında yaşamını kaybeden tüm işçilerin isimleri tek tek
okunarak saygı duruşunda bulunuldu.
“ACIMIZ DA ÖFKEMİZ
DE BÜYÜK”
Platform adına yapılan açıklamada; “Cuma günü akşam
saatlerinde Bartın’ın Amasra ilçesindeki maden ocağında meydana gelen patlamada
şu ana kadar 41 işçi hayatını kaybetmiştir.
Öncelikle hayatını kaybeden madenci kardeşlerimizin ailelerine ve
yakınlarına başsağlığı ve sonsuz sabır, yaralılara acil şifa diliyoruz.”
denildi.
“KAZA DEĞİL,
CİNAYET DİYORUZ”
Yaşan tüm maden facialarının anımsatıldığı açıklamada; “Ne
yazık ki ülkemizde kaza sınırlarını çoktan aşarak adeta seri iş cinayetlerine
dönüşen bir tablo ile karşı karşıyayız. Her yıl ortalama iki bin canımız göz
göre göre kapı aralanan iş cinayetleri ile aramızdan koparılmaktadır. Kaza
değil, cinayet diyoruz. Çünkü çalışma yaşamı özelleştirme, taşeronlaştırma,
sendikasızlaştırma, kayıt dışı, güvencesiz, esnek çalıştırma, kuralsızlaştırma
gibi emek düşmanı politikalarla bir bataklığa dönüştürülmüştür. Ne için?
İşverenlerin kar hırsı için, emeğin daha fazla sömürüsü için.
“KATLİAMLARIN GERÇEK SORUMLULARI CEZASIZ KALMAKTA”
Bugüne kadar başta Soma, Kozlu, Karadon, Ermenek,
Torunlar olmak üzere yüzlerce, binlerce örnek iş cinayetlerinin kaynağında
işçilere, emekçilere dayatılan azgın sömürü ve kar hırsının dayatıldığı
kapitalist üretim ilişkileridir. Bu
bataklıkta İşçi Sağlığı ve Güvenliği için önlemler “maliyet”, yeterince denetim
yapmak “gereksiz”, işçiler işverenin kar
hırsının “köleleri” olarak görülmektedir. Yaşanan katliamlar “fıtrat, kader” denilerek geçiştirilmekte katliamların
gerçek sorumluları cezasız kalmakta, yıllarca süren davalarda yargılanan bir
kaç kişiye ise adeta ödül gibi cezalar verilmektedir.” İfadeleri kullanıldı.
“FACİA TÜM YÖNLERİ
İLE AYDINLATILSIN, SORUMLULAR HESAP VERSİN!”
“Yıllardır yaşanan her iş cinayetinin üstünün
kapatılması, sorumluların açığa çıkarılmaması hepimize yeni katliamlar, yeni
acılar olarak dönüyor” denilerek; “Amasra’daki
acıdan sonra da tüm topluma aynı tablo dayatılmak isteniyor. İktidarın tüm
sözcüleri birkaç yıl önce Sayıştay tarafından yapılan denetimler sonucu
hazırlanan raporlarda ifade edilen eksiklikleri, kusurları inkar etmek için
adeta birbiri ile yarışıyor. Amasra’da yaşananlara ilişkin her söz dün TBMM’den
geçirilen sansür yasasına dayanarak susturulmak isteniyor. Daha 9 yıl önce yine
Türkiye Taşkömürü Kurumu’na(TTK) bağlı Kozlu maden ocağında 8 maden işçisinin
ölümü ile sonuçlanan iş cinayetinde sorumlulardan birisi olan Kozlu müessese
müdürü Kazım Eroğlu yargılandığı süre içerisinde Türkiye Taşkömürü Kurumu genel
müdürü olarak atandı. Bu katliamdan 3 hafta önce Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Fatih Dönmez ise facianın yaşandığı Amasra maden sahasında ziyaretinde
iş kazalarının bıçak gibi azaldığını dile getirmişti” sözlerine yer verildi.
“TTK YETKİLİLERİ
İSTİFA ETMELİDİR”
Maden sektöründe kamu kurumlarında liyakatsız atamaların
yeni katliamlara davetiye çıkarmaya devam ettiğinde dikkat çekilerek; “Yapılması
gereken bellidir. Tüm iddialar her yönü ile titizlikle araştırılmalı, katliamın
sorumlusu bakanlar ve gözünü her şeye kapatan TTK yetkilileri istifa etmelidir.
TTK ve TKİ gibi kamu kurumları liyakata göre atamalar ile
kamu yararına üretime devam etmeli, her bir maden ocağında işçi denetimi
gerçekleştirilmeli ve aynı zamanda özel sektör maden sahaları yine işçi
denetiminde kamulaştırılmalıdır.
Çalışma hayatını daha fazla kuralsızlaştıran, çalışanları
korumasız bırakan emek düşmanı sistem yapısal olarak işçi cinayeti, meslek
hastalığı üreten bir sistemdir. Tek çözüm işçi cinayetlerini yaratan emek
karşıtı bataklığı kurutmaktan geçmektedir.
Dün katliamın yaşandığı Bartın’da cumhurbaşkanı Erdoğan, kader planı
diyerek sorumluları aklamaya çalışsa da , hayatını kaybeden madenci yakını
soruyor: “ kardeşim 10 gün önce burada gaz kaçağı var bizi patlatacak’’ demiş,
nasıl oldu bu ihmal diyor. Canım kardeşim senin ihmal dediğin onlar maliyet,
senin yanan yüreğinin maliyeti mi var?” açıklamasında bulunuldu.
“İŞÇİ ÖLÜMLERİ, İŞ
CİNAYETLERİ KURALLA, DENETİMLE, HUKUKLA, PLANLA VE BİLİMLE ÖNLENİR”
Açıklamanın sonunda sorumluların açığa çıkarılıp hesap
vermesi talep edilerek; “Bir kez daha söylüyoruz! İşçi ölümleri, iş cinayetleri
kuralla, denetimle, hukukla, planla ve bilimle önlenir. Kadere havale ederek
değil! Kanun işverene “acil durum planı yap”, “önlem al”,
“ölçüm yap” diyor, kader planı değil! İşçi cinayetleri ile aramızdan
koparılan tüm işçileri, emekçileri saygı ile anıyor, sorumluların açığa
çıkarılıp hesap vermesini talep ediyoruz. Emek düşmanı sisteme karşı
mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizin altını bir kez daha çiziyoruz.” İfadelerine yer verildi.