Haber: Oğuzhan Eke
Yüz yüze eğitim devam ederken, kent genelinde farklı
sınıflarda COVİD-19 virüsüne rastlandığı için sınıfların uzaktan eğitime
geçtiği kamuoyunda yer alan iddialar arasında. Öte yandan farklı okullarda 300
civarında öğretmenin aşı yaptırmadığı da birçok kez dile getirildi. Eğitim-Sen
Bolu Şube Başkanı Zehra Kulalı Gezici de konular üzerine değerlendirmede
bulundu.
“AŞI YAPTIRMAYAN,
SORUN YAŞADIĞIMIZ ARKADAŞLARIMIZ VAR”
Öğretmenlerin kamusal alanda çalıştığına ve sorumlulukları
olduğuna vurgu yaparak, aşı olmayan öğretmenlere değinen Gezici, “Biz uzunca
aylardan sonra öğrencilerimizle olmakta ve bunu devam ettirme konusunda ısrarcıyız.
Yan yana gelmekten ve öğrencilerimizle birlikte olmaktan mutluyuz.
Tedbirsizlikler vesaire öğretmenlerin kaygılarını arttırıyor. Aşı konusuna
geldiğimiz, 300’ün üzerinde sanırım, öğretmen aşı yaptırmayan ve bununla
birlikte PCR testi ile ilgili de sorun yaşadığımız arkadaşlarımız var. Biz
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası olarak en başından beri bizim uzmanlık
alanımız değil aşı. Ama bilim insanlarının referanslarına güvenerek, biz de
bunu toplumsal bir sorumluluk olarak söylüyoruz. Aşının en azından
koruyuculuğunu ya da, ‘Aşı ol, yoğun bakımlık olma gibi’… Dolayısıyla en baştan
beri aşı hakkımızın kamusal bir hak olduğunu söyledik. O yüzden bunu üzülerek
de söylemek isterim, bütün eğitim emekçilerinin aşılanması gerekiyor. Çünkü
eğitim emekçileri olarak kişisel bir özgürlük alanı olarak görmüyoruz. Bir
toplumsal sorumluluk olarak görüyoruz. Çünkü siz kamusal alanda hizmet
veriyorsunuz. Kamusal bir hizmet veriyorsunuz ve toplumsal yaşantıda bizlerin,
birbirimize karşı sorumlulukları var. O yüzden ben bütün eğitim emekçilerinin
hatta öğrencilerimizin aşılanması gerektiğini ve bu oran bir an önce toplum
sağlığını koruyacak düzeye ulaşmasını istiyoruz” dedi.
“OKUL ÇOK CİDDİ BİR
SOSYAL DESTEK”
Okulların bilimsel eğitim dışında, öğrencilere sosyal konularda
da eğitim verdiğine işaret eden Gezici, “Hepimiz çok iyi hissettik, okullarda
olmaktan, öğrencilerimizle olmaktan. Çünkü biz görüyoruz ki okul çok ciddi bir
sosyal destek. Öğrencilerin bize ulaşmadığı zaman, sadece akademik anlamda
söylemiyorum bunu. Her türlü duygusal ihtiyaçları açısından da okul eşsiz bir
örnek. Okulun yerini hiçbir şey, hiçbir çocuk için tutamaz. Öğrencilerimizle
bizim sadece akademik bilgi alışverişi için değil, okul toplumsal yaşantıyı deneyimledikleri
bir alan. Gerçekten her birini çocuğumuz gibi, bu ülkenin yurttaşı olarak, bu
sürecin onlar için kötü işlediğini biliyoruz. Dolayısıyla bir arada olmaktan
çok çok mutluyuz” ifadelerini kullandı.
“BİLİNMEZLİK
MESELESİ, ÖĞRETMENLERİ STRESE SOKUYOR”
COVİ19 ile
karşılaşılan okullarda farklı önlemler alındığını ve bu durumun karmaşaya neden
olduğunu dile getiren Gezici, “Öğretmenler ve yöneticilerin, gerçekten
kendileriyle baş başa kalmış, hiçbir konuda böyle bir öngörülen, önceden
bilinen bir süreç yaşamıyor. Uzaktan eğitime geçmiş, karantinaya alınmış
sınıflar. Ne olacak? Hemen bakıyoruz ki, ‘A okulu’ başka bir uygulamaya
geçiyor, ‘B Okulu’ başka bir uygulamaya geçiyor. Kimisi, ‘EBA TV’den devam
edecek’ diyor, ötekisi diyor ki, ‘EBA’dan canlı ders işlenecek.’ Yani
uygulamadaki o bilinmezlik meselesi, öğretmenleri strese sokuyor. Okul
idarecileriyle öğretmenleri karşı karşıya getiriyor. Okul idarecileriyle
velileri karşı karşıya getiriyor. Biz İl Milli Eğitim Müdürlüğüne salgının
başında bir söylemde bulunmuştuk. Artık okullarda nasıl sorun yaşayacağımız ön
görmemiz lazım ve buna hazırlıklı olmamız lazım” diye konuştu.
“OKUL İDARECİSİNİN
SÜRECİ NASIL YÖNETECEĞİNİ BİLMESİ LAZIM”
Milli Eğitim Müdürlüğü’nün, COVİD tespiti durumunda
uygulanacak hususları belirlemesi gerektiğine vurgu yapan Gezici, “Karantinaya
mı alınacak, karantinaya alındı. İl
Milli Eğitim Müdürlüğü’nün, varsa kafa karışıklığı okul idarecilerini
bilgilendirmesi lazım. Okulların başka
uygulamalar yapmaması lazım. Okul idarecisinin de o süreci nasıl yöneteceğini
bilmesi lazım. İletişim kanallarımızın çok açık ve şeffaf şekilde işletilmesi
gerekiyor. Karar vericilerin kesinlikle öğrencilerin eğitim haklarının ve
eğitim emekçilerinin özlük ve mali haklarını koruyan bir yerden meseleyi
yorumlaması gerekiyor. Biz Milli Eğitim Müdürlüğü’nden bunu da rica ettik,
‘Hocam, bu yorumu burada kapatın.’ Hani ilimizde her okulda farklı bir uygulama
olmasın. Ama biz bu örnekleri de görüyoruz maalesef. Hepimizin sorumluluğu var.
Biz kendimizi azade tutarak söylemiyoruz. Eğitim emekçileri olarak aksayan
süreçlerimi Milli Eğitim Müdürlüğü’müz ile paylaşacağız. Önümüzdeki günlerde,
velilerle birlikte, somut örneklerle birlikte kendisinden randevu talep
edeceğiz. Kendisinde en kısa sürede vereceğini zaten düşünüyoruz. Bizi de kendi
açımızdan bir sendika olarak bu sürece katkı sağlayacağımızı da paylaşmış
olalım” şeklinde konuştu.
