TESUD Bolu Şubesi Başkanı Ahmet Şerafettin Yamaner, “Ulusal birlik ve bağımsızlık kavramları ile en belirgin bir şekilde özdeşleşen tarih kuşkusuz 19 Mayıs 1919 du” diyerek; “Onun içindir ki en büyük devlet adamımız ve komutanımız Mustafa Kemal Atatürk Bu geleceğin güçlü zemini olan Türk gençliğine ve Türk sporculuğuna bugünün anılmasını uygun görmüşlerdir. 19 Mayıs yalnızca Samsun’da, Gazi’nin Samsun’a gelişinden ötürü yerel anlamda “Gazi günü” olarak kutlanıyordu. 19 Mayıs gençlik ve Spor bayramı 1 Haziran 1938 de ulusal bayram olarak kabul edilmiştir. Atatürk 19 Mayıs’ın ya savaşarak ulusal bayram olarak kabul edilmesinden dolayı çok memnun olmuştur milli mücadelenin başlatıldığı yer Samsun’dur.19 Mayıs 1919, Türk ulusunun tarihinde önemli bir yer işgal eder. Bu tarihi yok olmaya mahkûm edilmiş ve tarih sahifelerinden silinmek istenilmiş bir milletin yeniden kurtuluşunun başlangıç tarihidir.
“Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Osmanlı
Devleti’nin felaketlere sürüklendiği karanlık günlerdi.
30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros mütarekesi şartları çok ağırdı. Osmanlı imparatorluğu itilaf devletleri tarafından parçalanma ve taksim görüşmeleri yapıyordu. Millet yorgun ve yoksuldu. Toprakları düşman orduları tarafından işgal edilmişti. Ordunun silahları elinden alınmıştı. Yöneticiler aciz ve kişiliksizdi. Padişah ve hükümet çaresizlik içinde kıvranıyordu. Daha da kötüsü Türk’ün özgürlüğüne kavuşması için bir ümit ışığı yoktu. O sıralarda Çanakkale savaşlarının muzaffer kumandanı Mustafa Kemal Paşa tek çözümün ulus egemenliğine dayanan bağımsız bir Türk devleti kurmak olduğuna inanıyordu.
İstanbul’da yoğun bir etkinlikte bulunamayacağı için, bir
yolunu bulup Anadolu’ya geçmesi gerekti. Mücadelesine orada başlamalı, Kurtuluş
Savaşının meşalesini Anadolu topraklarında ateşlemeliydi. Bunun için de
Anadolu’da uygun bir göreve atanmalıydı. Çok geçmeden 9. Ordu Müfettişliğine
atanması onun amacına ulaşmasını kolaylaştırdı. Bu vazife yalnız askeri olmayıp
müfettişliğin ihtiva ettiği mıntıka dahilinde aynı zamanda mülkidir. (Sivil
yöneticilere de emir verme yetkisi)
Kendisi dahil 23 arkadaşı ile Karadeniz’de Anadolu’da çıkmış olan karışıklıkları düzeltmesi istenmektedir.
Müfettişlik bölgesi Trabzon, Erzurum, Sivas, Van, Erzincan ve Canik Müstakil sancaklarını kapsamaktadır. Diyarbakır, Bitlis, Elazığ, Ankara, Kastamonu vilayetleri ve kolordu komutanlıkları da Mustafa Kemal Paşa’nın direktiflerine uyacaklardır. Merzifon’un Mahmutlu karyesi, Samsun’un Vezirköprü, Samsun-Sivas hattının batı kısmında Bafra yakınlarında Nebyan çeteleri, Çağsur ve Kuşça Köyleri katliamları, kadınlara kızlara karşı işlenen tecavüzler, yakmalar, yıkmalar dayanılacak gibi değildi.
Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışı ile beraber İstanbul
Fatih Meydanı belediye dairesi önünde Halide Edip Adıvar 80.000 Türk ve
Müslüman’ın katıldığı mitingde konuşacaktı. Konuşmaların yapılacağı kürsüye
siyah zemin üzerine ay yıldızlı birer bayrak yerleştiriliyor. Gençlerden
erkeklerin kollarında siyah şeritler, kızlarda göğüslerine siyah rozetler
işlemişlerdi. Bu siyah şerit ve rozetlerin üzerinde “İzmir kalbimizdir” yazıları
vardı. İlk defa kadınlarımız bu mitingde konuşmuşlardır.Halide Edip söz almış
ve;
Müslümanlar, Türkler, Türk ve Müslüman bugün en karanlık gününü yaşıyor. Gece karanlık bir gece fakat insanın hayatında sabah olmayan gece yoktur. Yarın bu korkunç geceyi yırtıp müşaşa Bir sabah yaratacağız. Kardeşler, Vatandaşlar, Ben İslamiyet’in bedbaht bir kızıyım ve bugünün talihsiz fakat aynı derecede kahraman devrinin anasıyım.” diye haykırıyordu.
Mustafa Kemal Atatürk de ileri bir tarihte Samsun’a
çıkışını şu sözlerle ifade ediyor; “Düşmanlar İzmir’e çıktıkları ve bütün vatanı
parçalamaya karar verdikleri günlerdeydi. İstanbul’dan çıkarak Samsun’a
gelmiştim. Bu güzel şehirde yabancı askerler dolaşıyordu. Ahalinin dahil ile
bağlılığı, Merzifon’da bulunan yabancı askerlerle kesilmişti. Karadeniz’e açık
olan bu şehir ve vatanperver halkı düşman donanmasının tehdidi altında
bulunuyordu. Fakat bunlara rağmen ben Samsun’u ve Samsunluları gördüğüm zaman
Memleket ve Millete ait bütün tasavvurlarımın, kararlarımın herhalde kabili
istihsal olduğuna bir defa daha kuvvetle kani oldum. Samsunluların
vaziyetlerinde gördüğüm gözlerinde okuduğum vatanperverlik ve fedakarlık, beni
müspet kanaati ulaştırmaya kafi gelmiştir.” İşte bu sözler, Türk kurtuluş ve
inkılap tarihinin ne zaman başladığını göstermeye kâfidir.
19 Mayıs 1919 Bu tarih, batışı olmayan bir güneşin Bandırma Vapurundan Samsun ufuklarına doğduğu; paylaşılmak, ezilmek ve yok edilmek istenen bir ulusun istiklal aşkının, tüm mazlum uluslara örnek olacak şekilde tarih sahnesine çıktığı gündür.
O zamanlar İstanbul’dan Samsun’a gitmek için tek yol deniz yoluydu. İşgal kuvvetleri Karadeniz’i de kontrol altına aldıkları için Vapurla Karadeniz üzerinden Anadolu’ya ulaşmak hayli riskli bir işti. İngiliz ve Fransız gemileri İstanbul’dan yola çıkan Türk gemilerini ambarlarına varıncaya kadar arıyorlar, sakıncalı gördükleri kişilerin Anadolu’ya geçmesine, ya da silah, mühimmat kaçırılmasına göz yummazlardı. M. Kemal Paşa 41 yıllık gemisi Bandırma ile yola çıkacaktı. 15 Mayıs 1919’da Yunan kuvvetleri İtilaf Kuvvetlerinin desteği ile İzmir’e çıkıyordu.
Yunanlılar kinlerini savunmasız sivillerle az sayıdaki
subay ve askerlerimize kusmuşlardır.
İzmir askerlik dairesi başkanı olan Kur. Alb. Süleyman Fethi ve diğer komutanlar kışla içinde ateş altına alınmışlar, sabahleyin sağ kalanları toplayarak hakarette bulunmuşlardır. Kur. Alb. Süleyman Fethi Beye “Zito Venizelos” diye bağırtmak istemişlerdir. Bağırmayınca süngülenerek kanlar içinde yerlerde süründürmüşlerdir. Aldığı derin süngü yaralarına rağmen ilk anda şehit olmayan Süleyman Fethi o civardaki Rum hastanesine kaldırılmış ve koğuşa yatırılmıştır.
Bu olayı haber alan İzmirli gençlerden Süreyya İplikçi
hemen hastaneye koşmuş, Süleyman Fethi onu görünce gözyaşları içinde ağır bir
sesle başının üstündeki Haçı ve Yunan sancağını göstererek; “Ben bunların
arasında mı öleceğim?” demiştir. Ulusal kurtuluşun önderi Gazi Mustafa Kemal
Atatürk Mayıs’ın 25. günü öğleden sonra yavuklusunu arayan bir sevdalı gibi
hurda bir otomobille Anadolu boşluklarına doğru sarsıla sarsıla yola koyulmuştu
artık. Yokluklar, nifaklar, nankörlükler, isyanlar, sapık düşünceler, bozguncu
davranışlar, dış düşmanlar, emperyalist güçlerle adeta işbirliği yaparak
yığılacak ve fakat genci ve yaşlısıyla, kadın ve erkeğiyle, doğusuyla batısıyla
düşmanlara karşı bütünleşen ulusumuz, güzel yurdu düşmanlardan ayıklayıp
bağımsızlığa kavuşturacaktır.
O, dağıtılmakta olan ordumuzu yeniden oluşturmak, ulusal örgütleri birleştirmek, Anadolu’da kongreler toplamak, Milli kuvvetleri harekete geçirmek için Samsun’a çıkıyordu. İş başında bulunan, Ali Rıza Paşa hükümeti gibi çoğu Kuva-i Milliye’nin amaçlarını benimsemiş olan meclisten, itilaf devletleri rahatsız olmaktaydı.
Sonunda korkulan oldu. İngilizlerin baskısına dayanamayan
Ali Rıza Paşa hükümeti istifa etti. İtilaf devletleri amaçlarına hizmet edecek
bir sadrazam istiyorlardı. Bu da kim olabilirdi? Damat Ferit. Bunun hükümet
kurmasını istemeyen M. Kemal Paşa yurdun her yerinden Damat Ferit Paşa’nın
hükümet kurmaması için telgraflar çekilmesini istiyordu. Karadeniz bölgesinde
faaliyetlerini her geçen gün artıran İngilizler, Ermeni ve Rumlara her türlü
desteği vererek onların daha çok şımarmasına ve karışıklık çıkarmasına sebep
oluyordu.
M. Kemal Atatürk, tüm olumsuzluklar içinde 28 Mayıs Havza
Genelgesi, 21 Haziran Amasya Tamimi, 23 Temmuz Erzurum, 4 Eylül Sivas
kongreleri, 27 Aralık 1919’da Ankara toplantıları ve Anadolu’da yanan çoban
ateşleri ile İkinci Kurtuluş Savaşı başlamış oluyordu. Ulu Önder Mustafa Kemal
Atatürk’ün ateşlediği “bağımsızlık ve özgürlük meşalesi” ulusumuzun kurtuluş savaşında
olduğu gibi bugün de tek ve en güçlü aydınlatıcısıdır. Ulusça daha nice yıllar
ve yüzyıllar onu anacak, izleyecek, anlatacak ve ilkelerini savunacağız. Bu
mutlu ve onurlu günleri bizlere armağan eden bizleri özgürlük ve egemenliğimize
kavuşturan ay yıldızlı bayrağımızı semalarımıza dalgalandıran Ulu Önder ve
silah arkadaşları ile aziz şehit ve gazilerimizin Manevi huzurunda saygıyla
eğiliyoruz. Ruhları şad olsun” şeklinde konuştu.