Haber: Aslı Akış
TMMOB Bolu İl Koordinasyon Kurulu Bolu Şubesi, 17 Ağustos depreminin 22’nci yılına ilişkin bir açıklama yaptı. Açıklamada, 22 yılda olası deprem zararlarını azaltma çalışmalarının kurumların kendiliğinden yaptığı çalışmalardan öteye gitmediği vurgulandı.
Bundan 22 yıl önce, ülkemizin 1939 büyük Erzincan depreminden sonra 20. Yüzyıldaki en büyük ikinci felaketi yaşadığına dikkat çeken TMMOB Bolu İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Erol Perçin; “1999 yılının 17 Ağustos günü Kocaeli - Gölcük merkezli meydana gelen Marmara Depremi ve ardından 12 Kasım’da yaşanan Düzce Depremi büyük bir yıkıma neden olmuştu. 20 binden fazla vatandaşımız bu depremlerde yaşamını yitirmiş, 50 bine yakın vatandaşımız yaralanmış, yüzbinlerce konut hasar görmüş, bölgenin altyapısı tamamen çökmüş, toplam ekonomik kayıp ise 50 milyar doları aşmıştı. O günden sonra hep birlikte haykırmıştık; “Unutmayacağız, unutturmayacağız!” diye konuştu.
“GEÇEN 22 YIL SİYASAL İKTİDARA HİÇBİR ŞEY
ÖĞRETMEMİŞTİR”
Perçin, geçen 22 yılda ve afetler sonucunda can kayıpları, sosyal ve ekonomik travmaların yaşandığını belirterek; “17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nden bugüne geçen 22 yılda, üzülerek görüyoruz ki; meydana gelen depremler ve diğer doğal afetler sonucunda yaşanan can kayıpları, sosyal ve ekonomik travmalar siyasal iktidara hiçbir şey öğretmemiştir. Bilim ve meslek çevrelerince ortaya konan risk ve afet yönetimine ilişkin görüşlere, alınması gerekli önlemlere dikkat çeken açıklamalara itibar edilmemiş, yıllar süren çalışma ve raporlar göz ardı edilmiştir. Bu ihmal ve umursamazlık nedeniyle yıllar içinde yaşanan felaketlerde binlerce insanımız hayatını kaybetmiştir” şeklinde konuştu.
EN ÇOK CAN KAYBI TÜRKİYE’DE
Dünyanın farklı ülkelerinde yaşanan depremleri de anımsatan Erol Perçin, ülkemizde yaşanan depremlerle kıyasladı. Perçin; “2020 yılında dünyanın farklı ülkelerinde 6.5 üzerinde gerçekleşen depremlerin tamamında sadece 13 kişi hayatını kaybederken, bu 13 kişiden 10'u 23 Haziran'da Meksika'da meydana gelen 7.4 büyüklüğünde depremde, 1'i ise 17 Temmuz'da Papua Yeni Gine'de gerçekleşen 7.0 büyüklüğündeki depremde, 2 si de 18 Ağustos’ta Filipinlerde gerçekleşen 6.6 büyüklüğündeki depremde yaşamını yitirmiştir. Japonya, Şili, Endonezya, Yunanistan, Solomon Adaları ve ABD'de gerçekleşen 6.5 ile 6.9 büyüklüğü arasındaki depremlerde hayatını kaybeden kimse olmamıştır.
Sadece 2020 yılında, tüm
dünyada gerçekleşen benzer depremler içinde en çok can kaybının yaşandığı iki
depremin Türkiye'de gerçekleşmesi, Elazığ ve İzmir depremlerindeki kayıp ve
yıkımlar ülkedeki depremlere hazırlığının ne kadar yetersiz olduğunu, ihmal ve
umursamazlığın boyutlarını, siyasal iktidarın “ders almama” direncini, vahşi ve
ahlaksız kapitalizmin felaketleri ranta çevirme becerisini açıkça gözler önüne
sermektedir.” İfadelerini kullandı.
“DEVLET DOĞA KAYNAKLI AFETLERİN OLUŞTURACAĞI ZARARLARI
EN AZA İNDİRMELİ”
“Devletin asli görevlerinden biri doğa kaynaklı afetlerin oluşturacağı zararları en aza indirmek olmalıdır” diyen Perçin; “Bunu sağlamak, temel yaşam hakkının korunması için gereklidir. Kentlerde yapıların yer seçimlerinden başlanarak; üretilen yapıların tüm aşamalarında kamusal denetimin sağlanması gereklidir. TMMOB ve bağlı Odaları eliyle yürütülecek kamusal denetim, deprem ve benzeri afetlere karşı yapılan hazırlıkların başında, devlet politikası olarak yer almalıdır.
Devlet politikası olmaksızın, yurttaşlarımızın bireysel olarak alacağı önlemler, afet durumlarında güvenli ve sağlıklı yaşamak için yeterli değildir. Afetlerin zararlarının en aza indirilmesi için bilimsel ve teknik gerekliliklerin ikirciksiz olarak uygulanmalıdır. Afetler sonrası yurttaşlarımızın üstlenmek zorunda kaldığı büyük acıların, maddi kayıpların engellenmesi başka bir şekilde mümkün olmayacaktır.” diye konuştu.
“ACİLEN ÖNLEMLER ALINSIN”
Ülkemizde yaşanacak tüm afetlere karşı ivedilikle yapı denetim uygulamasını yönlendiren kararların alınması gerektiğine vurgu yapan Erol Perçin; “Depremler başta olmak üzere, afetlere karşı bütünlüklü, sağlıklı, insanca bir yaşam ve çevre için, ülkemizin yeni büyük sosyal afetler, sosyal yıkımlar yaşamaması için gereken önlemlerin ivedilikle alınmasını, yapı denetimi uygulamasını yönlendiren kararlar ve ilgili tüm mevzuatın, TMMOB ve bağlı Odalar, üniversiteler ve ilgili kesimlerin katılımıyla düzenlenmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Siyasi iktidarın mevzuatta yaptığı kabul edilemez değişiklilerle, TMMOB yasasında tanımlanmasına karşın, TMMOB ve bağlı Odalarının, kamu/özel sektör projelerini planlama, tasarım, üretim ve denetleme süreçlerinden dışlanmasını, Odaların üyelerini denetlemesi, sicillerini tutması, mesleki faaliyetlerinin kayıt altına alması, “imzacılıkla” ve sahte mühendislerle mücadelesi gibi mesleki ve kamusal görevlerinin engellenmesini, Odaların kamusal denetim mekanizmasının dışında bırakılmasını tümüyle reddediyoruz. Unutmadık, Unutmayacağız, Unutturmayacağız!” şeklinde konuştu.
“TOMRUK DEPOLARI DEPO YATAKLARINA YAPILMAMALI”