Bolu Haber, Gazete ve Firma Rehberi

Bolu ile ilgili internette aradığınız tüm soruların cevabını bulabileceğiniz internet sitesi.

“ORGAN NAKLİ CANDAN CANA EN GÜZEL HEDİYEDİR”

“ORGAN NAKLİ CANDAN CANA EN GÜZEL HEDİYEDİR”
Organ Bağışı Haftası nedeniyle, İzzet Baysal Devlet Hastanesi Köroğlu Ünitesi Başhekim Yardımcısı Kardiyoloji Uzmanı Muhammed Fatih Bayraktar bir basın açıklaması yaptı.

Organ nakli bekleyen ve hastanede memur olarak çalışan Uğurcan Aydın’la birlikte basın mensuplarının sorularını cevaplayan Bayraktar, organ bağının candan cana en güzel hediye olduğunu söyledi.

HABER: MEHMET FATİH YALINIZ

İzzet Baysal Devlet Hastanesi Köroğlu Ünitesi Toplantı Salonunda basın açıklaması yaparak, Bolu’da ve Türkiye’de organ bağışının önemini anlatan İzzet Baysal Devlet Hastanesi Köroğlu Ünitesi Başhekim Yardımcısı Kardiyoloji Uzmanı Muhammed Fatih Bayraktar, sözlerine organ bağışının tanımını yaparak başladı. Bayraktar şöyle konuştu; “Organ bağışı, Hayatta olan veya ölen bir kişinin daha hayattayken, organ veya dokularını başka hastaların tedavisinde kullanılmak üzere vasiyette bulunmasıdır. Tanım olarak budur. 18 yaşını aşmış olan her birey akli melekeleri yerinde olan herkes organ bağışında bulunabilir. Kadavra için durum biraz daha farklıdır. Canlı vericiler için durum böyle iken, kadavralar için organ nakil koordinatörü tarafından ailenin rızası alındıktan sonra yapılır. Ailenin rızası alınmadan hiçbir şekilde kimsenin organ nakli yapılamaz, organları başkasına bağışlanamaz. Organ nakli aşamasında önemli olan canlı verici veya kadavra olması durumu değiştirir. Canlı verici durumunda kişinin kendi rızası, sağlığındayken vasiyeti yeterlidir. Ancak, kadavrada, bizim ülkemizde daha çok sayısı az olan kadavradan nakil konusundaysa, kişinin beyin fonksiyonlarının geri dönüşümsüz kaybı dediğimiz, beyin ölümü durumu gerçekleştikten sonra o birimdeki organ nakil koordinatörü tarafından kişinin ailesi ile görüşülür, bağış için onayı alınır. Bağış onayı alınmadan ailenin rızası olmadan hiçbir şekilde organ bağışı yapılamaz.”

“Dinimizde esas olan insanı yaşatmaktır”

Organ bağışı konusunda Türkiye’de çekimserlik olduğunu ifade eden Bayraktar, İslam dininde esas olanın insanı yaşatmak olduğunu ve bu bilincin, daha çok insana ulaştırılması gerektiğine vurgu yaptı. Bayraktar, “Ülkemizde maalesef bu konuda çekimserlik mevcuttur. Şu an yaklaşık 22 bin böbrek nakli ve 2 bine yakın da karaciğer nakli bekleyen hastalarımız var. Şu anda mevcut sayımız çok az. Yurtdışında ise durum tam tersi, yurtdışında bizdekinin aksine kadavradan yapılan nakil sayısı daha fazla bizde canlı vericiden yapılan nakil daha fazla. Bu durumun tersine döndürülmesi bizim açımızdan hedeflediğimiz bir şey. Bu durum için de bizim daha fazla halkımızı bilinçlendirmemiz, daha fazla sesini duyurmamız ve insanlara daha fazla ulaşmamız, bunun maddi manevi her türlü boyutundan insanları haberdar etmemiz, çok önem taşımaktadır. Günümüzde farklı sebeplerle sağlığını kaybeden tedavi yolları tükenen pek çok hasta ve hasta yakını hasretle ve ümitle organ nakli beklemektedir. Allah’ın takdir ettiği şekilde fani dünyadan insan göç ederken, hiçbir maddi karşılık olmaksızın organlarını şifa bekleyen bir kardeşine emanet etmesi insani ve ahlaki bir davranıştır. Çünkü dinimizde esas olan insanı yaşatmak, ümide destek olmaktır. Bunu insanlara daha fazla ulaştırabilmeliyiz. Bu bilinci daha fazla arttırabilmeliyiz. Biz de Organ Bağışı Haftası kapsamında bizim de yarın bir gün onların yerinde olabileceğimizi her zaman düşünerek, onların sesini duyurmak ve daha fazla insana ulaşmak, bu bilinci daha fazla arttırabilmek istiyoruz.” diye konuştu.

“Bolu’da azımsanamayacak oranda verici grubumuz var”

Açıklamasının devamında Bolu’da organ bağışının ne durumda olduğunu da anlatan Bayraktar, “İzzet Baysal Devlet Hastanesi olarak donör bir kuruluşuz. Bizim bu konuda alanında uzman ekiple birlikte kadavra nakillerinde özellikle beyin ölümü dediğimiz beyin fonksiyonlarının geri dönüşümsüz kaybı yaşanan hasta durumlarında muhakkak hemen her hasta için organlarını bağışlasın veya bağışlamasın her hasta için muhakkak organ nakil koordinatörümüz hastanın ailesi ile görüşür ve onun nakil için rızasını alır, nakil hakkında bilgilendirir ve süreç bundan sonra başlar. Organ nakli candan cana verilecek en güzel hediyedir. Bolu’da azımsanamayacak oranda verici grubumuz var. Yoğun bakım yataklarımız mevcut, yoğun bakımda beyin ölümü gerçekleşen veya acil servise o vaziyette gelmiş olup yoğun bakıma alınan hastalarımız olmakta. Bunlarla ilgili organ nakil koordinatörü arkadaşımız ve ekibimiz hastayı değerlendirip, beyin ölümü tanısını koyduktan sonra muhakkak ilk yapılan şey, hastanın ailesi ile nakil konusunu görüşmek oluyor. Bu bizim kadavradan nakil dediğimiz gruba girmektedir. Bu hastanemizde rutin olarak yapılan özveri ile yapılan bir işlemdir.” dedi.

“Güzel haberler bekliyorum”

 Bayraktar’ın ardından, organ bağışı bekleyen Uğurcan Aydın konuştu. 5 senedir böbrek hastası olan ve daha önce yapılan nakil sonrasında rahatsızlığı tekrarlanan Uğurcan Aydın da organ naklinin teşvik edilip, insanların bu konuda duyarlı olmalarını beklediğini ifade etti. Aydın şöyle konuştu; “27 yaşındayım. 5 senedir böbrek hastasıyım. Rahatsızlığım 2013 yılında başladı, daha sonra bir nakil oldum, nakil olana kadar diyalize girmem gerektiği söylendi. Üniversite okuyordum ama rahatsızlığımdan dolayı okulu bırakmak zorunda kaldım.

Rahatsızlığımı ilk öğrendiğimde ablamı aradım. Durumumu anlattım, o da hiç tereddüt etmeden böbreğini vermek istedi. Aralık 2013’de nakil oldum. Bu sayede çok fazla diyaliz görmeden tedavi olmuş oldum. Ablam sayesinde ikinci bir şans bulmuştum ancak 2,5 yıl sonra hayatımın şokunu yaşadım. Böbreğim attığı için tekrar diyalize girmeye başladı.

Ben 2,5 yıldır diyalize giriyorum. Benim gibi binlerce insan var. Organ bağışlarına bakacak olursak, yeterli nakil olma durumu kısıtlı. Bizim için zor bir süreç, sürekli diyalize giriyoruz, organ bekliyoruz. Uyumlu olacak mı olmayacak mı bilmiyoruz. Organ naklinin teşvik edilip, insanların organ nakli için biraz daha duyarlı olmalarını istiyoruz.

Nakil öncesinde diyaliz tedavisi görüyoruz. Haftanın 3 günü 4’er saat diyalize giriyoruz. Bu, sizin şehir dışına çıkmanızı ya da herhangi bir aktivite yapmanızı engelliyor. Bunun dışında, diyalizden dolayı tuzsuz ve diyet yemekleri yememiz gerekiyor. Çok fazla sıvı tüketemiyoruz ve 2 diyaliz arası 3-3,5 litre sıvı tüketmemiz gerekiyor. Bu, gerçekten insanı zorlayan bir durum.

Şuanda hala diyalize girmekteyim ve herhangi bir sağlık problemim yok. Yorucu olmamak şartıyla günlük aktivitelerimi yerine getirebiliyorum. Aynı zamanda hastanemizde çalışıyorum.

Ablamdan nakil olan böbrek henüz alınmadı. Hala vücudumda çünkü enfeksiyon ya da herhangi bir sakınca görülmediği için alınmadı.

Nakil için Antalya kadavra listesine yazıldım. Oradan güzel haberleri bekliyorum inşallah.”