Bolu Haber, Gazete ve Firma Rehberi

Bolu ile ilgili internette aradığınız tüm soruların cevabını bulabileceğiniz internet sitesi.

EĞİTİM-BİR-SEN'DEN 'ŞİDDET' TEPKİSİ

EĞİTİM-BİR-SEN'DEN 'ŞİDDET' TEPKİSİ
Bolu Eğitim Bir Sen 1 Nolu Şubesi Başkanı Ahmet Koçak, öğretmenlik mesleğine yönelik şiddet ile ilgili sendika binasında basın açıklaması yaptı.

Eğitim-Bir-Sen üyeleri tarafından Tüm Türkiye'de eş zamanlı olarak 'öğretmene şiddet' konusunda bir açıklama yapıldı. Bolu Eğitim-Bir-Sen üyeleri bir araya gelerek eğitimcilere yönelik yapılan şiddete tepki gösterdi.

Açıklamayı yapan Bolu Eğitim-Bir-Sen 1 No'lu Şube Başkanı Ahmet Koçak, "Şiddet, her geçen gün sayı olarak da yoğunluk olarak da artıyor, farklı faillerle yeni kulvarlar buluyor, en uzağında olması gereken yerlere bile giriyor; toplumsal bağlarımızı çözüyor, geleceğimizi karartıyor. Toplumsal değerlerimiz erozyona uğruyor, insana saygı azalıyor, hürmet yerini şiddete bırakıyor. Karakter eğiticisi, ruh işçisi, geleceğimizin mimarı öğretmenlerimiz, ince bir sanatı icra ederken kaba bir muameleye maruz kalıyor" dedi.

“ASLINDA KAYBETTİĞİMİZ, SEVGİMİZ, SAYGIMIZ, MERHAMETİMİZ, ŞEFKATİMİZ, VİCDANIMIZ, İZANIMIZDIR”

Öğretmenlerin birçok farklı saldırıda hayatını kaybettiğini belirten Ahmet Koçak; “Yusuf Elitaş, 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminde hainlerin kurşunlarıyla şehit oldu. Şenay Aybüke Yalçın, ömrünün baharında, meslek hayatının başında teröristlerin kurşunuyla aramızdan ayrıldı. Necmeddin Yılmaz öğretmenimiz teröristler tarafından yolu kesilerek katledildi. Ayhan Kökmen öğretmenimizi, kendini bilmez birinin saldırısı sonucu, görevinin başındayken şiddete kurban verdik. Gülhan öğretmenimiz, okul çıkışında sokak ortasında sırtından bıçaklandı. Yücel Düzci öğretmenimiz, okul bahçesinde saldırıya uğrayan öğrencilerini korurken, gözü dönmüş saldırganların şiddetine maruz kaldı. Adına kütüphane yaptırdığımız Necmeddin Kuyucu öğretmenimiz, öğrenci kılıklı birinin bıçaklı saldırısı neticesinde hayatını kaybetti. Aslında kaybettiğimiz, sevgimiz, saygımız, merhametimiz, şefkatimiz, vicdanımız, izanımızdır” ifadelerini kullandı.

“94 ÖĞRETMEN VE EĞİTİM ÇALIŞANI ŞİDDETE MARUZ KALDI”

Son iki yılın şiddet verilerine bakıldığında şiddete olan eğilimin giderek daha da tırmandığının altını çizen Koçak; “Eğitim-Bir-Sen olarak yaptığımız araştırmada, son iki yılın fotoğrafı bile şiddet olaylarının nasıl giderek tırmandığını ve yaşananların ne kadar vahim olduğunu göstermektedir. Eylül 2017’den bugüne resmî eğitim kurumlarında 94 öğretmen ve eğitim çalışanı değişen tür ve düzeyde şiddet içerikli eyleme maruz kalmıştır. Şiddet eylemlerinin yüzde 78’i adli soruşturmaya konu edilmiştir. Bu eylemlerin yüzde 58’inin adli soruşturma ve kovuşturma süreci devam etmektedir. Sadece üç vakada tutuklama kararı verilerek sanık/sanıklar tutuklu yargılanmıştır. Sonuçlanan kamu davalarında sadece 5 vakada mahkûmiyet kararı verilmiş, tamamında adli para cezasına hükmedilmiştir. Araştırma bulguları, eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin, bireysel eylemler olmaktan çıkıp yaygın bir sorun hâline geldiğini ortaya koymaktadır. Eğitim çalışanlarına yönelen şiddetin genel ve yaygın bir görünüm arz etmesi, psikolojik ve sosyolojik kökenleri olan toplumsal bir sorun hâline geldiğini göstermektedir. Şiddeti önleyecek önemli bir aktör olması gereken eğitimciler bugün maalesef şiddetin mağduru durumuna gelmiştir. Eğitimcinin itibarını daha da artıracak, konumunu güçlendirecek, onu tehlikelere karşı koruyacak tedbirleri artık almak zorundayız” şeklinde konuştu.

“İMZA KAMPANYASI BAŞLATTIK”

Sendika olarak, şiddet sorununun kaynaklarını kurutacak çözümlerin mutlaka üretilmesi gerekliliğini her fırsatta dile getirdiklerini açıklayan Ahmet Koçak; “Eğitimci, şiddete karşı yasal güvenceyle korunan, kendisi bizzat şiddeti önleyen; eğitim ise şiddeti ortadan kaldıran bir enstrüman olmalıdır. Bunun için, yetkili kişi ve kurumlardan sivil toplum örgütlerine kadar toplumun tüm katmanlarına sorumluluk düşmektedir. Başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere, bütün eğitim camiası, siyasiler, mülki idareler, aydınlar, gazeteciler, aileler bu konuda büyük bir aile olduğumuz şuuru ve duyarlılığı ile sorumlu davranmalıdır. Herkesi ilgilendiren, herkesin ilgili olduğu bir meselede, toplumsal duyarlılık bilinci ve farkındalık oluşturmak için herkesin yapacağı bir şey mutlaka vardır, olmalıdır. Sendika olarak, şiddet sorununun kaynaklarını kurutacak çözümlerin mutlaka üretilmesi gerekliliğini her fırsatta dile getirdik, getiriyoruz. 2018 Mart ayında şiddete karşı etkili caydırıcılık sağlayacak yasal bir düzenleme yapılması talebiyle Türkiye genelinde eğitim çalışanlarıyla birlikte imza kampanyası başlattık ve 520 bin imza topladık. Toplu sözleşme masasına, Kamu Personeli Danışma Kurulu ve Kurum İdari Kurulu gündemine de taşıdığımız talebimizin özü; eğitim ve öğretim hizmeti sunumu esnasında veya verilen eğitim ve öğretim hizmetinden kaynaklanan nedenlerle eğitim çalışanlarına karşı cebir, şiddet veya tehdit kullanan kişilere hapis cezası verilmesi; eğitim kurumlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçunun tutuklama nedeni varsayılan suçlardan sayılması ve şiddet mağduru personele karşı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku kapsamında yürütülmekte olan işlemlerde ve davalarda personelin talebi üzerine bakanlığın hukukî yardımda bulunması noktasında düzenleme yapılmasıdır. Mevcut düzenlemelerin caydırıcı olmadığı, bilakis şiddeti beslediği artık görülmelidir. Sorun üreten bir sistem çare olamaz. Yapılması gereken, medeniyet değerlerimizi merkeze alan bir kültür seferberliğine ve eğitim programına geçmektir. Şu da bilinmelidir ki bir tek sebebi ve kaynağı olmayan şiddet, ancak topyekûn bir duyarlılık ve bilinçle önlenebilir. Varlık ve medeniyet iddiamızı sürdürmek istiyorsak, bu seferberliği başlatmaya ve başarmaya mecburuz, yoksa pırıl pırıl olması gereken kalplerine attığımız karanlık kördüğümlerle hem çocuklarımıza şiddet uygulamış hem de onları şiddete yönlendirmiş olacağız. Eğitim merkezli düzenlemeler ciddi bir duyarlılık ve sorumlulukla yeniden tanzim edilmelidir. Öğretmenlik mesleğine itibar kazandırılmalı, eğitim çalışanlarımız saldırılara açık, korumasız, korunaksız, güvensiz bırakılmamalıdır. Öğretmenlik Meslek Kanunu, bu husus da göz önünde bulundurularak hazırlanmalı ve bir an önce hayata geçirilmelidir” dedi.

“KALICI ÖNLEMLER ALINMAZSA YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR”

Eğitimcilerin ve çocukların her bakımdan korunması gerektiğini söyleyen Ahmet Koçak; “Çocuklarımızı, umudumuzu, geleceğimizi emanet ettiğimiz öğretmenlerimiz her bakımdan korunmalı, etkinleştirilmelidir. Bu kapsamda, değerler eğitimi, aileyi de içine alacak şekilde ve sosyal çevrenin öğrenci üzerindeki muhtemel negatif etkilerinden arındıracak kapsamda yeniden ele alınmalıdır. Çünkü eğer kalıcı önlemler alınmazsa yarın çok geç olabilir. Bugün burada en önemli gündemimiz şiddet fakat tek sorunumuz şiddet değil. Devasa ve dinamik bir yapı olan eğitim camiasının pek çok sorunu bulunmaktadır. Yaptığımız açıklamalar ve çağrılar neticesinde Millî Eğitim Bakanlığı’nın ‘Şiddet Sıfır, Öğretmenler Pekiyi’ sloganıyla atmış olduğu adımı başlangıç açısından yerinde; eğitim çalışanlarına karşı, her türlü şiddete veya tehdide başvuran kişilere yönelik Türk Ceza Kanunu’nda ve ilgili mevzuatta yeni yasal düzenleme yapılması için bakanlıklar arasında iş birliği başlatmasını önemli ve gerekli buluyoruz.  Bu duygu ve düşüncelerle, görevinin başında canice öldürülen eğitim çalışanlarının acısının yeni isimlerle katmerlenmemesi temennisiyle, şimdiye kadar hayatını kaybeden bütün eğitim çalışanlarına Allah’tan rahmet diliyor, şiddet olaylarını sona erdirecek tedbirlerin bir an evvel alınması, yasal düzenlemelerin ivedi bir şekilde yapılması talebimizi bir defa daha haykırıyoruz: Mesleğimiz daha fazla örselenmesin, şiddete çözüm ötelenmesin” ifadelerini kullandı.