Bolu Haber, Gazete ve Firma Rehberi

Bolu ile ilgili internette aradığınız tüm soruların cevabını bulabileceğiniz internet sitesi.

“BEN ŞEHRİN REKTÖRÜYÜM”

“BEN ŞEHRİN REKTÖRÜYÜM”

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alişarlı göreve başladığı süreden bu yana üniversite de ve şehirde gerçekleştirmeyi düşündüğü ve programına aldığı projeleri hakkında bilgiler verdi. 

Üniversitenin şehirle kopuk olduğunu söyleyen ve bunu kırmak için çaba sarf ettiklerini ifade eden Alişarlı, “Ben bir rektörüm ama üniversitenin rektörü değil aynı zamanda şehrin rektörüyüm. Misyonla biz buradayız. Hep biz 2023 hedeflerine doğru yapıyoruz, devletimizin bir çizdiği vizyon var biz ona yardımcı olmak zorundayız, onu takip etmek zorundayız.” dedi.

AİBÜ Rektörü Mustafa Alişarlı üniversite ile şehrin kopuk olmasından kaynaklı bir takım sıkıntıların olduğuna değinerek kamusal sorunların yanında sosyal anlamda yaşanan sorunların çözümü için Prof. Dr. K. Nevzat Tarhan’dan yardım alacaklarını kaydetti.

Bolu’nun doğal güzelliği ile bir turizm kenti olduğunu ve sağlık kenti olma yolunda adım atarak markalaşma yolunda ilerlediğini söyleyen Alişarlı, Üniversiteyi sosyal, sağlık bir arada olmak kaydıyla teknik kısmını ayırarak bir üniversite olması gerektiğini belirtti.

Köroğlu Yazarlık Mektebi’nin çıktılarının olumlu etkileri olacağına dikkat çeken Alişarlı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2017-2018 akademik yıl açılışında “iyi eğiticiler yetiştirin” sözüne çok büyük katkı sağlayacağını ifade etti ve bu bağlamda “Medya Günleri” yaptıracağını söyledi.

İmkânı olursa, Onkoloji ve Sanatoryum hastanesi yapmaya çalışacaklarını müjdeleyen Alişarlı; spor hastanesini de proje kapsamına aldığını bildirdi.

“BİR GÖREVLE BURAYA GÖNDERİLDİK BUNUN FARKINDAYIZ”

Atanarak buraya göreve geldiğini ve 2023 hedeflerine doğru ilerleyip bir misyon ile burada olduğunu belirten AİBÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alişarlı;  “Genelde bana iki şey soruyorlar buraya geldiğimden bu yana hocam Bolu’ya alıştınız mı? Bende kendilerine şunu söylüyorum benim böyle bir problemim yok Bolu bana alışsın diyorum. Hocam iki aydır buradasınız yükünüz hafiflemiştir diye ümit ediyoruz diyorlar bende yüküm hafiflemişse burada ne işim var diyorum. Yani biraz çalışma istekli olduğumu göstermek istiyorum gelenlere. Zaten biz burada seçilmedik atandık yani bir görevle biz buraya gönderildik, bunun farkındayız. Bu dönemin çünkü öyle bir özelliği var.  Yaklaşık 19 aday mı vardı 29 aday mı bilemiyorum belli bir süzgeçten seçildi ve bizi gönderdiler buraya değerlendirmeden sonra, ben bir rektörüm ama üniversitenin rektörü değil şehrin rektörüyüm diye kastım oydu tabi misyonla biz buradayız. Hep biz 2023 hedeflerine doğru yapıyoruz, devletimizin bir çizdiği vizyon var biz ona yardımcı olmak zorundayız, onu takip etmek zorundayız. Zaten bunu gerçekleştirdiğimiz zamanda tüm Türkiye olduğu gibi ayağa kalkacak sadece Bolu değil hep beraber milletçe ayağa kalkacağız. Bunun bilincindeyiz. Tüm programlarımızı buna göre yapıyoruz. Bunu öncelikle söylemek isterim” diye konuştu.

“NEVZAT TARHAN HOCADAN CİDDİ YARDIM ALACAĞIZ”

Şehrin kendine has sosyal soruları olduğuna dikkat çekerek; “Geldiğimde küçük bazı kamusal sorunlar vardı işte onların bazılarına dokunduk şu an yapılıyor, devam ediyor belediye sağ olsun bize destek veriyorlar. Neredeyse bir dediğimizi iki etmemeye çalışıyorlar. Bir diğer noktada geldiğimde buraya duyduğum bazı sorunları var şehrin kendine has, sosyal sorunlarda var birçok yerde olduğu gibi burada da olabiliyor onunla ilgili bazı şeylerimiz olacak. O noktada sadece diyeceğim şu, Nevzat Tarhan hocadan ciddi yardım alacağız. Kendisiyle konuştum. Birkaç kez Bolu’yu bu noktada ziyaret edebilirim, konferans verebilirim dedi. Onu sağlayacağız” dedi.

“ÜNİVERSİTE İLE ŞEHİR KOPUK”

Her türlü elimizden gelen desteği kurumlara vermeye hazırız bunu açıkça söyleyebilirim diyen Alişarlı; “Üniversite ile şehir kopuk. İşte üniversite de bir etkinlik oluyor haberimiz olmuyor. Biz onu hep kırmaya çalışıyoruz geldiğimizden beri. Hatta şehir kent konseyi geldi konuştuk kendileriyle, sağ olsunlar bizlere birkaç nokta pano ilan panosunda yer ayırdılar. Bir şey olduğunda hemen asıyoruz oraya, hemen büyük bir afiş yapıyoruz üniversitemizde şu etkinlik var ama her şeyi duyuruyoruz. O noktada açığı kapattık. Gelen STK’lar olsun, müdürlükler olsun, belediye başkanlarımız olsun, kamu başkanları olsun hepsinin ortak düşüncesi bazı eksiklikler var. Duyduğumuzda eğer üniversite buna katkı verecekse hiç düşünmeden ben varım diyorum. Çünkü az çok gücümüzü biliyoruz burada. Bunlardan biri Boluspor başkanımız gelmişti böyle bir sıkıntımız var, imkân olduğu içinde evet dedik. Belediye başkanımız, hocam şöyle bir açığımız var diyor biz varız diyoruz. Her türlü elimizden gelen desteği kurumlara vermeye hazırız bunu açıkça söyleyebilirim. Onun haricinde bu sefer kendimiz bir şey yapmamız lazım çünkü Allah ömür verirse 4 yıl bu makamı işgal edeceğiz. O süreçte eksik ne biz onu tamamlamamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“TEKNİK KISMINI AYIRALIM

YÖK’teki mülakatında Bolu’nun önemli bir konumu olduğunu ve ikinci bir üniversitenin olmaması için bir sebep olmadığını kaydeden Alişarlı; “Burada gördüğüm noktalardan bir tanesi şu evet 33 bin 500 öğrencim var benim. Bu az bir sayı değil ama buraya da sıkışmış da bir durumdayız bunun genişlemesi lazım. O noktada biz şunu düşündük. Üniversiteyi sosyal, sağlık bir arada olarak teknik kısmını ayıralım bir üniversite olsun. Çünkü bu üniversitenin Bolu’da olmaması için bir sebep yok imkan da var buna veriyor.  Hatta bunu ben YÖK’teki mülakatta da söyledim yani gidersem eğer olursak rektör böyle bir şeye Bolu fırsat veriyor bunu da yapacağım diye orada da söylemiştim. Hakikaten de böyle bir zemini fırsatı da var bunu görmek lazım. Çünkü hem İstanbul hem Ankara arasında bir yer merkezi bir konumu var her yere yakın. O noktada öğrenci çekme potansiyeli olan bir yer, turizm şehri, doğal güzelliği var, sağlık kenti olma yönünde adım atıyor, marka şehir olmaya çalışıyor. Bunların hepsine destek verecek katkı sağlayacak imkânların varsa hepsini sunmak istedik” şeklinde konuştu.

“MEDYA GÜNLERİ YAPTIRACAĞIM”

Köroğlu Yazarlık Mektebinde alınan eğitimler sonucunda bir çıktı sağlamak istediğini ve bunu da iki dergi çıkartarak sağlayacaklarını açıklayan Alişarlı; “Köroğlu Yazarlık Mektebi karşıdan gelen bir teklifti ben hiç düşünmeden yaparız dedim bunu. İyi de yaptığımız kanaatindeyim. Çünkü 130’a yakın öğrencimiz kayıt oldu. Şehirden de kaydedilen var. Çok alandan seçtik. Güzel Sanatlardan, İlahiyat Fakültesinden, Eğitimden, Fen-Edebiyattan, İktisat Fakültesinden, Spor Yüksekokulundan öğrenciler var. Üniversiteyi de temsil eden bir grup var burada kaydedilen öğrenciler içerisinde. Aldıkları eğitim, karikatür, şiir, deneme,  öykü yazarlığı, hikâye yazarlığı var ama oldukça iyi bir ekip olacaklar. Biz bunun çıktıları olsun istedik tamam bu eğitimi alacaklar ama. Bunu yaparken de öğrencilerin bu eğitimi aldıktan sonra iki tane dergi çıkarsınlar istiyoruz. Biri karikatür dergisi, bir diğeri de sosyal ağırlıklı dergi olsun istiyoruz. Aynı öğrenci grubuna medya günleri yaptıracağım inşallah bir hedefimiz de o. İlerde bunun da çıktıları olacak ümit ediyorum bunu sağlayacağız. Biz peki buna niye destek verdik? Buna destek vermekteki amacımızda şu; 2017-2018 yılı akademik açılışta Sayın Cumhurbaşkanımızın aslında bize verdiği bir sorumluluk oldu bu. Bu dönemki ödeviniz “iyi eğiticiler yetiştirin” diye bir cümlesi oldu. Bu yapacağımız yazarlık mektebinden ben buna katkı sağlayacağımızı ümit ediyorum. Çünkü bu saydığım her alan tamda bunu karşılayacak şekilde. O yüzden ona önem veriyoruz” diye konuştu.

“SPOR HASTANESİ PROJESİNİ PROGRAMIMIZA ALDIK”

Bolu’da yeni stadyum yapılacağını fakat bu projeyi spor hastanesi ve sporcuların kamp yapması adına bir ortam sunacaklarını ifade ederek; “Bunun haricinde bu spor kompleksinin yanında birde aynı zamanda spor hastanesi projesini biz programımıza aldık. Onun için imkanımız, yerimiz var. Onu da sağladığımız zaman o bahsettiğim spor tesislerinin yanında işte sporcu hastanesi de var büyük parça kapatacağız aslında biz. O noktada da Bolu iyi bir fırsat sunuyor aslında yani dediğim gibi birçok gelişim yerine yakın.  İstanbul’a baksanız birçok futbol kulübü var,  Ankara’da var, Bursa da var. Çoğu yerde kamp yeri de yok. Tamam, günlük antrenmanlar yapıyorlar ama hadi bir değişlik olsun diye gelecekleri yer Akdeniz sahilleri var oldukça pahalı ve uzak. Ama burada çok daha güzel bir ortamı onlara sunacağımızı düşünüyorum. Onun içinde bir hazırlığımız var” dedi.

“ONKOLOJİ VE SANATORYUM HASTANESİ YAPMAYA ÇALIŞACAĞIZ”

Düşündüklerimizi gerçekleştirebilirsek Bolu’ya ve üniversiteye ciddi katkı sağlayacağımız kanaatindeyim diyen Alişarlı; “Eğer imkân olursa dediğim gibi bazı bakanlıkların illere ait programları var nüfusa göre dedikleri standartlar var. Program içerisinde yine biz onkoloji hastanesi ve sanatoryumu da aldık. Bunları da yapmaya çalışacağız. Eğer tüm bu düşündüklerimizi gerçekleştirirsek hem Bolu şehrimize hem üniversitemize ciddi katkı sağlayacağımız kanaatindeyim”  şeklinde konuştu.

“BAŞARILI BİR PROJE OLDU”

Son olarak daha önce çalıştığı Van’da hazırlamış olduğu projesinden de bahseden Alişarlı sözlerine şu şekilde devam etti: “2007 yılında Van’da yaptığım bir proje onunda hikâyesi şu; o dönem Doğu Kalkınma Ajansı (DOKAP) kurulmuştu. Daha çok Avrupa Birliğinden gelen bütçeli bir programdı bu. Kuş Gribi hastalığı Van’da yaygındı. Vali bey bu alanda bizden bir proje istedi. Ben projeyi hazırladım kendisine verdim. Hocam siz bunu DOKAP’a değil bana ver biz bunu Sağlık Bakanlığına gönderelim dedi. Sağlık Bakanlığına verdik. O zaman 78 bin 700 TL bir destek aldı proje. Proje şu; “ Toplumda Sürdürülebilir Sağlık Bilinci Oluşturma” yani kişilere biz bu proje kapsamında gıda zehirlenmeleri ne onu anlatacağız. Onlardan korunma yollarını göstereceğiz. Kişisel hijyen ve bakım nedir onları anlatacağız, birde bazı beslenme alışkanlıkları vardı oraya ait tütsüleme, aşırı tuzlama, otlu peynir var onların getirdiği bazı riskler vardı birde bazı riskler vardı. Bir de bunları göstermekti bunlar risk ama bunları önlemenin kolay yolları var bunları görün diye. Bir proje yazmıştık. Tabi bu projenin çok çıktıları var. 12 aylık bir projeydi. Biz 9’uncuyda bıraktık o hedefe ulaştık kısa bir zamanda. O 78 bin TL’nin 15 bin TL’si de artmıştı. O proje içerisinde 8 eğitmen arkadaştık. Herkes ücret aldı oradan. Mübalağasız o farklı alanda el broşürü bastık el broşürü de 20 bin adet civarında, kuşe kâğıda, renkli. Şarbon hastalığından, Brucella hastalığından korunma, kuş gribinden korunma, evde mutfak hijyeni, markette alışverişte dikkat edilmesi gereken nelerdir, el yıkama nasıl olmalıdır bu başlıklarda 100 bini aşan broşürler bastık ve dağıttık ücretsiz bir şekilde. Gıda zehirlenmelerinden korunma diye bir kitapçık hazırladık renkli kuşe baskılı. Hatta onun üzerindeki tüm karikatürler orijinaldir. Para karşılığı yaptırdık üniversitemizde bir arkadaş vardı. Hep orijinal resimler de kullandık sıcak olsun diye.  VTR çekimlerimiz oldu bunları öğretmenlere dağıttık. Bir zati ben gittim ilkokulları gezdim. Şehir merkezinde devlet tiyatrolarının yeri vardı orada 20’ye yakın program düzenledik, televizyon programları oldu. Sonuç itibarıyla ben Van’da çalıştım ama İstanbul’da bir dernek Gıda Hijyenistleri Derneği 2007 yılında akademi alanında ödül verdi. Çünkü başarılı bir proje oldu. Özellikle kantinlerde alışveriş özellikle okullarda 2007’de çalıştık ama. Sağlık Bakanlığı onunla ilgili tedbirleri 2012’de almaya başladı. Artık kantinlerde şu tür gıdalar satılmayacak, satma şartları şöyle olacak. o yüzden bizim o projenin ciddi bir katkısı oldu diyebilirim topluma.”

Etiketler: