Bolu Haber, Gazete ve Firma Rehberi

Bolu ile ilgili internette aradığınız tüm soruların cevabını bulabileceğiniz internet sitesi.

ZİHNİYETİN DEĞİŞMESİ LAZIM

ZİHNİYETİN DEĞİŞMESİ LAZIM
Cumhuriyet Halk Partisi Merkez İlçe Başkan Yardımcısı Begüm Tunçel, “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü

CHP Merkez İlçe Başkan Yardımcısı Tunçel açıklamasında; “Hükümet tarafından, kadına yönelik şiddetle mücadele çözülmesi gereken devlet sorunu olarak kabul edilmedikçe, giderek artan toplumsal huzursuzluğu çözmeye yönelik tedbirler alınmadıkça, kadına bakışımızdaki zihniyet değişmedikçe ne yazık ki şiddetin giderek artması da kaçınılmaz görünmektedir” dedi.

 

“KENDİ GÖZLERİMİZ ŞİDDETİN SÜREKLİ OLARAK ARTTIĞINI GÖSTERİYORSA DEMEK Kİ BİR YERLERDE BİR YANLIŞ VAR”

Kadına şiddetin yıllardır konuşulup çözülemeyen bir konu olmasına dikkat çeken Tunçel; “Maalesef yıllardır Türkiye'nin gündeminden hiç düşmeyen, üzerinde çok yazılan, çok konuşulan hatta görevleri arasında bu konunun da yer aldığı bir Bakanlığı dahi bunulan; ancak bir türlü çözülemeyen bir konu. Kadına karşı şiddetle ilgili bu kadar konuşulur, yazılır çizilir, yasal düzenlemeler yapılırken yapılan araştırmalar ve kendi gözlerimiz şiddetin sürekli olarak arttığını gösteriyorsa demek ki bir yerlerde bir yanlış var. Hepimizin başvurduğu bir savunma mekanizmasıdır: Bir sorunla karşılaştığımızda o sorunun kaynağını kendimizde aramaktansa birilerine yahut bir şeylere bağlamaya çalışırız. Sorunun nedeni hep dışarıdadır ve çözmek için de başkası gerekir; ama aklımıza kendimize bakmak gelmez. Bizler çözüm isteriz, yakınırız; ama sorumluluk istemeyiz. Ben istiyorum ki biraz kendimize bakalım” diye konuştu.

 

ACABA BİZLERİN KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ EYLEMLERİNDE HİÇ SORUMLU OLDUĞUMUZ BİR TARAF YOK MU?

Kadının uğradığı şiddet karşısında tepki gösterilmeden sessiz kalanları eleştiren Tunçel; “Kızını ayıplarla, kısıtlamalarla büyütürken oğlunun her istediğini yapan, flört eden kızını cezalandırırken bir kıza laf atan oğlunun davranışını "Erkektir olur o kadar" şeklinde" mazur gören anne babanın. Kadının dayak yediğini, ağladığını duyduğu halde sadece oturduğu yerden yazıklanan yahut bu kadının yardım isteğini "Beni karıştırma kardeşim" diye geri çeviren komşunun. Sokakta hakarete uğrayan, dövülen bir kadının yanından sadece baka baka geçip giden adamların, kadınların. Kızının kocasından dayak yediğini, aşağılandığını, aldatıldığım, maaşını her aybaşı kocasına vermek zorunda olduğunu duyduğu halde "Her evlilikte bunlar olur, koçandır, hele bir çocuğunuz olsun düzelir" diye katlanmasını salık veren annenin. Yaptıkları haberlerde olayın mağdurlarından çok eylemin gerçekleştiriş biçimini ayrıntılandıran yazılı ve görsel basının, kadım yemek yapan, ev temizleyen bir eş ve anne olarak figüre eden programların dizilerin. Ne kadar kaliteli olduğu tartışmalı olmakla birlikte çocuklarımızın zihinlerini sadece tarih, coğrafya, matematikle dolduran; ama ahlakı, öfke yönetimini, sorun çözme stilini öğretmeyen eğitim sisteminin. Olaya ataerkil bakış açısıyla yaklaşıp tarafları evlerine göndermeye çalışan polisin, jandarmanın. Televizyonlara çıkıp hamile kadınların sokağa çıkmasını, dondurma yemesini, toplum içerisinde kahkahayla gülmesini ahlaksızlık olarak niteleyen sapkınların. Ya da; espri adı altında analı bacalı küfür edilmesine tepki göstermeyen benim ya da sizin” şeklinde konuştu.

 

PEKİ YA BU KONUDAKİ YASAL DÜZENLEMELER?

Tunçel, Kadına bakışımızdaki zihniyet değişmedikçe ne yazık ki şiddetin giderek artması da kaçınılmaz olduğunu ifade etti. Tunçel; “Evet, bizim 1998 yılma kadar kadını şiddete karşı koruyan bir yasamız bulunmuyordu. Bu bakımdan 1998 yılında çıkarılan 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun, sadece evli kadınları koruma alması gibi eksiklikleri olmakla birlikte büyük bir adımdır; ancak bu kez de uygulayıcıları konumundakilerin, bilgi eksikliği yahut az önce değindiğim ataerkil bakış açıları nedeniyle yasayı amacına uygun şekilde yorumlayamamaları, örneğin tedbir istekli başvurulan aile hakiminin duruşma açması ve 5 celse duruşma yapmasına karşılık karara varamaması, yasanın eksikleri, amaca ulaşılmasına engel olmuş ve şiddet, bozulan ekonomi, kültürel yozlaşma gibi nedenlerle günden güne artarak devam etmiştir. Arkadan 2012 yılında 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun gelmiştir. Bu yasa ile şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınlar, çocuklar, aile bireyleri ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişiler koruma kapsamına alınmış ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla bir takım koruma tedbirleri sıralanmıştır. İlk yasamıza göre kapsamı daha da genişlemişse de halen uygulayıcıları yeterince eğitemememiz, teknik yetersizlikler ve personel yetersizliği gibi nedenlerle amaca ulaşmaktan çok uzağız. İş, yasa ve yönetmelik çıkartmakla, masa başında bu konuda saatlerce konuşmakla olmuyor. Hükümet tarafından, kadına yönelik şiddetle mücadele çözülmesi gereken devlet sorunu olarak kabul edilmedikçe, giderek artan toplumsal huzursuzluğu çözmeye yönelik tedbirler alınmadıkça, kadına bakışımızdaki zihniyet değişmedikçe ne yazık ki şiddetin giderek artması da kaçınılmaz görünmektedir.

Etiketler: chp kadin siddet bolu il baskani