Bolu Haber, Gazete ve Firma Rehberi

Bolu ile ilgili internette aradığınız tüm soruların cevabını bulabileceğiniz internet sitesi.

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI TÖRENLE KUTLANDI

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI TÖRENLE KUTLANDI
30 Ağustos 1922’de büyük Türk ordusunun Başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının tüm dünyaya vatan savunmasını öğrettiği Büyük Taarruz Zaferinin 98. Yıl dönümünde Anıt parkta tören düzenlendi.


Haber: Aslı Akış

Kutlama Törenine, Bolu Valisi Ahmet Ümit, AK Parti Bolu Milletvekili Arzu Aydın, Garnizon Komutan Vekili Piyade Albay Yavuz Çankaya, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alişarlı,  Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan,  Bolu İdare Mahkemesi Başkanı Turgut Delal, Vali Yardımcısı Ahmet Atılkan,  siyasi parti temsilcileri, kurum müdürleri, şehit aileleri, gaziler, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN MESAJI OKUNDU

Sosyal mesafe kurallarına göre Anıt Park’ta gerçekleştirilen 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın 98. yıl dönümü töreni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 30 Ağustos Zafer Bayramı mesajının okunması ile başladı.

ATATÜRK ANITINA ÇELENKLER SUNULDU

Bolu Valisi Ahmet Ümit, Garnizon Komutan Vekili Piyade Albay Yavuz Çankaya ve Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın çelenklerini sıra ile Atatürk Anıt’a bırakmasının ardından Saygı Duruşu’nda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu.

Törende, Garnizon Komutanlığı adına İkmal Yüzbaşı İbrahim Durak günün anlam ve önemini belirten konuşma yaptı.

“ZAFERİN HER SAFHASI TEK TEK DÜŞÜNÜLMÜŞ”

Yüzbaşı İbrahim Durak; “Bugün Türkiye cumhuriyetinin kurulmasına temel teşkil eden, 30 Ağustos 1922’de kazandığımız büyük zaferin 98’inci yılını ulusça kutlamanın haklı gururu ve heyecanını yaşıyoruz. Asil Türk milleti,  kahraman Türk ordusuyla birlikte varlığına ve vatanına kastedenlere karşı, 98 yıl önce bugün kahramanlık ve şeref dolu tarihinden aldığı kudretiyle yeniden dirilerek topyekûn bir varoluş mücadelesi sonucunda eşine tarihte az rastlanır bir zafer kazanmıştır. Aziz yurduna ve bağımsızlığına kasteden işgal kuvvetleri karşısında Türk ordusunun ortaya koyduğu eşsiz bir eser olan bu zaferin her safhası tek tek düşünülmüş hazırlanmış ve yönetilmiştir.

“SEVR ANLAŞMASI DA ULUSUMUZA DAYATILMIŞTIR”

1900’lü yılların başlarında meydana gelen büyük devletlerarasındaki çıkar çatışmaları dünyada gelişen fikir akımları, sanayi gibi gelişmeler sonucunda Birinci Dünya Savaşı sonunda müfttekilerin aldığı ağır yenilgiler sonucu Mondros Mütarekesi imzalanmış, imzalanan anlaşma ile bin yıldır üzerinde kan dökerek, can vererek yurt edindiğimiz Anadolu toprakları o denemin büyük devlet ve onların maşaları tarafından işgal edilmiş. Ayrıca tarihimize kara bir leke olarak geçen Sevr Anlaşması da ulusumuza dayatılmıştır.

“YA İSTİKLAL, YA ÖLÜM  PAROLASIYLA AYDINLIĞA GİDEN YOLU ARALAMIŞLARDIR”

İşgal güçleri girdikleri her yerde adeta tarihi kinlerini kusarcasına kadınımıza, yaşlımıza, çocuklarımıza dünyada eşine az rastlanır işkence, zulüm ve hakaretlerde bulunmuşlardır. İşte böylesine umutsuz görünen üzerimizde kara bulutların dolaştığı bir ortamda Mustafa Kemal Paşa ve onun dava arkadaşları bağımsızlık meşalesini yakarak  “Ya İstiklal Ya Ölüm”  parolasıyla aydınlığa giden yolu aralamışlardır.

Bu bağımsızlık ve aydınlık mücadelesinin ilk hedefi, son neferine kadar düşmanı güzel ve kutsal vatanımızdan atmak şeklinde belirlenmiştir. Özellikle Sakarya Meydan Muharebesi de hedefimize ulaşmaya muktedir olduğumuzu, milletimizin istiklali uğruna kanının son damlasına kadar mücadeleye devam edeceğini ispatlamıştır.

“BÜYÜK ZAFER İLE DÜŞMANA SON DARBE DE VURULDU”

Artık dünyanın en kahraman, en savaşçı milletine düşen görev düşmana son darbeyi vurmak olmuştur. Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutanlığı altında, Türk kuvvetleri düşmana beklemediği bir yerden taarruza geçerek stratejik sahada düşmanı aldatmayı başardı. Avrupalıların 5-6 ayda geçilmez dediği afyon mevzilerini 3 günde geçerek 30 Ağustos’a gelindiğinde düşman kuvvetlerinin önemli bir bölümünü imha etti. Bu büyük zafer ile düşmana son darbe de vuruldu. Ardından icra edilen takip harekâtıyla da 9 Eylülde düşman İzmir’de denize döküldü.

Dünya tarihçileri büyük taarruz için şu ifadeyi kullanmışlardır. “Türkler Mohaç Meydan Muharebesinden yüzyıllar sonra yine parlak bir imha muharebesi kazandılar” bu muharebelerde Türk ordusu çok kısa bir sürede kendisinden üstün düşman kuvvetlerinin büyük bölümünü imha ve esir etmiştir. Askeri açıdan bir diğer önemli huşu da günün Şartlarında bir ordunun, 10 günde 500 km’lik mesafeyi yaya olarak ve savaşarak kat etmesidir.

“30 AĞUSTOS’UN GERÇEK ANLAMINI DUMLUPINAR’IN ÇAL TEPESİNDE GÖRÜRÜZ”

30 Ağustos’un gerçek anlamını ve önemini Büyük Zafer’in ikinci yıldönümünde Dumlupınar’ın Çal tepesinde yapılan törende Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği söylevde görürüz; “ Hiç şüphe etmemelidir ki, yeni Türk Devletinin, genç Türk Cumhuriyeti’nin temeli burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır”. “Harpler, yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir. Meydan muharebesi, milletlerin bütün varlığı ile ilim ve fen alanlarındaki yükselmeleriyle, ahlaklarıyla, kültürleriyle kısaca bütün maddi ve manevi kudret ve faziletleriyle çarpıştığı bir imtihan meydanıdır.”

“ZAFER TÜRK TARİHİNE ALTIN HARFLERLE YAZILDI”

İşte kazanılan zaferi muhteşem kılan unsur, harbin; kadın, çocuk, yaşlı demeden milletçe topyekûn bir savaş olarak icra edilmiş olmasıdır. Türk ulusu bu meydandan da Ulu Önder’inin liderliğinde alnının akıyla çıkmayı başarmıştır. Türk tarihine altın harflerle yazılan bu zaferin günümüze kadar yansıyan çok önemli siyasi ve askeri sonuçları olmuştur ve bu sonuçların günümüze de yansımakta olduğu gözlenmektedir. Bu zaferle, Türk ulusunun son neferine kadar yok edilmedikçe, Türk’ün istiklalinin elinden alınamayacağı, Türklerin yalnız askeriyle değil, milletiyle topyekûn olarak savaştıkları bir kere daha ispatlanmıştır.

“TÜRK ORDUSU’NA “SİLAHLI KUVVETLER GÜNÜ” OLARAK ARMAĞAN EDİLMİŞTİR”

30 Ağustos Zaferi, Türk Ordusu’na “Silahlı Kuvvetler Günü” olarak armağan edilmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri ülkemizin huzur ve bekasını sağlamak, bölgemizde ve dünyada sürekli barışın tesisine katkıda bulunmak için tarihinden ve milletinden aldığı güçle, modern harp silah ve teçhizatıyla, güçlü ve dinamik personeliyle, ulaştığı yüksek eğitim seviyesiyle, azimli ve kararlı komuta kademesiyle, dostlarının ve ülkemizin güvencesi, düşmanlarımızın korkulu rüyası olmaya devam etmektedir. Dünyanın sayılı askeri güçlerinden birisi olan silahlı kuvvetlerimiz her zaman, her yerde ve her şartta verilecek görevleri ifaya hazırdır.

“MİLLİ EGEMENLİK, MİLLİ ŞUUR VE TAM BAĞIMSIZLIK REHBER OLMAYA DEVAM EDECEKTİR”

Milli Egemenlik, Milli Şuur ve Tam Bağımsızlık esasına dayanan Atatürk İlkeleri, bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de Türk Silahlı Kuvvetlerimize rehber olmaya devam edecektir. Bu kutsal ve tarihi gün vesilesiyle ulusça başta Ulu Önder Atatürk olmak üzere, dava arkadaşları ve aziz şehitlerimizi rahmetle anıyor, hatıraları önünde bir kez daha saygıyla eğiliyor, şükranlarımızı sunuyoruz. Ruhları şad olsun” ifadelerini kullandı.

Anıt Park’ta düzenlenen tören Garnizon Komutanlığı adına İkmal Yüzbaşı İbrahim Durak günün anlam ve önemini belirten konuşmasının ardından sona erdi.