Mehmet Emin Güz
basın mensuplarının sorusu üzerine il başkanlığı belirmeme sürecinden,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la yaptığı görüşmeye kadar geçen süreç
hakkında açıklamalarda bulundu.
Mehmet Emin Güz,
yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı; “Önce bundan önceki süreci değerlendirmek lazım. İlk kongre tarihi verildiğinde ben 2. Bir
aday olarak çıkmıştım. Seçim yapılmasını bekliyorduk. Ancak, genel
merkezimizin vermiş olduğu bir karar ile kongre tarihi iptal edildi. Bunun
üzerine, temayül yoklaması yapıldı. Temayül yoklamasında sizin de bildiğiniz
üzere, ben birinci olarak çıktım. Daha sonra genel merkezimiz başka
istişarelerde bulundu, milletvekillerimizle görüştü. Eski milletvekilleri ile
görüştü ve neticede bir liste hazırlandı. Hazırlanan listede temayüle girmeyen
arkadaşlar da dâhil edildi ve Cumhurbaşkanımızla görüşmeye gittik.
Cumhurbaşkanımızla yapmış olduğumuz görüşmede biz son derece sıcak, güzel,
insani bir ortamda görüşme gerçekleşti.”
“Cumhurbaşkanı ile altıncı görüşmem”
Zaten benim
Cumhurbaşkanımızla siyasete başladığımdan beri altıncı görüşmem. Belki kısa
sürelidir, uzun aralıklıdır ama daha önceden birçok görüşmem olduğu için
kendisi ile de bu anlamda insani görüşmelerimiz oluyor tecrübem var. Bütün özel
görüşmeler bittikten sonra Nurettin Doğanay Bey gelmişti. O mülakatta yoktu,
çağırılanlar arasında değildi. Daha sonra helalleşmek için geldiğini öğrendik.
Mustafa Ataş Bey tarafından helalleşmek için çağrıldığını öğrendik. Sadece
mülakata girenlerle ilgili bir değerlendirme yapıldıktan sonra o da çağırıldı.
Bu arada, konu artık toplu olarak açıklama aşamasına geldi. Kimin aday olacağı
konusu açıklanma aşamasına geldi. Bu aşamada, hep beraber girdik
Cumhurbaşkanının yanına. Cumhurbaşkanımız önce biz mevcut il başkanımızla devam
etme karar aldık diye bir beyanda bulundu. Biz hayırlı olsun dedik.
“Her kesimle ilgili değerlendirmede
bulunuyorum”
Daha sonra bana
dönerek, konuşmaya başladı. Bir takım tweetler paylaşıyorsunuz saçma sapan
tweetler paylaşıyorsunuz dedi. Nasihat mı veriyor tam anlayamadım. Daha sonra
Meral Akşener’den bahsetti. Meral Akşener’in durumunu görüyorsunuz size ne
Meral Akşener’den dedi. Doğrudan bana dönüp konuşmaya başlayınca ben bana
söylediğini anladım. Ben o anda şaşırma ifadesi gösterdim. O zaman benim
konudan haberim olmadığını anladı ve dedi ki; siz il başkanlığı yapmış aynı
zamanda kurucusunuz. Yapmış olduğunuz paylaşımların önemi büyük. Bu anlamda
lafın nereye varacağını bilerek paylaşım yapın dedi. Peki efendim dedim ve
konuyu kapattık. Ben sonradan öğrendim ki, benim Devlet Bahçeli’ye karşı Meral
Akşener aday olduğunda sadece Meral Akşener değildi tabi, Koray Aydın ve birkaç
aday daha vardı. Onlar aday olduğunda biliyorsunuz benim köşe yazarlığı vasfım
da var. Zaman zaman değerlendirmelerde bulunuyorum ve her kesimle ilgili
değerlendirmelerde bulunuyorum. Bu tür rekabet ortamlarında Türk siyasetini
kalitelileştireceğine ilişkin bir tweetim var. Bu dışarıdan gözlemci olarak
atılmış bir tweet. Yoksa benim çizgim belli. Zaten 20 yıldan beri Fazilet
Partisinden başladı, AK Parti’ye kadar devam etti. Zaten ideolojik olarak da
İyi Parti ile herhangi bir kesişme noktamız yok.
“Bilgi kirliliği üzerine
oluşturulacak siyaset ilkelerimizle bağdaşmıyor”
Ancak buna
rağmen bunun bu şekilde iletilmesi ve benim İyi Partiye daha önceden kayıt
olduğum, sonradan da çıktığım AK Partiye döndüğüm şeklinde tweetlerin de bunun
destekçisi olduğu şeklinde bir bilgi kirliliğinin oluşturulması oldu. Tweet
üzerinden söylenenler, arkasını doldurmak. Diyorsunuz ki, şunları yapmıştır,
Meral Akşener’in partisine girmiştir, AK Partiden istifa edip oraya geçmiştir,
oradan çıktıktan sonra AK Partiye gelmiştir. İşte burada da bundan önceki
tweetler vardır dediğinizde, o zaman o bir delil mahiyetinde oluyor. Ama asıl
olan arka plandaki bilgi kirliliği. Siyasetin bu noktaya gelmesi, bilgi
kirliliği üzerine oluşturulacak bir siyaset anlayışı ilkelerimizle çok
bağdaşmadığını ifade etmek isterim.
