Bayram ayrıca Türkiye Kamu Sen olarak beklentilerinin,
davanın yeniden görüldüğünde “Andımız”’ı kaldıran yönetmelik hükmünün iptal
edilmesi olduğunu ifade ederek, Türk Eğitim-Sen olarak, bu bilinçle en kısa
sürede okullarımızda ‘Andımız’ı gür bir sesle okumayı temenni ediyoruz.” dedi.
Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı
Erhan Bayram ‘Andımız’ ile ilgili bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada, andımızı en kısa sürede okullarda
okumak istediklerini belirterek, ‘Andımız’a karşı açıklamalar yapan Memur-Sen’i
de sert bir dille eleştirdi. Erhan Byarma yaptığı açıklamada şu ifadelere yer
verdi:
Devletimizin kuruluşunun 10. yılında hazırlanarak uygulamaya
konulan “Öğrenci Andı” 2013 yılında “Demokratik Açılım” bahanesiyle uygulamadan
kaldırılmıştı. Bu garabet karara karşı Türkiye Kamu-Sen olarak genel merkez
düzeyinde hukuki süreci başlatmıştık. Bir dizi engellemelerin ardından bugün
itibariyle Danıştay 8. Dairesi dava sürecinin önündeki engelleri kaldırdı. Bu
konudaki beklentimiz, dava yeniden görüldüğünde “Andımız”’ı kaldıran yönetmelik
hükmünün iptal edilmesidir.
“UYARMIŞTIK”
Ülkemizde 80 yıl boyunca bazı küçük değişikliklere
(1972,1997) uğrayarak 2013 yılına kadar gurur, onur ve büyük bir sevgiyle
okunan “Öğrenci Andı”nın kaldırılması baştan sona yanlış bir karardır. Türk
Eğitim-Sen olarak bunu o günlerde de kararlılıkla ve yüksek sesle dile
getirmiştik.
Ortaya çıkan yeni durum neticesinde “Andımız”ın
kaldırılmasına zemin hazırlayan şer odakları ve sözde “Memur Sen”dikası koro
halinde “Andımız” üzerinden Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu değer ve
felsefesine saldırmaktadır. Temel işlevi kamu çalışanlarının haklarını savunmak
olan bu sendikal yapı, memurun taleplerine kulaklarını tıkamış, etnik ve
ideolojik saplantılarının esiri olmuştur.
Bu sözde sivil toplum örgütünün en üst düzey yetkilileri gerek basın
açıklamalarında, gerekse sosyal medya paylaşımlarında Türk’e, Türk Milletine
olan kin ve nefretlerini açık ve dolaylı olarak ifade etmekten çekinmemektedir.
Son dönemde yaşanan eğitim, sağlık, ekonomi ve siyasetteki birçok sorunu
görmeyen, görmek istemeyen bu zihniyete; memurun
-3600 ek gösterge talepleri için,
-Öğretmenlerin itibarı için,
-Parçalanmış öğretmen aileleri için,
-Çatır çatır kul haklarının yendiği mülakatlar için,
-Eğitim çalışanlarının kaybolan özlük hakları ve yaşadıkları
geçim sıkıntısı için yapmadığı eylemi, söz konusu “Öğrenci Andımız”
olunca yaptıran sebep nedir?
“PKK JARGONU
KULLANILMAKTADIR”
Türk milletinin birliği ve dirliğini sağlayıcı gelişmeler
olduğunda en galiz ifadelerle bu kutsal değerlere saldırmaktadırlar. Bu yapının
“Andımız” hazımsızlığı neyin tezahürüdür.
Yaptıkları basın açıklamasında, dedelerimizin, babalarımızın ve bizlerin
gururla okuduğu “Türküm, Doğruyum, Çalışkanım, payeleri ile başlayıp Ne Mutlu
Türküm Diyene! veciz ifadesiyle son bulan “Andımız”a ilişkin ifadeleri
şöyledir: “Gerici, baskıcı, militarist, totaliter zihniyetin ürünü olan Öğrenci
Andı.”
Din, dil, soy, kültür, coğrafya, ülkü ve ideal birlikteliği
gibi bir çok unsuru kapsayan ve sosyolojik bir olgu olan milliyetçilik
kavramını, kabile algısından öte idrak edemeyen bu hastalıklı sığ zihniyet,
FETÖ ve PKK gibi yapıların ülkemize yaymak istediği düşünce virüslerinin
uzantısıdır. Bu anlayış 2013 yılında gerçekleşen andımızın iptalini, “çözülme süreci”nin bir kazanımı olarak
görmektedir. Bu sürecin sonunda bombaların, hendeklerin vatan toprağını esir
almaya çalıştığı unutulmamalıdır. O günlerde büyük bir heyecanla Ağrı
meydanlarında “ Çözüm sürecini hayvanlar bile anlamış ama bazı insanlar
anlamıyor.” diyerek konuşan zatla bugün
bu açıklamaları yapan kişi ve zihniyet aynıdır ve değişmeyecektir.
Oysaki o günlerde 337 asker, 182 polis ve 13 korucu olmak
üzere 532 güvenlik görevlisi şehit olmuş, şehitlerimizin, 22’si daha doğmamış
toplam 513 çocuğu yetim kalmış, 76 şehre 238 ilçeye şehit acısı düşmüştür. O
günlerde biz bunları defaatle söylememize rağmen anlaşılamadık.
“15 TEMMUZDAN DERS
ALINMALIDIR”
Bu sürecin devamı olarak 15 Temmuz 2016’da milletimizin
gördüğü en büyük ihanet girişimi vuku buldu. Bu sefer ismi FETÖ idi ancak emeli
aynıydı. Aziz Türk milletini bölmek, parçalamak ve yok etmekti. Hafızalarımızı
yokladığımızda o gün bizi bir araya getiren ortak değer Atatürk’ün şahsiyetinde
vücut bulan vatanseverlik hissiyatıydı. Ülkenin tüm şehirlerinde kurulan
demokrasi meydanlarında “Ne Mutlu Türk’üm Diyene!” nidaları
yükselmekteydi. Yine o gün yapılan açıklamalar dikkatle incelendiğinde
hükümetimizin Ulu Önder Atatürk’e ve onun kurduğu Cumhuriyete övgüleri yer
almaktaydı.
FETÖ yapısı ve tehdidi belki bertaraf edilmiş gibi
gözükebilir ancak Andımıza yönelik yapılan bu saldırılar, “FETÖ; ruhu,
kokusu, düşüncesi ile bir kripto damar halâ malum yapı içerisinde varlığını
sürdürmekte midir?” sorusunu akıllara getirmektedir.
“MALUM SEN
YÖNETİCİLERİ, 81 İLDE EYLEM KARARI ALIRKEN ÜYELERİNİN FİKRİNİ SORMUŞ MUDUR?”
“Öğrenci Andımız”ın okullarda tekrar okutulmasına
karşı çıkan ve tüm şehirlerde gerçekleştirilen bu eylem kararı, Malum
Sen’dikanın maskesini düşürmüş, asıl amacını açık seçik ortaya koymuştur.
Ayrıca Malum-Sen’in almış olduğu bu eylem kararı, Türk
Devleti’nin kurucu değerlerine bağlı, Türk Milleti ve Cumhuriyetimizin kurucusu
Ulu Önder Atatürkle hiç bir sorunu olmayan fakat geçmişte çeşitli sebeplerden
dolayı bu sendikaya bir şekilde üye olmuş yüz binlerce kamu çalışanını
incitmiş, vicdanlarını yaralamıştır.
Gelecekte tarih ve Türk Milleti bu tavrı hiç de hoş
hatırlamayacaktır.
Malum-Sen’e tavsiyemiz bu yanlış tutumlarından bir an önce
vazgeçerek kendileri gibi düşünmeyen üyelerini zan altında bırakmamalarıdır.
Aksi takdirde; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu değerleriyle sorunu
olmayan ve “Türküm, Doğruyum” demekten gocunmayan fakat yukarıda
belirttiğimiz gibi herhangi bir sebeple bu malum sendikaya geçmişte üye olmuş
tüm kamu çalışanlarımız, bu vebale ortak olmamak adına ve öncelikle vicdani
sorumlulukları gereği istifa etmek suretiyle kendilerini bir an önce bu yapıdan
kurtarmalıdır.
“ANDIMIZIN OKULLARDA
OKUTULMASINI DESTEKLİYORUZ”
Malum yapı açıklamalarında yargının görev alanını aştığından
bahsetmektedir. Oysaki bize göre tam görevini yaparak milletinin ve devletinin
bekası noktasında karar vermiştir. Verilen karar tam bir ders niteliğindedir.
Verilen kararda, “Atatürk Milliyetçiliği” vurgusuna, “Türk
Milli Eğitiminin Amacına” ve “Türk” kelimesinin kapsayıcılığına yer
verilmiştir. Bu gerekçeyi her kesimin dikkatle okumasını özellikle malum
sendikanın yöneticilerinin tekraren okumasını ve anlamasını tavsiye ederiz. Bu
yapının Türk’ü, Türklüğü, vatanı, milleti, devleti, bayrağı anlama konusundaki
ümidimiz oldukça azdır. Dün ve bugün yaptıkları açıklamalar bizlere bunu
düşündürmektedir.
Ülkemizin içerisinde bulunduğu zor koşulları dikkate alarak
bugün her zamankinden daha çok beraberliğe ihtiyaç duymaktayız. Çevremizdeki
sınırların değiştiği bu kritik süreçlerde milli olma mefkûresi tek çıkar
yolumuzdur. ‘Türk’ kelimesinin bir ırkın
değil, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan dili, ırkı, rengi,
cinsiyeti, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi ne olursa olsun tüm
vatandaşların bir araya gelerek oluşturdukları, herkesi kapsayan ve kucaklayan
milletin ortak adıdır. Türk Eğitim-Sen olarak, bu bilinçle en kısa sürede
okullarımızda Andımız’ı gür bir sesle okumayı temenni ediyoruz.
Türk Eğitim-Sen olarak, eğitim ve bilim çalışanlarının
haklarını her zaman ve koşulda savunmaya devam ederken, sorumlu sendikacılık
anlayışımız gereği millî ve manevi hassasiyetlerimizi kararlılıkla
sürdüreceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.
Ne Mutlu Türk’üm Diyene…