Dolar
ABD Doları 34.1048
Euro
Euro 38.0948
Sterling
Sterling 45.3949
Altın
Altın 2841.2000
BOLU AZ BULUTLU
24,7
AZ BULUTLU

“BUGÜNLERE BOLUSPOR SAYESİNDE GELDİK”

“BUGÜNLERE BOLUSPOR SAYESİNDE GELDİK”

Boluspor Başkanı Necip Çarıkcı, Rıdvan’la görüşüp Boluspor
Dergisi için röportaj randevusu aldı ve Boluspor Dergisi Genel Yayın Yönetmeni
Mehmet Özden Engin bu röportajı Rıdvan’ın İstanbul’daki Beykoz Konakları’nda
bulunan evinin sosyal tesislerinde gerçekleştirdi. Futbol Şube Sorumlusu Hakkı
Öztabağ’ın da bulunduğu bu buluşmada, Rıdvan’a Boluspor’da giydiği 8 numaralı
forma ile Bolu’nun doğal ürünlerini içerisinde bulunduran hediye paketi
sunuldu.
  Boluspor atkı ve formasıyla
objektiflere poz veren Rıdvan, kendisiyle yapılan söyleşide Bolu anılarını
tazelerken oldukça duygusal anlar yaşandı.


“Boluspor’a geliş maceranı ve Bolusporlu günlerini bizlere
aktarır mısın?” şeklinde başladığımız sohbette Rıdvan, o eski günlere dönüp
Bolu’daki anılarını hatırlayınca çok mutlu oldu, kah sevindi, kah hüzünlendi,
yıllar sonra bire bir gerçekleştirdiğimiz bu sohbette, Boluspor’un kalbinde çok
ayrı bir yere sahip olduğunu söyledi.


“HEDEF BÜYÜTMEK
GEREKLİ”


Ben Boluspor’a gelişimi ve Bolusporlu günlerimi gurur
duyarak ve yeni yetişen gençlerimize örnek olsun diye her fırsatta, her ortamda
anlatmaya çalışıyorum. Öğretmenlik çok kutsal bir meslek ve hem de lobi
aslında. Ben üniversitelere panellere giderken, öğrencilere ileriki
yaşlarınızda en çok ne olmak istiyorsunuz dediğim zaman, Anadolu’da özellikle
‘öğretmen’ diyorlardı. Öğretmenlik gerçekten çok kutsal meslek. Biraz daha
hedef büyütülerek gösterilmesi, hizmet verilmesi gerekiyor diye düşünüyorum
ancak futbolculukta da meslek olarak yapıldığında, her zaman hedef büyütülerek
bu mesleğe yönelmek gerekir. Ben bunun önemini rahmetli hocam Kemal Dirikan’dan
öğrendim. Bunda da Boluspor vesile oldu bana.


“BOLUSPOR MACERAM
BAŞLIYOR”


Her çocuk gibi bizim de Nazilli’deyken büyük bir futbol
hayaliyle başladı yaşamımız, Nazilli sokaklarında. Muğlaspor’a gittim amatör
kümede ve şunun altını çizmekte fayda var, yeni kuşak bilmez, Süper Lig vardı
bir de bir altında bir lig daha vardı. Yani şu andaki 1.Lig, Boluspor’un
oynadığı lig. Onun altında profesyonel lig yoktu, direkt amatör lig vardı. Yani
2B, 3.Lig, BAL filan yoktu. Tabii ki Muğlaspor’da 1980 yılında oynarken benim
için Süper Lig’de oynayan Boluspor büyük hayaldi. Bana zor gözüküyor, çünkü ben
yerel ligde oynuyorum, Türkiye şampiyonasında rahmetli Bolulu Cahit Sinan hocam
Allah rahmet eylesin, bende emeği çoktur kendisinin. O geldi, beni Ankara’da
Muğlaspor maçında görüyor ve hemen raporu veriyor, o zaman Boluspor gençlere
yatırım yapan bir kulüp. Türkiye’nin örnek kulübü. Muğla’ya döndük, hiç unutmam
rahmetli Altan Doyran ağabey geldi, bana Boluspor için transfer teklifi yaptı.


“CEPTE 10 TL VAR, 3
MİLYON TEKLİF EDİLDİ”


Benim cepte 10 TL para var, Altan Doyran bana 3 milyon TL
teklif yapıyor, 1.5 milyonu da peşin diyor. Rahmetli Altan abi, bir Mercedes’le
gelmişti, hiç unutmuyorum. Bu arada da lise sonu bitirmişim, bir alt ligde
Antalyaspor var onlar da bana 5 milyon TL teklif yapmıştı. Ben de kendi kendime
Muğla’ya da alıştım filan diyorum ve amatörden bir üst lige çıkmıştık. Hocama
da ben ‘Antalya’ya gideyim, Bolu zor, Boluspor Süper Lig’de ve orada da büyük
takımlar var’ diyorum, daha çok gencim de… O da bana, ‘Yok, sen buraları aştın,
sen direkt Bolu’ya git, az paraya git ama Bolu’ya git’ diyordu.


“HEDEFLERİM İÇİN
BOLU’YA GELDİM”


Uzatmayayım, Altan abi aldı arabaya, koydu beni Bolu’ya öyle
geldik. Dediği gibi paramı da verdi. Parasından değildi Boluspor’u seçmem,
hedeflerim içindi. Hiç unutmuyorum, ilk kazandığım parayla anneme bir ev
alacağım diye söz vermiştim ve o parayla anneme Denizli’de bir ev aldım. Amatör
kümeden böylelikle bir anda Süper Lig takımı olan Boluspor’a adım atmış oldum.


O zaman Boluspor’da yıldız olan Halil İbrahim abi
Ankaragücü’ne gitmiş, Japon Rıdvan abi son dönemleri olduğu için bırakmışlar.
Boluspor öyle böyle değil tam bir efsane kulüptü. Boluspor Türkiye’nin en
önemli kulüplerinden, camialarından bir tanesidir. Konumu ne olursa olsun çok
önemli bir kulüptür. Gittiğimde 18 yaşımdaydım, tabii heyecandan ölüyorum.


AMATÖRDEN SÜPER
LİG’E…


Aynı yılın Mayıs ayında toprak sahada, amatör kümede
oynarken birden bire Süper Lig’e geldim. ‘Aman Allahım ben nereye geldim?’ diye
geceleri heyecandan uykularım kaçıyordu. Bolu’da öyle bir ortamla karşılaştım
ki, ha Muğla, ha Bolu. Şehir olarak söylemiyorum; tam bir Anadolu kenti.
İnsanların bağrına bastığı bir kent. İdris Usta, Bayram Usta en güzel yemekleri
yapıyorlar. Küçük bir cadde, caddede herkes bizi pastanesinde ağırlıyor,
dişçisi gel dişini yapayım diyor, berberi gel saçını keseyim diyor, işte öyle
bir yer. Allahım ne güzel bir yere geldim diyorum. Bunlar tabi benim gelişimim
için önemli şeyler. Yeteneğiniz yetmeyebilir, çevre, uyum tabii ki çok önemli.


“AKİDE ŞEKERİ
VERDİLER”


Boluspor’la Bolu’da ilk antrenmana çıktık. Sercan ile ben,
en genç olanlar, Sercan benden 1 yaş daha büyük ama takımda, Minas, Mehmet
Akdülger, Selahattin abi, İbrahim Destici, Nuri abi, Çetiner abi, Büyük
İbrahim, Serbay, Erdem abi, Ahmet abi gibi önemli isimler var. Hatta ben Erdem
abi ile Ahmet abinin evinde kalıyordum, onlar beni çocukları gibi görüyorlardı.
Kaleci İlker abi, Süleyman, sonra kaleci Abdullah Gerz vardı. Acayip bir ortam
burası benim için. Süper güçlü bir kadro vardı. Bu arada ebediyete göç eden
Nuri abime, Çetin abime, Büyük İbrahim’e Allah’tan rahmet diliyorum. Onlara çok
üzüldüm, erken kaybettiğimiz büyük değerler, nurlar içinde yatsınlar. O zaman
Teknik Direktörümüz de Nevzat Güzelırmak’tı. Antrenman bitti, Erdem abi benim
ağzıma ilk antrenman sonrası akide şekeri tutturdu. Abi neden ben dedim, ‘Bak,
Türkiye’nin en büyük futbolcusuna şeker veriyorum’ dedi. İlk antrenman, topa
değmişim, koştuk, ortada sıçan oynadık. Ben de ‘Sağol abi beni mahçup
ediyorsun, şımartıyorsun’ dedim, bana ‘Ne mahçubiyeti, ne şımartması,
mütevazilik yok, bak göreceksin sen Türkiye’de nerelere geleceksin’ dediğini
hatırlıyorum. Tabii bunlar önemli konular. Kulüp personelinin bize sıcak ve
samimi davranışları, Bolu halkının davranışları beni daha da kamçıladı.


İLK MAÇ FENERBAHÇE,
2.’Sİ GALATASARAY’LA


Kamp dönemi bitti. Hazırlık maçımızı Düzcespor’la yapmıştık,
stat full dolu, 5-0 yenmiştik Düzce’yi. Ben o maçta kendimi gösterdim, sonra
Kocaelispor’la oynadık o maçta da iyi oynmıştım. Sonra fikstür çekildi, asıl
konu burada başlıyor… Fikstürde ilk rakip Fenerbahçe deplasmanı. İşe bakar
mısın? Mayıs’ta Muğlaspor, oradan transfer Boluspor’a ve Mayıs’ta Fenerbahçe
ile ilk resmi maç. İkinci hafta Galatasaray-Boluspor… Allah Allah, işe bak.
Gazetelerde boy boy fotoğrafları çıkan, çikletlerde fotoğraflarını
biriktirdiğimiz lig oyuncularıyla oynayacağım. O zaman Fener’e Rausch geldi
teknik direktör, Osman Denizci, Arif’ler transfer olmuş, milyonlar konuşuluyor,
şuradan hatırlıyorum, özür dilerim, maçtan sonra Fenerbahçe taraftarları
milyonluk eşekler diye bağırmışlardı. O zamandan aklımda kalmıştı. İstanbul’a
geldik Carlton otelde kalıyoruz, sağa dönüyorum karşıma Alparslan çıkıyor,
eyvah… Sola dönüyorum Cem Pamiroğlu, rahmetli Selçuk Yula çıkıyor. Allahım rüya
mı bu diyorum, ambleme bakıyorum, evet Boluspor’dayım ve Süper Lig’deyim.
Uykusuz maça çıktım, 8 numarayım, 1-0 Fenerbahçe öne geçti, sonra Selahattin
abi müthiş bir gol attı, 35 metrelerden vurdu 1-1 bitti maç ama ben müthiş
oynamıştım. Tabii akşam Bolu’ya döndük ama ben sabah 07.00’de gazete bayiine
gittim, benim için ne yazdılar diye. Daha gazeteler gelmemiş bayilere. İyi
oynadım ya ben, kaç yıldız aldım filan diye heyecandan duramıyordum. Ziya
Şengül, Birol Pekel ‘Bolu’da Rıdvan diye bir oyuncu var, süper yetenek’ diye
yazıp olumlu yorumlar yapmışlar. Ben heyecandan ve mutluluktan uçuyordum. Öbür
hafta da Galatasaray maçına gittik, tabii yine bende uyku yok, ben de bu kez
saçıma sarartmak için papatya attım. Domates suyu da at dediler, o maç öncesi
de böyle bir değişiklik olsun istemiştim. Aslında hiç özentim de yoktur ama
arkadaşlar bana böyle bir şey yaptırdılar. Sahaya kırmızı-beyaz parçalı
formayla çıktık. Galatasaray’ın antrenörü Birch, 1-0 öne geçtiler. Benim
uzaktan attığım kariyerim boyunca 4-5 gol vardır, biri de o maçta attığım
goldü. 1-1 yaptık, kaleci Haydar oynuyordu onlarda da. Son dakikalarda Cüneyt
bir gol atmış ve maç 2-1 yenilgimizle sonuçlanmıştı ama o gün de müthiş bir
Boluspor vardı sahada.


“MAÇ SONUNDA MİLLİ
TAKIMA DAVET EDİLDİM”


Galatasaray maçı biter bitmez soyunma odamıza birileri
gelmişti ve bana ‘Hemen sana pasaport çıkaracağız’ demişlerdi. Ben hayatımda o
dakikaya kadar hiç uçağa binmemişim, pasaportum yok, zaten Genç Milli Takım’da
hiç oynamamışım, beni direkt A Milli Takım’a dahil ettiler. Ruslarla yapılacak
maçın kadrosuna almışlar beni. Bolu’ya dönmeden Rusya’ya maça gittik, yanımda
da Rıza Çalımbay var. Bakıyorum çaktırmadan nasıl kemer bağlıyor diye,
söylemedim de kendine. Gittik, maçı oynadık maçı 3-0 kaybettik, hoca beni
oynatmamıştı o maçta. Artık Türkiye’de tanınan biri olmaya başlamıştım.


“İLK AYAĞIM KOCAELİ MAÇINDA
KIRILDI”


İyi bir sezon geçirmiştim, sonra Kocaeli-Bolu maçında ayağım
kırıldı. Ameliyat oldum, kısa sürede düzeldi. Ertesi yıl da iyi bir
performansla A Milli Takım’a devam ettim. Bu arada Bolu’da yıldızım parlamaya
devam ediyordu ve Bolu’yu çok sevmiştim. Fener, G.Saray ve Beşiktaş beni
istemeye başlamıştı. Önce Beşiktaş istedi. O dönemler Boluspor’un stratejisi;
genç yetenekli oyuncuları araştırıp buluyorlar ve bu oyuncuları bir-iki sene
kadrolarında yetiştirip büyük kulüplere satıyorlardı. Mehmet Üstünkaya benimle
görüştü, bonservis ücretlerini o zamanlar kulüpler belirliyordu. Serbest de
kalsan iki sezon sonunda kulüpler anlaşamadığı takdirde aynı kulüpte
kalıyordun. Taksim’de Beşiktaş’la anlaştım, 5 milyonu peşin, toplam 8.5 milyona
anlaştık, Boluspor’la da 15 milyon liraya anlaşmışlar, transferin son günü
Boluspor Başkanı ‘ben 20 milyon istiyorum’ diyor. Beşiktaş o kadar vermeyince
olmadı, devreye son gün Ankaragücü girdi, Halil İbrahim abi  tavsiye etmiş, fakat Boluspor da 15 deyip 20
istiyor, olmayınca da beni ve Erdem abiyi birlikte 15 milyona son dakikada
Sarıyer’e verdiler. Ben Sarıyer’e gideceğimi bilmeden ve satıldığımı da
bilmeden otomatik olarak bir yıl daha Boluspor’la kontratım uzadı düşüncesiyle
Marmaris’te Gökova’da tatile gitmiştim. Gencim ve performansım Bolu’da daha da
artar 1 yıl sonra transfer olurum diye Gökova’da deniz kenarında tatilimi
yaparken, hanıma ulaşmışlar. Dediler ki, Rıdvan seni Bolu’dan arıyorlar, bana
‘Yarın İstanbul’da ol, seni sattık biz.’ Ben onlara ‘Niye sattınız, ben zaten otomatik
kaldım Bolu’da, oynayayım işte 1-2 sene daha’ desem de ‘Yok, sattık, hemen
İstanbul’a git, mecburuz seni satmaya, ekonomik nedenlerden dolayı sattık’
dediler. İstanbul dediler ya bana, ben düşünüyorum; Kadıköy mü, Beşiktaş mı,
Ali Sami Yen mi derken ‘Sarıyer’e sattık’ dediler. Önce bir buruldum, sonra her
şerde bir hayır dedim. ‘Kalsam olmaz mı?’ dememe rağmen, ‘Aman ha, hemen
gitmelisin, biz anlaştık Sarıyer’le’ dediler. Meğerse son gün noterden 3 kişi
için yer ayırttırılmış, o gün 3 tane transfer gerçekleştirdi Boluspor. Ben’le
Erdem abi Sarıyer’e, Sercan da Zonguldak’a gitti. Ekonomik şartlar Boluspor’a
bu transferleri yaptırmıştı o zaman.


“BUGÜNLERE BOLUSPOR
SAYESİNDE GELDİK”


Boluspor’da geçirdiğim 2 sene zarfı için Allah onlardan razı
olsun, ekmeklerini yedim, bugünlere geldiysek, tercih ettiğim Bolu’da başlamam
da büyük şanstı belki. Yetenekli oyuncuları bünyesinde toplayan ilk kulüptü
Boluspor. Benim için de en doğru adresti. İyi ki Bolu’ya gelmişim, pişmek denir
ya, yetenekli oyuncu için, tecrübe için Boluspor hayatımdaki mihenk taşı oldu.


“BOLU’DA İKRAMİYE
BANA ÇIKTI”


Ben Bolu’da rahmetli annemle 2. yılımda ev de tutmuştum. O
sene eşya piyangosu düzenlenmişti. Çekilişte bunu kimse bilmez, araba bana
çıkmıştı. Şahin marka otomobil bana çıkmıştı ama kimseye söylemeyelim dedik,
komplo bu derler filan dedik. Aslında araba kullanmasını o zamanlar ben de iyi
bilmiyorum, ehliyet de yok, hadi bir ara sokakta kullanayım dedim. Çarptık
duvara, sonra da Ankara’da bir arkadaşa satmıştım. Yani Boluspor eşya
piyangosunun büyük ikramiyesi Şahin otomobil bana çıkmıştı.


“BOLUSPOR’DAKİ İLK
SENEMDE BEŞİKTAŞ ŞAMPİYON OLMUŞTU”


Boluspor’daki ilk senemde sezonu Beşiktaş şampiyon olarak
tamamlamıştı. O sene Beşiktaş ligin ilk 5-6.haftalarıydı, maç Ali Sami Yen’de,
yağmurlu bir hava, biz Sercan ve benim gollerimle Beşiktaş’ı orada 2-1 yendik.
Şampiyon olan Beşiktaş’ı bir daha o sezon yenebilen olmadı, Beşiktaş bizden
sonra bir daha maç kaybetmeden şampiyon olmuştu. Bolu’daki maç 1-1 bitmişti. O
sene bizi yenememişlerdi ve başka bir takıma da bizden sonra yenilmeyerek
şampiyon olmuşlardı. Ligin ikinci yarı ilk maçımız Fenerbahçe’yleydi. Kar
yağıyordu, maç ertelenir mi, ertelenmez mi derken, biz de çok iyi takımız…
Geleni gideni paramparça ediyoruz, iyi hatırlıyorum, Begoviç diye yeni
transferleri de vardı. 83. Dakikada Sercan’ın golüyle Fener’i 1-0 mağlup ettik,
o günden sonra Fener’de ne olduysa 2 puanlı lig sisteminde 4 maç üst üste puan
kaybettiler, 4 puan önde olan Fenerbahçe şampiyonluğu kaybetti, bizim son yendiğimiz
Beşiktaş şampiyon oldu.


“FENERBAHÇE’NİN
ŞAMPİYONLUĞU BURUK OLDU”


Fenerbahçe’nin şampiyon olduğu sene Boluspor’la
İstanbul’daki son maçında karşılaşmıştık. Fenerbahçe’nin şampiyonluğu
garantileyip çıktığı maçta Ali Şen başkandı, ilk kez helikopterle sahaya inme
gösterileri yapıldı. İlk golü ben atmıştım ve 1-0 Boluspor öne geçmişti.
Ardından uzun bir top atıp kendi topuma koşarak ikinci golü de atmıştım fakat
hakem kendi topuma ofsayt çalarak enteresan bir şekilde golü iptal etmişti.
Hakem Yavuz Korozan ya da Yavuz Türk o maçta gülüşmelere neden olan bir de
penaltı verdi aleyhimize ve Selçuk golü atınca 1-1 maçı bitirmişti. O maçı o
zaman kutlayamamışlardı, acayip oynamıştık Fenerbahçe karşısında ve tüm
taraftarlar Boluspor’u alkışlamışlardı. Bu Boluspor için aslında sürpriz
değildi, her yerde çok iyi futbol oynuyorduk, Anadolu’da da çok saygı
duyuluyorduk.


“BOLUSPOR FARKLI BİR
TAKIMDI”


Bolu’ya, Boluspor’a futbolcu kardeşlerimizin nasıl bakmaları
gerektiğine bir örnek daha vermek istiyorum. Ben Boluspor’a transferimden
önceki sene, Boluspor ile Galatasaray kupada eşleşmişti. İlk maç İstanbul’da
oynandı ve Galatasaray Boluspor’u 2-0 yenmişti. Rövanşı da İstanbul’da oynamayı
isteyen Galatasaray, Boluspor’a hasılat gelirini de verelim teklifinde bulundu.
Federasyonun da onayıyla maçın rövanşı İstanbul’a alındı. Sonuç olarak Bolu bu
olaya tamam diyor, Galatasaray’a da futbol dersi vererek İstanbul’daki rövanşı
3-0’la alıp Galatasaray’ı Ali Sami Yen’e gömüyor. Boluspor’la uğraşılır mı?
Bunlar futbolcu kardeşlerimize de ders olsun.


“HERKESİN BOLUSPOR’UN
KIYMETİNİ BİLMESİ LAZIM”


Herkesin Boluspor’un kıymetini bilmesi gerekli, bu altyapı
futbolcuları olsun, A takım oyuncuları olsun, teknik kadro olsun kıymetli bir
kulüp Boluspor. En kısa zaman zarfında da Bolu’ya geleceğim. Bu bir hafta içi
olabilir, çünkü haftanın 5 günü İstanbul’da seminerlere katılıyorum, hafta
sonları TV programları var. Biraz da kendimi iyi hissettiğimde mutlaka
geleceğim ve Boluspor’u ziyaret ederek onlarla da görüş alışverişlerinde bulunacağım.
Boluspor için bu sene büyük bir fırsat var, inşallah değerlendirirler. Necip
Başkan çok heyecanlı ve Boluspor’u çok sahiplenen bir kişi, bu sene sonunda
umarım şampiyonluğu göğüslerler.


“ALTYAPIDAKİ
KARDEŞLERİME ŞU MESAJLARI VERMELİYİM”


Altyapıdaki kardeşlerimize şu mesajları vermem lazım;
inandığım bir söz var, ‘başarının en zor tarafı devam ettirmeye mecbur
olmaktır. Yetenek başarı için sadece çıkış noktasıdır.’ Çalışmak lazım, ne
kadar yetenekli olursanız olun, çalışmadan olmuyor. Ailelerimize büyük görev
düşüyor bu arada. Bugün 12-13 yaşında bir çocuk iki topa vurduğu zaman aileler
diyor ki, ‘Bizim evlat kesin topçu olacak’. Çocukların umutlarıyla,
gelecekleriyle oynanmaması lazım. Futbolu 13-14 yaşlarında aileler oyun olarak
görsünler, zaten yetenekleri varsa çocuklarınızın zaten gelecektir o. Bu işin
sırrı ne derseniz; çalışmak, çalışmak, çok çalışmak. Bizim dönemimiz gibi
değil, artık daha iyi eğitmenler, hocalar var. Hocalarının her dediklerini
dinlesinler ve uygulamaya çalışsınlar. Mutlaka bir yerlere geleceklerdir, çok
şanslılar, çünkü Bolu’dalar.


“FUTBOLDA EN BÜYÜK
SIKINTI MALİ KONULAR”


Futbolun ülke genelinde istenilen seviyelere ve özlem
duyulan başarılara gelememesinin en önemli nedeni mali tablolar. Verilen
ücretler, vergi ve sigorta borcundan devlete gidiyorsun tamam da, oyuncuyla
ilgili adaletsizlik şurada başlıyor. Ben yabancıya karşı değilim, ancak yabancı
oyuncunun muhatabı FİFA, Türkiye’deki futbolcunun muhatabı yerel Federasyonun
kuralları. Boluspor’u istisna tutuyorum izlediğim kadarıyla, oyuncuların
vecibesini yerine getiren kulüp sayısı çok az. Türkiye’de TFF’de dosyası
olmayan kulüplerden biri Boluspor. Ayağını yorganına göre uzattı çünkü. Asıl
problem Türkiye’de iki lig arasında korkunç bir gelir uçurumu var. Süper Lig’in
gelirleriyle bir alt ligin gelirleri uçurum halinde. Necip Başkan’ın, Oktay
Ercan’ın, yöneticilerinin çabaları, tırnaklarıyla kazarak kulübe gelir
getirmeye çalışıyorlar. Tribün gelirleriyle bu işlerin olması zaten mümkün
değil. Şampiyon olduğun takdirde bir anda ayak bastı parası 30 trilyon
alıyorsunuz, en kötü şartlarda yıllık 60-70 trilyonluk bir gelirin oluyor. Bu
kadar fark olmamalı iki lig arasında. Rekabeti artırmak için bunu
düzenlemelisiniz. Sponsorlara baktığınızda hep aynı, sonuçta marka değeri düştü
futbolun Türkiye’de. Katar anlaşma yapıyor 3.7’den donduracağım dövizi
diyebiliyor ama senin yabancı oyuncuların bana da o kurdan verin demiyor.
Statülerin de değişmesi lazım.


“BOLUSPOR GERÇEK
MİLLİ DURUŞ SERGİLİYOR”


Boluspor Kulübü Türkiye’de yine bir ilke imza atmış ve
kadrosunda bulunan yabancılarla TL karşılığı anlaşmaları yenilemiş. Gerçek
milli duruş bu işte. Ben bunları TV’lerde de gündeme getireceğim. Boluspor’a
TFF’den gelen para Spor-Toto, yayın hakları, İddia hepsi 11 milyon lira. Bu
rakamlarla Boluspor şampiyonluk mücadelesinin yanında yabancılara TL bazında da
sözleşme yaptığı için takdire şayan bir kulüp. Ben Rıdvan Dilmen olarak
yetiştiğim Boluspor’a bundan böyle elimden gelen destekleri vermeye hazırım.
Boluspor Anadolu’da her kesim tarafından sevilen ve sayılan bir kulüp olmuştur.
Kişilik olarak asla nankör insanlar değiliz. Ancak aktif futbol yaşantımızın
ardından Boluspor için gerekli çabayı ve desteği gösteremedik. Televizyonlarda
olsun, haber konularında olsun gerekli olanları yapamadığımızı düşünüyorum.
Boluspor’u hep izliyorum, her sene inşallah bu sene çıkarlar diyorum ancak bu
yıl daha da ümitliyim. İçimde Boluspor’a karşı farklı duygular var.


“BOLU’YA GELECEĞİM”


Herkese sağlıklar, sevgiler diliyorum. Yakın bir zamanda
görüşmek üzere tüm Boluspor camiasına, Bolulu dostlarıma, Bolu halkına sevgi ve
saygılarımı sunuyorum. Sait hocamızı da seviyoruz, sayıyoruz. İzmir’den
tanışırız, Bolu’nun kıymetini biliyorsundur diyorum, onlar da senin kıymetini
biliyorlar. Necip Başkanımıza da teşekkür ediyorum, bizi unutmadılar. Sayın
yönetici Oktay Ercan Başkanımıza da ayrıca teşekkür ediyorum. Her mercide az da
olsa Bolusporumuza sahip çıkmaya çalıştık ancak bu mesaimizi artıracağımızdan
şüpheniz olmasın. Hakkınızı helal edin. Boluspor bizim kulübümüz, ekmeğini
yediğimiz, bizi bugünlere getiren camia. O camianın başında olmanızdan da
ayrıca mutluyuz. Bizi hatırladığınız için ve Boluspor Dergisi röportajı imkanı
sağladığınız için de hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim.


Rıdvan Dilmen’le yaptığımız röportajı noktalayacağımız
esnada, Beykoz Konakları Sosyal Tesisleri çalışanları Rıdvan için götürdüğümüz
Boluspor forması ve atkısını almak istediklerinde, Rıdvan eski günlerini
anımsatan hızlı bir refleksle görevli personele, “Bunlar bana yetiştiğim takımdan
gelen forma ve atkılar, kusura bakmayın asla veremem. Sizler hangi takımın
taraftarlarısınız?” diye sordu, biri Fenerbahçeli, diğeri Beşiktaşlı olan
çalışanlara Rıdvan, “Bak ben sana Fenerbahçe forması veririm, bu formalar
benim” diyerek hediyeleri hemen arabasına götürdü.

15 Ağustos 1962’de Nazilli’de dünyaya gelen Rıdvan Dilmen, futbola Sümerspor’da başladı. Muğlaspor, Boluspor, Sarıyer ve Fenerbahçe’de oynadıktan sonra, 1995 yılında sakatlık problemleri nedeniyle 33 yaşında futbolu bıraktı. Tüm futbolculuk hayatı süresince sadece 3 sarı kart gören Rıdvan hiç kırmızı kart görmedi. Boluspor Dergisi’ne yıllar sonra röportaj veren Rıdvan, Boluspor’un kendisinin futbol yaşamında bir mihenk taşı olduğunu belirtti.

Boludabolu Avatar
BoludaBolu
15 Ekim 2018
Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir