Dolar
ABD Doları 34.1048
Euro
Euro 38.0948
Sterling
Sterling 45.3949
Altın
Altın 2841.2000
BOLU AZ BULUTLU
24,7
AZ BULUTLU

“27 AĞUSTOS SALI GÜNÜ G(Ö)REVDEYİZ!”

“27 AĞUSTOS SALI GÜNÜ G(Ö)REVDEYİZ!”

Hükümetin, 20 günlük görüşmeler sırasında 5 milyonu aşkın
kamu emekçisi ve emeklisine 
yetecek bir ücret sunmadığını belirten KESK Dönem Sözcüsü
Serdar Koçyiğit; “Bilindiği üzere konfederasyonlar, sendikalar toplu sözleşme
tekliflerini 24 Temmuz’da Devlet Personel Başkanlığı’na vermiştir. Görüşmeler 1
Ağustos’ta yapılan toplantı ile başlamıştır. 16 Ağustos 2019 tarihinde yapılan
toplantı oturumunda ise Kamu İşveren Heyeti adına Çalışma Bakanı hükümetin
teklifini açıklamıştır. Söz konusu teklifte sadece maaş artışı rakamlarına yer
verilmiştir. Kamu emekçilerinin hem genelde hem de hizmet kolları bağlamında
yaşadığı yüzlerce soruna ilişkin tek cümle dahi edilmemiştir. Altışar aylık
dilimlere bölünerek sunulan maaş artışı teklifinde ise,
  2020 yılını ilk altı ayı için  %3,5 ikinci altı ayı için %3, 2021 yılının
ilk altı ayı için
  % 3, ikinci altı ayı
için % 2,5 maaş zammı teklif edilmiştir. Yani, o günde vurguladığımız üzere beş
milyonu aşkın kamu emekçisi ve emeklisi ile açıkça alay edilmiştir.


Ardından, mevcut anti demokratik toplu sözleşme sistemine
bile aykırı olarak diğer konfederasyonlardan habersiz bir şekilde 19 Ağustos
2019 pazartesi gününün ilk saatlerinde Çalışma Bakanı ile yandaş konfederasyon
Genel Başkanı arasında bir görüşme gerçekleştirilmiştir. Çalışma Bakanı görüşme
sonrasında,  saat 02.16’de attığı tweet
ile hükümetin teklifinin 2020 yılı için %4 + %4, 2021 yılı için ise %3+%3
olarak ‘revize’ edildiğini adeta bir müjde gibi sunmuştur. Kamu işvereni olan
hükümet bu 20 günlük süreçte beş milyonu aşkın kamu emekçisinin ve emeklisinin
insanca yaşamaya yetecek bir ücret, güvenceli iş güvenli gelecek taleplerine
kulaklarını tıkamıştır.  En yalın şekilde
ifade ettiğimiz taleplerimizi anlamazdan gelmiştir. Ödediğimiz vergilerle
patronlara, yandaş müteahhitlere, bir avuç mutlu azınlığa  ‘kıyak’ üstüne ‘kıyak’ yapmakta sınır
tanımayanlar bize gelince yine ‘kaynak yok, bütçe imkânlarımız kısıtlı’
demiştir.


“KAYIPLARIMIZI BİR
ABAKÜSLE ANLATMADIĞIMIZ KALDI”


Toplu sözleşme sürecinin en başından beri,  yaşadığımız sorunların sadece insanca
yaşamaya yetecek bir maaş sorunundan ibaret olmadığının altını çiziyoruz.
Masada da sürekli olarak bu durumu vurgulamaya devam ettik. Maaşlarımızda
yaşanan erimeyi anlatabilmek için çeyrek altın fiyatından gram altın fiyatına,
döviz kurundaki artıştan açlık yoksulluk sınırının geldiği noktaya kadar pek
çok somut örnek sunduk.  Kayıplarımızı
bir abaküsle anlatmadığımız kaldı.


Hükümet kanadı tarafından sunulan neredeyse tüm rakamların
abartılı olduğunu,  örneğin en düşük kamu
emekçisi maaşının hali hazırda 3.700 TL değil, 3.055 TL olduğunu ifade
ettik.  Geçmişteki kayıplarımızın
karşılanması için en düşük kamu emekçisi maaşında yoksulluk sınırının temel
alınmasını, kamuda yoksulluk sınırı altında maaş kalmaması gerektiğini
kaydettik. Ama kamu işvereni yine anlamadı. Daha doğrusu anlamazdan, duymazdan
gelmeye devam etti. Biz anlatma görevimizi yaptığımıza inanıyoruz. Ama altını
tekrar çizmek gerekirse anlamak, duymak istemeyenler kamu emekçilerinin,
emeklilerinin sorunlarına, taleplerine kulaklarını tıkamaya devam etmiştir.


Konfederasyonumuzun söz konusu teklifin yok hükmünde
olduğunu açıklayarak tüm kamu emekçilerine ortak mücadele çağrısında bulunması
ve tepkilerin artarak sürmesi,  yandaş
konfederasyon yönetiminin sefalet zammı tekliflerini kabul etmesini
zorlaştırmıştır.


“11 ÜYESİNDEN 7’Sİ
CUMHURBAŞKANI TARAFINDAN ATANDI”


21 Ağustos itibari ile Kamu Görevlileri Hakem Kurulu
süreci başlamıştır.  On bir üyesinden
yedisi doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanan, konfederasyonların önerdiği üç
akademisyen içinden birisi bile Cumhurbaşkanınca belirlenen söz konusu kuruldan
adil kararlar almasını beklemek neredeyse imkansızdır. Çünkü adı üzerinde
taraflar arasında hakemlik görevi yapması yani tarafsız olması gereken kurulun
üyelerinin çoğunluğu toplu sözleşmede taraf olan kamu işvereni tarafından
belirlenerek daha başta kural hatası yapılmaktadır. Böyle bir Hakem Kurulundan
kamu emekçilerinin lehine bir karar çıkmasını beklemek çok zordur. Nitekim
uyuşmazlıkla sonuçlanan 2012-2013 yıllarını kapsayan ilk ‘toplu sözleşme’ de
Hakem Kurulu hükümetin teklif ettiği maaş zammını sadece binde beş artırmış,
hizmet kolu taleplerinin önemli bir bölümünü görmezden gelmiştir.


“HAK VERİLMEZ
MÜCADELE İLE ALINIR”


Öte yandan son 22 günde yaşadığımız süreç Türkiye’deki
mevcut toplu sözleşme sürecinin iflas ettiğini bir kez daha teyit etmiştir. En
başından beri dikkat çektiğimiz üzere grev hakkı ile tamamlanmayan, kapsamı
sadece mali ve sosyal haklarla sınırlanan, demokratik, özlük hakların görmezden
gelindiği, kamu emekçilerinin taleplerinin kapsama alınıp alınmayacağına kamu
işvereninin karar verdiği, kamu emekçilerinin önemli bir bölümünü teşkil eden
öğretmenlerin tatilde olduğu bir zaman dilimine sıkıştırılarak Hakem Kurulu
süreci dahil bir ayla sınırlanan, 
hükümete hem işveren hem hakem rolü verilen, bunlar yetmezmiş gibi 5
milyonu aşkın kamu emekçisinin ve emeklisinin beşte biri kadar üyesi olmasına
rağmen en tepedeki isimden başlayarak mevcut siyasi iktidarın ‘sendikamız’ diye
nitelendirmekten geri durmadığı bir yapının tek yetkili hale getirildiği,
evrensel gerçek toplu pazarlık sistemi ile hiçbir ilgisi olmayan mevcut
antidemokratik toplu sözleşme sistemi sürdükçe kamu emekçileri ve emeklikleri
kaybetmeye devam edecektir. Bu karanlık tablodan tek çıkış yolu yetkinin asıl
sahiplerinin kamu emekçilerinin ve emekliklerinin ortak sorunları için bir
araya gelmesinden, “hak verilmez mücadele ile alınır” ilkesi ile ortak
mücadeleyi yükseltmesinden geçmektedir.


“TÜM YURTTA BİR
GÜN İŞ BIRAKACAĞIZ”


En başından beri bu ilke doğrultusunda, kamu
emekçilerinin ortak çıkarları için mücadele eden, bunun için bedeller ödeyen
konfederasyonumuz KESK her zaman olduğu gibi bugün de üzerine düşen
sorumluluğun gereğini getirmeye hazırdır. Üzerimize düşen bu sorumluğun
gereğini yerine getirmenin bir adımı olarak bağlı sendikalarımızın üyelerinin
katılımı ile 27 Ağustos Salı günü üretimden gelen gücümüzü kullanarak tüm
yurtta 1 gün iş bırakacağız. 27 Ağustos’ta “İnsanca Bir Yaşam Ve Güvenceli İş
İçin G(Ö)revde Olacağız! Sözlerimizi tamamlarken tüm konfederasyonları,
sendikaları,  hangi sendikanın üyesi
olursa olsun ya da herhangi bir sendikanın üyesi olmasın tüm kamu emekçilerini
bizi yok sayan, alay eden teklifler sunanlara karşı haklarımızı korumak için 27
Ağustos’ta omuz omuza vermeye, g(ö)reve çağırıyoruz.” şeklinde konuştu.

KESK Dönem Sözcüsü Serdar Koçyiğit, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) olarak, 27 Ağustos Salı günü bir günlük iş bırakma eylemi kararı aldıklarını duyurdu. Koçayiğit; “Üzerimize düşen sorumluğun gereğini yerine getirmenin bir adımı olarak bağlı sendikalarımızın üyelerinin katılımı ile 27 Ağustos Salı günü üretimden gelen gücümüzü kullanarak tüm yurtta 1 gün iş bırakacağız. 27 Ağustos’ta “İnsanca Bir Yaşam Ve Güvenceli İş İçin G(Ö)revde Olacağız” dedi.

Boludabolu Avatar
BoludaBolu
25 Ağustos 2019
Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir