Bolu Haber, Gazete ve Firma Rehberi

Bolu ile ilgili internette aradığınız tüm soruların cevabını bulabileceğiniz internet sitesi.

Sabahattin Ahmet YAMANER

22736 görüntüleme

Sabahattin Ahmet YAMANER (Ticaret erbabı)

Doğum: 05 Ocak 1953 Bolu/Kındıra Köyü

Okul: 1971-1972 Erkek Sanat Okulu Metal Bölümü mezunu.

Meslek: Ticaret Erbabı

Bulunduğu görevler: 1975 yılında Adalet Partisi İl Gençlik Kolları Başkanlığı, Köroğluspor'da futbolculuk ve kulüp başkanlığı, Boluspor'da yöneticilik, Esnaf Kefalet Kooperatifi'nde denetçilik, Bolu Ticaret ve Sanayi Odası'nda meclis üyeliği, 8 yıl meclis başkan yardımcılığı, 5 sene meclis başkanlığı ve yönetim kurulu başkanlığı…

Hayatımdaki en önemli ölçü saygınlık

Sabahattin Ahmet Yamaner Bolu'nun cemiyet hayatında çok önemli bir isim. Ticaret Odası Başkanlığı ve Boluspor'da aldığı görevlerle Bolu'nun çok yakından tanıdığı bir sima. Yamaner çocukluğundan iş hayatına kadar yaşadığı zorluklarla mücadelesini hiç bırakmamış, hırsla çalışmış ama hayatında en önemli düsturun saygınlık olduğunu bilen örnek sevilen bir işadamı.

Sabahattin Ahmet Yamaner Adalet Partisi Gençlik Kolları Başkanlığı başlayan siyasi hayatını Ticaret Odası'nda aldığı görevleri, evlilik hayatını, iş hayatını ve futbolla olan ilgisini anlatıyor...

Bolu merkez Kındıra Köyü'ndenim. 05 Ocak 1953 yılında Bolu'da doğdum Bolu'da büyüdüm. 1971-1972 Erkek Sanat Okulu Metal Bölümü mezunuyum. 1975 yılında Adalet Partisi İl Gençlik Kolları Başkanlığı yaptım. Rahmetli Süleyman Demirel'in partisinde il gençlik kolları başkanlığı yaptım iki sene. Köroğluspor'da top oynadım. Orada kulüp başkanlığı yaptım daha sonra Boluspor'da yöneticilik yaptım. Bazı nedenler yüzünden idareciliği bıraktım. Bu süre zarfında 10 yıla yakın sürede Esnaf Kefalet Kooperatifi'nde denetçilik yaptım. 20 yıla yakın Bolu Ticaret ve Sanayi Odası'nda meclis üyesi oldum. Bu 20 yıllık zaman içersinde 8 yıl meclis başkan yardımcılığı 5 sene meclis başkanlığı ve yönetim kurulu başkanlığı yaptım.

TİCARET ODASI BAŞKANLIĞI YAPTIM TOBB'DA ÖNEMLİ GÖREVLER ALDIM

1976 yılında sanayide işe başladık. 26 haziran 1976 yılında evlendim.Milliyetçi muhafazakar bir yapım var. Tabi bunu particilik olarak değerlendirmemek lazım. 1991 yılında rahmetli Demirel, İsmet Sezgin dönemiydi. O dönemde Doğruyol'dan milletvekili olabilirdim. Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan bey AK Parti kurulmadan önce 2002 yılında daha AK Parti'yi kurmamışken kendisiyle Yurdaer Otel'de yemek yeme fırsatımız oldu. Ben o dönemde meclis başkanıydım. Benim için çok hoş bir anıdır. Sanayide çalışmak daha öncelikli bir durumdu o dönemde de siyasete girmeyi düşünmedim.  2005 yılında yönetim kurulu başkanıyken o zaman Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanımızdı, yine yemek yeme fırsatımız oldu yine isteseydim o dönemde de siyasete girebilirdim. 2007 yılında Demokrat Parti yeniden hayata geçtiğinde o zamanda siyasetle ilgili düşüncelerimiz oldu sonra vazgeçtim. Siyaset bizim işimiz değil dedik. İş hayatına odaklandım. Ticaret Odası Başkanlığı ve TOBB'da aldığım görevler önemli görevlerdi.

ÖNEMLİ PROJELERE İMZA ATTIM

Cemiyet hayatında bir pozisyona geldiyseniz eğer aktif olarak çalışmanız iş yapmanız gerekir. Ticaret Odası'nın şuan ki binasının bulunduğu alanın satın alınmasında çok büyük emeklerim oldu. Benden sonra Emin (semercioğlu) ağabey görevi devraldı. Yeni binanın yapılmasında omurgasının ortaya çıkartılmasında çok büyük emeklerim oldu. Sadece orada oturmak nasip olmadı. Farklı projelerimiz oldu belediye başkanımız Sayın Alaaddin Başkan bu konuları yakından bilir. Küçük sanayi ile ilgili çalışmalarımız oldu. Toptancı haliyle ilgili çalışmalarımız vardı. Ticaret Odası Başkanlığım dönemimde lojistik anlamda tır parkı ile ilgili çalışmalarımız oldu. Siyaseten bazı engellerle karşılaştık. Ticaret odasında devam edebilirdim ancak bu etkenlerde bu konuyu bırakmama da çok büyük rol oynadı. İstediğiniz bir şeyi sizin dışınızda bir takım durumlardan dolayı yapamamış olmak büyük üzüntü verici bir durum, bu nedenle devam etmedim.

TİCARETTE BEKLEDİĞİM YERE GELDİM

Ticaret hayatına sıfırdan başladım. Büyük oğlum Selçuk Yamaner 1978 doğumlu. Şuan işin başında o var. Küçük oğlumda ziraat fakültesine gönderdim. 2005 yılında ülkemizin geleceğinin hayvancılıkta olduğunu düşünerek oğlumu o konuda eğitime yönlendirdim. Küçük oğlum Mehmet Ali ziraat fakültesine gönderdim. Ana konumuz metal. Metal konusunun dışında da gıda sektörünün içindeyiz. Besihanemiz var, tavuk kümesimiz var, bir tane şarküterimiz var. Ticarette beklediğimiz yere geldik denilebilir.

OLSAYDIM BAKAN OLURDUM

Siyasetteki hayalimde milletvekili olmak değildi. Olsaydı bakan olmaktı. Yanlış anlaşılmasın milletvekillerini küçümsemek için bunu söylemiyorum ama daha fazla icraat yapabilmek için bakan olurdum. Bakan olmak isterdim. Mehmet Ağar'la çok yakın görüşmelerimiz vardı. Ticaret Odası Başkanlığı yaptığım dönemde. Eğer Demokrat Parti beklediğimiz ilgiyi alabilseydi o zaman bende siyasette aktif olarak bulunacaktım ama olmadı.

BAŞARIMI OKULUMA BORÇLUYUM

Sanat okulu mezunu olmama yani mesleki bir okuldan mezun olmama rağmen küçümsemek için söylemiyorum okulumun bana kazandırdığı çok değer olmuştur. Bu gün ticari olarak bir başarı gerçekleştirmişsek bunun en önemli sebebi Erkek Sanat Okulu'nda okumuş olmamızdır.

TİCARET VE SANAYİ BAKANI OLMAK İSTERDİM

Keşkeklerim tabi ki var. Boluspor kulübünde zevkle çalışıyorum. Kulüp başkanlığı yapmak gerçekten zor iş. Necip başkanımız bu işi gerçekten çok güzel bir şekilde götürüyor. Bizde kendisine zevkle yardımcı oluyoruz. Şampiyonluk başka bir konu ama Boluspor'un dimdik ayakta durup sportif faaliyetlerde Bolu'ya hizmet vermesi çok önemli bir konu. Hayallerimde Boluspor Kulüp Başkanlığı yoktu çok zor olduğu için ama mecliste çalışmak isterdim. Ticaret ve Sanayi Bakanlığı yapardım diye düşünüyorum.

 

DEMOKRASİ İSTENİLEN NOKTADA DEĞİL

Mutlu bir evliliğim var. İki evladım var. Politikada daha fazla hizmet etmek isterdim. Demokrat Parti 2007 yılında başarılı sonuçlar alabilmiş olsaydı o zamana benim için dönüm noktası olacaktı. Eskiden Adalet Partisi varken Büyük Türkiye idealleri ile yetiştik gençlik kollarında.Atatürk'ün 1938 yılında erken ölümü genç cumhuriyetimizde demokrasinin tam oturmamasına sebep oldu bence. Demokrasiyi siyasi partilerde mecliste tam geliştiremedik, dolayısıyla siyasi partilerde çok gelişmedi. Partiler açıldı kapantı rejim kesintiye uğradı, işin içine askerler filan karıştı. Lider partileri oluştu.

BAŞARI BİR KABİLYET İŞİDİR

Başkanımızın Boluspor'da bize verdiği Tesisler Asbaşkanlığı'nı en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz. Şuan birinci ilgi alanım Boluspor oluyor. Onun dışında siyasi partilerde Türkiye ekonomisini çok iyi takip ediyorum. Bolusporumuzun çok daha iyi noktalarda olması gerektiğini düşünüyorum. 1965 yılında kurulmuş bir kulübün çok daha iyi noktalarda olması gerektiğini düşünüyorum. Tesisler olarak fiziki yapı itibariyle ekonomik yapı itibariyle tamamen hazır olması gerektiğini düşünüyorum. Devlette biliyorsunuz devamlılık esası vardır ama kulüplerde bu devamlılık esası olmuyor. Necip başkanımız döneminde Boluspor'da çok önemli işlerin başarıldığına inanıyorum. Bunu diğer başkanları yermek için söylemiyorum. Kulüp başkanlarının hepsi başarıyı elde etmek için göreve gelir. Amaç aynıdır ama bunu gerçekleştiremezsiniz bu bir kabiliyet işidir.

TÜRKİYE'DE 24 SAAT  SİYASET İÇİN ÇOK UZUN SÜRE

Hedeflerim konusunda şunu söyleyebiliyorum. Rahmetli Demirel'in bir sözü var "Türkiye'de 24 saat  siyaset için çok uzun süredir" der. İleriki dönemlerde ne olur bilemem. 

KEŞKE KIRIP DÖKMESEYDİM

Benim hayattaki en büyük korkum çevremdeki insanlara bilmeyerekte olsa yanlış yapmak olabilir. Ticaret Odası Başkanlığı dönemimde kırıp döktüğümüz insanlar oldu keşke olmasaydı. Çocuklarıma da her zaman aynı şeyi söylüyorum itibarlarını kaybetmemeleri için hata yapmamalarını söylüyorum. Ölçülü davranıyorum çocuklarıma da bunu tavsiye ediyorum.

EN ÖNEMLİ KONU KANAATKARLIK

Türkiye'de 1983 yılından sonra çalışmadan para kazanma hayalleri taşıyan insan tip ortaya çıktı. Bu durumun neticesini şuan görüyoruz. Gençlerimiz sabırsız. Toplumumuz sabırsız bir hale geldi. Gelire göre bir hayat dengesi oluşturulamıyor dolayısıyla bu gün herkes gırtlağa kadar borç içinde. Bunu yönetimi eleştirmek için söylemiyorum. Toplum sürekli borçlandırılmaya yönelik olarak hareket edildi. Toplum olarak hesapsız kitapsız bir dönem yaşıyoruz bunun acilen düzeltilmesi gerekiyor. Bu durumunda baya zaman alacağını düşünüyorum. Toplumda yaşayan herkesin tasarrufa önem vermesi gerekiyor. Bir yarışa girmememiz gerekiyor. Bu gün para çok önemli ama her şey değil. Çalışmak gerekiyor, sabırlı olmak gerekiyor. Ülkenin geldiği aşamaları iyi görmek gerekiyor. Dün Türkiye neredeydi bugün Türkiye nerede? Toplum içerisinde kesinlikle yarış içerisinde olmamak gerekiyor. Bazı kişilerin farklı yetenekleri var. Bazı arkadaşlarımız bu yeteneklerle kulüp başkanlığı yapar bazı arkadaşlarımız farklı yeteneklerle milletvekilliği yapar Allah herkese farklı yetenekler vermiş. "Ben illa milletvekili alacağım" Denildiğinde olmazsın bu bir yetenek işidir. "İlla kulüp başkanı olacağım" Olamazsın bu bir yetenek işidir. Bu yarış düşüncesi içerisinde olmamamız lazım. Bulunduğumuz yerde kanaatkar olmamız lazım. Bugün ülkede en büyük sıkıntı kanaatkarlığın olmaması yada eksik olmasıdır. Sabah aynaya baktığınızda ben neredeydim şimdi neredeyim demek gerekiyor. Ben 1976 yılında sanayide işe başladığımda hiçbir şeyim yoktu. 1974-1975 yılında Arabistan'a gidip işçi olarak çalıştım.

İLK KAYNAK MAKİNEMİ KEFALETLE ALDIM

1975 yılında Adalet Partisi İl Gençlik Kolları Başkanı'ydım. Rahmetli Avni Akyol o zaman Kültür ve Turizm bakanıydı. Kendisiyle çok iyi görüşürdüm. Kendisiyle Ankara'da görüştük dedim ki "Sayın bakanım bana iş lazım" bana o zaman Sayın Akyol "Git Türkiye Elektrik Kurumu'nda işe başla" Dedi. Sonra kısa bir dönem orada çalıştım. Orada bir olay yaşandı ben ülkücü kökenli bir adamım. Atatürk ilke ve inkılaplarından kaynaklı Türk milliyetçisiyim. Turancı değilim. İşyerinde çalışırken kıyafetlerimizin yakalarlında bozkurt rozetleri vardı. 8-10 kişilik bir gruptuk. Bir kavga oldu sonra iş önlüklerini çıkartıp işi bıraktık. Her şey bir vesile ile oluyor. 1975 yılında Bolulu bir iş adamının kefaletiyle ilk kaynak makinemi aldım ve işe başladım işte hayatımın dönüm noktası da bu oldu. Çok çalıştım ve şuan istediğim yerdeyim. Milyon dolarlar önemli değil, önemli olan sevilmek sayılmak. Başarı demekte zaten bence bu demektir, sevilip sayılıyorsanız toplum içinde bir yeriniz varsa, başarılı olmuşsunuz demektir. Çocuklarıma her zaman söylüyorum. Eşinizle bir restorana yemek yemeğe girdiğinizde selam alabiliyorsanız, o zaman başarılı olmuşsunuz demektir. Başarı para ve makamla olmuyor saygınlıkla oluyor.

ŞUNU OLACAĞIM BUNU OLACAĞIM DİYE KENDİNİ ZORLAMAKTA ÇOK DOĞRU BİR YAKLAŞIM DEĞİL

Çocukken futbolcu olmak istedim. Yine sporu çok sevdiğim için buralardayım. Şuan içinde bulunduğum görevden dolayı çok mutluyum. Hedef koymanın çokta doğru olduğunu düşünmüyorum. Yani şunu olacağım bunu olacağım diye kendini zorlamakta çok doğru bir yaklaşım değil.

ANADAN BABADAN OLMAYINCA ÇOK ZORLANDIM AMA PİŞMAN OLMADIM

İş hayatımda keşke bu işi yapmasaydım dediğim hiçbir zaman olmadı. Ekonomik anlamada sıkıntılar elbette çektim. Anadan babadan kalan bir durum üzerine iş yapmadığımız için tek başına sürdürebilmek ve gerçekten işi bir noktaya getirebilmek çok zor oldu. Hele bu günün şartlarında daha da zor. O günün şartları bugünün ekonomik şartları kadar ağır değildi. Dolayısıyla işimizi belli bir noktaya kadar getirmiş olduk.

HAYATTA EN BÜYÜK GÜCÜ EŞİMDEN ALIRIM

Bir insan en büyük gücünü bana göre aileden alır. Ailenizden destek alamadığınız vakit bir işi gerçekleştirebilmeniz mümkün olmaz. Bir insan en büyük gücünü eşinden alır. Bende dolayısıyla eşimden alırım.Ben bütün hayatım boyunca demokrat bir adam olmaya çalıştım. 1975 yılında Adalet Partisi'nde siyaset yaptığımda demokrasi öğrendik. Toplumda demokrasi, aile içi demokrasi ve siyasette demokrasi anlayışını benimsedik. Aile içinde herkes aynı düşünecek diye bir kaide yok ancak eşim yada çocuklarım hangi düşünceye sahip olurlarsa olsun en iyisi olmalarını isterim. Aslında bizim aile içi demokrasiyi çok bariz örneği var maalesef demek istemiyorum ama eşim ve ben Galatasaray takımını tutuyoruz ama çocuklarım Fenerli hatta iki tane torunum var onlarda Fenerli. Yani insansak karşımızdaki insan kim olursa olsun düşüncelerine saygılı olmak zorundayız. bu olduğunda aile içinde mutluluk olur aksi taktirde zorbalık yapmış olursunuz karşınızdaki insanları kırıp dökmüş olursunuz. Baskı rejimi aile içerisinde mutluluk getirmez.

EŞİMİN BAYA PEŞİNDEN KOŞTUM

Eşime aşık olarak evlendim. Baya da peşinden koştum. Ben Sanat Okulu mezunuyken eşim ticaret lisesine devam ediyordu. Yaklaşık bir buçuk iki sene baya peşinden koştum. Daha sonra nişanlılık dönemimiz oldu. 26 Haziran 1976 yılında da evlendik.  

BİLMİYORSANIZ OKUMUYORSANIZ CAHİL KALIRSINIZ

Yaptığım işlerin düzgün ve tertipli olması benim için çok önemli ve bu konuda çok gayret gösteririm. Düzgün yapılan bir işi sonuca götürebilirsem o bana ciddi manada mutluluk verir. Bu durumun dışında yorgunluklarımı sporla gideriyorum. Siyasi çalışmaları tamamen okumaya çalışıyorum, ekonomiyi tamamen okumaya çalışıyorum. Toplum hayatında hangi pozisyonda olursanız olun eğer bilgi birikiminiz yoksa sessiz bir şekilde oturmak durumunda kalırsınız. İçinde bulunduğunuz duruma cahil kalırsınız. Bu yüzden benim yeni nesile tavsiyem hangi düşünceye sahip olurlarsa olsunlar oturup okumalarını öğrenmelerini ve iyi bilmelerini tavsiye ediyorum.

HERŞEYİM AYNI OLSUN İSTERDİM

Dünyaya bir daha gelsem aynı şeyleri yapar aynı işi tercih eder aynı pozisyonlarda olmak ister ve aynı ailemin olmasını isterdim. Değerli büyüğümüz Mustafa Kemal Atatürk'ün "Sanat altın bir bileziktir her kişi sanatkar olamaz" dediği gibi yine sanatkar olmak isterdim ve yine iş hayatına atılmak isterdim.